İyi ki yedi adet yazı gönderebilmişim bir ayı aşkın bir zaman önce. Şimdi yedi adedini görünce birden sevinebildim. Yoksa son bir ayda romanıma birkaç sayfa yazabilmekten başka hiçbir yazı işine zaman ayıramamıştım. Uzun zamandır gidememiştim. Belirli işleri bir düzene koyabilmek amacıyla, aslında uzun zaman çalışmalarımı yürüttüğüm yazlığa gittim. Gitmek zorundaydım.. İyi de oldu bana “baba yadigarı!” diye hoş geldin ziyafeti veren Özdemir Han’ın oğlu Volkan Han ve eşiyle çok güzel vakit geçirdik, anılar paylaştık, dertleştik , söyleştik, gülüştük… Bu arada bahçemle, evle birazcık olsun uğraşabildim. Aslında bu yazının başlığını “Merhamet Maraz Getirir!” koyacaktım sonra vazgeçtim. Bu isimde bir öyküm de var. Sarı Balon kitabımda var. Öykü biraz matrak, gülmelik… Yazlıkta yaşadığım gerçek…Ama anlatmaya sizler için değmez, deyip atlayacağım…. “Hz. Ali için anlatırlar. “ Şu adam senin aleyhinde kötü şeyler söylüyor!2 demişler. Hz.Ali uzun uzun düşünmüş. “Yok, demiş bir yanlışlık var, o adam kötü bişey söylemez, çünkü ben o adama hiçbir iyilik yapmadım!” Köyde “entel!” çalışmalar yapan, iyi niyetli, bilinçli, insanlar var….Laf olsun torba olsun hesabı bişeyler yapmaya çalışan entel geçinenler de…. Köyün boş duvarlarını resimleyenler, liman yapılmasını engellemeye çalışanlar ,imza günleri düzenleyenler… Festival organize etmeye çalışanlar…Bu arada tarım ürünleri satışı,bal ,zeytin köy ekmeği ,zeytin, turşu satışıyla yazarları kitap imza günlerinde bir araya getirmeye çalışanlar da var tabii…Neyse ki,daha önceden ziyarete geldiler de, düşüncelerimi aktarınca davulun zurnanın balın zeytininin birbirine karışacağı festivali şimdilik iptal ettirdik. Ayrı ayrı yapın dedik. Ekmek derdine düşmüş, ucuza iyi bal ,zeytin, bilmem alacağım diye davul zurnanın akordeon’un sesini duyup pazara koşanlar gariban yazarları görmez bile… Yakında piyasaya çıkacak olan Kaderin Romanı adlı kitabımın ilk sahifelerinde,bir yazarın yeni taşındığı evine eşyalarını yani kütüphanesini binlerce kitabını taşıyan bir taşımacı sorar : “Bu kadar kitabı ne yapacaksın abi?””Ne gereği var bu kadar ağırlığın?” Yazar yanıt veremez! Ya işte böyle. Cevaplayamaz ve oturur kalırsın!