İrili ufaklı onlarca kalkışmanın sembolik durakları Mememen’de tezahür eden gerici mürteci isyanı ile ülkenin doğu coğrafyasında oluşan etnik ve gerici başkaldırılardır.Bu konuda İngiliz ve Fransızların finanse ettiği Şeyh Sait ve Seyit Rıza isyanları sembolik duraklardandır.
Bu isyanlar Sovyet Sosyalist Birliği ve Gürcistan Komünist Partisi bildirgelerinde de dış kaynaklı, işbirlikçi ve karşı devrimci güçlerin devrimci Cumhuriyet devletine karşı birden fazla suç örgütünün kalkışması olarak tespitlidir. Anadolu’nun zor ve pahalı bir vatan olduğu, bedelinin de aynı oranda çetin sınavlar gerektirdiği bilinen bir gerçeklik.
Bu coğrafyada yaşayan bizden önceki nesiller rahat değildi, bizler de rahat bırakılmadık, görünüş o ki, bizden sonrakiler de rahat olmayacaklar. Bu akışa dur diyebilmenin panzehiri yine Büyük Atatürk’ün tespitli sözlerinde gizli. “Çocuklarımıza her şeyden önce milli benliğimize düşman olan unsurlarla mücadele etmenin gereği öğretilmelidir.”
Türkiye’ye düşman unsurların geliştirdiği ve uygulama sahasına sürdüğü ataklarına karşı, sızlanma, şikayet etme ya da ‘ben oynamıyorum’ deme gibi bir seçeneği yok. Dışarıdan gelecek tazyikle içerdeki işbirlikçiler her zaman bir adım önde olmaya çalışacak ve ölümcül darbe için en uygun zaman kollanacaktır. Peki biz ne yapacağız ? Askeri, siyasi ve iktisadi manada güçlü, zinde, uyanık, görev şuuru içinde ve dahili sınırlarda birliği sağlayacak disipline edilmiş, otoriter milli devleti tesis edecek, hakim kadrolara ve karar mekanizmasına asli varlığa uygun ehil unsurların yerleşmesi sağlanacak. Devlet ve toplum hızla 4 ortak paydadan oluşan ve varlığını sağlayacak olan varlık nedenlerini iktidara getirecek.
Asrileşmek (1), Millileşmek (2), Türkleşmek (3), Milletleşmek (4)Türk milleti kendi milli coğrafyasında hızla çoğalarak nüfus yapısını sürekli gençleştirecek adımlar atmalı, nicel çoğalma, nitel çoğalmayla eş zamanlı ve uyumlu olmalıdır (1).Siyasal hamleler, coğrafyaya göre konuşma, nabza göre şerbet verme bahtsızlığı ve çapsızlığıyla değil, Türkiye ve yakın coğrafya şartlarının bizi zorladığı inisiyatif alma ve akılla cesareti birleştirme eksenli olmalıdır (2).
Türk asli unsuru hükmettiği toprakların iktisadi karar alma mekanizmasının ve kaderinin belirleyiciliği noktasında etken ve egemen bir güç olmalıdır (3).Ekilebilir tarım alanları ve hayvancılık başta olmak üzere, Cumhuriyetin manevi mirası olan kamu ekonomisi yeniden canlandırılmalı, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın” felsefesiyle devlet - millet kaynaşması sağlanmalıdır (4).
Türkler ekonomik alt yapıda amir ve hakim güç olurken diyalektiğin emri gereği siyasi üst yapıyı da dizayn etmelidir (5).Özellikle 1950 seçimlerinden bu yana millet olma bilincinden hızla uzaklaşarak bir insan kalabalığı haline dönüşen, son 20 yılda ise ilini ve töresini kaybederek ince mankurtlaştırılan Türkler yeniden milletleşerek Türkleşmek gibi temel bir ihtiyaca muhtaç bir profil çizmektedir. Türk töresi ve toplumsal ahlakla, disipline edilmiş nesiller ancak ve ancak Türklük gurur ve şuuruyla kaimdir.
Bilimle taçlandırılmış itikat, maturidi felsefesiyle hurafeyi yenecektir. Dini siyasi alet eden, ucuz siyaset baronlarına karşı ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” şiarıyla öncü ve önder kadrolar Türk devletini ve Türk milletini küllerinden yeniden yaratacak ve yeni bir Ergenekon ateşini yükseltmeyi başaracaktır.