Ülkenin de şehrimizin de gündemi hayli yoğun. Siyasette işler kızışıyor, görünen o ki iktidar partisi eski gücünden çok şeyler kaybetti. İyi başlamıştı, umut vermişti, yaptıklarıyla ülkede beğeni toplamıştı. Ama sonradan değişti, halkla gelmişti halkı unuttu. Artık tanıyamıyor bir zamanlar el uzattıkları halkı. Oysa halkın içinden gelmişlerdi. Şimdi artık yaşam biçimlerini bile unuttukları, yani “benim halkım” dedikleri insanları tekrar tanımaya çalışıyorlar ama galiba nafile. Çünkü o halk öyle bir noktaya getirildi ki, geçim sıkıntısı çekiyor, alım gücü kalmamış, en basit tabirle zamlardan anası ağlamış, evine götürecek ekmeği bile ucuz alabilmek için uzun kuyruklarda bekliyor. Meyveyi sebzeyi taneyle almaya başlamış. Yağa peynire, zeytine gücü yetmiyor. Elektrik hatta parasını ödeyemiyor. Geçen yıla göre yüzde 200 artış gösteren kömür alamıyor. Yani kısacası geçinemiyor. Mutsuz ve umutsuz… Bakın Şamil Tayyar ara sıra önemli konulara değiniyor ve partisini uyarıyor. Ama tepede bildiğini okuyanlar kimseyi tınlamıyor. YEREL MUHALEFET ARTIK KOLLARI SIVAMALIBunun için de büyük bir kesim artık umudunu muhalefete bağlamış durumda… Kemal Kılıçdaroğlu eski Kılıçdaroğlu’nu bir kenara bıraktı ve gerçeği görmeye başladı. Meral Akşener uzun süredir vatandaşın esnafın içinde. O kadar baskıya karşın HDP’nin gücünü sürdürmesi dikkat çekici. Deva Partisinde Ali Babacan ile Gelecek Partisinde Ahmet Davutoğlu her geçen gün büyümesini sürdürüyor. Saadet Partisi her zaman kilit parti olmasını muhafaza ediyor. Şimdi Gaziantep’e bakacak olursak, doğrusunu söylemek gerekirse liderlerindeki performansı illerdeki teşkilatlarda göremiyoruz. Birinci planda halkın ve kentin sorunlarıyla ilgilenmeleri gerek. Tamam kısmen yapılıyormuş gibi gözüküyor ama yeterli değil… N’OLACAK BU ELEKTRİK KESİNTİLERİ? Neyse dönelim şehrimize. Elektrik kesintileri maalesef tam gaz devam ediyor. Hele bazı semtler var ki, geçen haftalarda da yazmıştım burada yaşayan insanlar artık evlerini satıp başka bölgelere gitmek isteyecek kadar nefretle dolmuş durumda. Evet, Gaziantep büyüdü, gelen ve çoğalan nüfusa kentin alt yapısı yetersiz kalıyor. Evet, Enerjisa çalışma yapıyor ama yetmiyor, yetişemiyor. Ama merak ettiğim şu, bunu da Sayın Mehmet Unsu müdürüme soruyorum, “Ya müdürüm her şeyi anlıyorum, ama şehrin belli semtlerinde ne bitmez çalışma bu ki, aylardır elektrikler kesiliyor. İnsanlar her gün bana yazıyor isyan ediyor. Yok mu bunun bilimsel veya pratikte bir cevabı?” Evet, gerçekten merak ediyorum. EN MORAL VERİCİ HABER GAZİANTEP’E YÜZDEN FAZLA OKUL KAZANDIRMAK Gelelim güzel haberlere. Her zaman söylerim, Gaziantep’in kazancına olabilecek proje, alt yapısıyla, üst yapısıyla ne kadar hizmet varsa sevinirim. Bunları sağlayanlara, yapanlara, emeği geçenlere minnet duyarım. İşte bunların en önemlilerinden birisi Eğitim… Vali Davut Gül’ün başlattığı harika fikrin hayata geçirilmesi. Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yılında hayırseverlere 100 okul yaptırma teşebbüsü. Ve bunun gerçekleşmesi. Düşünebiliyor musunuz, yanılmıyorsam 1-1,5 sene içinde ve özellikle son ayda okul yapımına katkı sağlamak isteyen çok sayıda insanın başvuru yapması. O kadar mutluyum ki bu gelişmeye, çünkü bu okullar ilelebet kalıcı olacak. Sayın Vali bugün var yarın yok. Ama o okullar var olacak ve kentin tarih sayfalarında kendisi anılacak. Bunda Sayın Fatma Şahin’in katkısını çabasını emeğini de göz ardı edemeyiz elbette. Tabi Gaziantepli hayırseverlerin katkıları da çok önemli. İşte bu beni çok heyecanlandırıyor. O OKULLAR BENİM DE OKULLARIM Sevgili okurlarımız bunları anlatırken niye heyecanlıyım biliyor musunuz. Fakir bir esnaf ailenin çocuğu olarak o dönemlerde babamızın durumunda olmadığı için bizi okutamadığı gerçeğiyle karşılaştığımda çok üzülmüştüm. Okumak istemiştim, çok çırpınmıştım. Küsmüştüm adeta hayata. Çocuk yaşta evden ayrılmış günlerce geceleri parklarda yatmış, Kavaklık ve Çınarlı parklarında pikniğe gelenlerin artıklarıyla karnımı doyurmuştum. Tabii ne yapsam olmamıştı. Ama bu gelişme beni kamçılamıştı. Hırslandırmıştı. Kendi eğitimimi kendim görecektim. Öyle de karar vermiştim. İlk etapta o zamanlarda kendi kendime söz vermiş ve “büyüyüp halim vaktim yerinde olursam mutlaka bir okul yaptıracağım” demiştim. Zamanla büyüdük ve zorlu bir hayat mücadelesi verdik, ama öyle okul yaptıracak kadar zengin olamadık haliyle. Çünkü bizim yaptığımız gazetecilik anlayışıyla zengin olunmayacağını anladık. Onun için de okul yaptırma hayallerimi gerçekleştiremedim. Ama şimdi kısmen de olsa mutluyum. Çünkü yaşadığım şehrime 100’den fazla okul yapılacak. Haliyle şimdi ben de özellikle alın teriyle, helal kazançla yaptırılacak okulları kendi okulummuş gibi sevecek, hepsine ”Benim okulum” diyecek emeği geçen herkese minnettarlık duyacağım. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİNDE FAHRİ ÇEPİK’E GALİBA BİRAZ HAKSIZLIK YAPMIŞIM Geçen hafta Gaziantep Üniversitesinde görevli bir akademisyenin bana yazdığı konular ilgimi çekmiş ve ismini yazmadan sizlerle paylaşmıştım. Haliyle adını yazmasam da konuyla birebir muhatap olan Sayın Fahri Çepik için çok sayıda olumlu mesajlar aldım. Sonra Sayın Çepik bir arkadaşımız aracılığıyla görüşmek istedi. Buluştuk ve önce bahsedilen bir kişilik olmadığını anlatmaya çalıştı. Dinledim ve merak ettiklerimi sordum tabi. Anladım ki son dönemlerde Gaziantep'te mumla aradığımız Liyakat sahibi bir kişilik. Şahsen bu zamana kadar tanıyamadığıma şaşırdım. Oysa yaptıkları çok yerde düşüncemle kesişiyor. Sonunda, “Hocam şahsınızla ilgili konuda beni bilgilendirin, bunu köşemde yazarım” dedim. Kendisiyle ilgili yazdıklarıma karşılık Fahri hoca bunlara çevabını vermiş. Meslek ahlakım gereği bunları yayınlamalıyım ve sizlerle paylaşmalıyım. Buyrun hep birlikte okuyalım: -Ökkeş Bey çok önemli konulara parmak basıyorsunuz. Benim gibi herkes sizi dikkatle izliyor. Bende Gaziantep Üniversitesinde yaşananlar için sizi doğru bilgilendirme adına yazıyorum. Bunu sizin özelllikle şahsıma yönelik bir akademisyenin iddialarına karşılık yazıyorum. 1-Şu gerçeği herkes bilmeli. Üniversitede konu ne olursa olsun tüm afişleri bir işgüzar hazırlıyor. A. A. denilen bu şahıs halk oyuncusu. Grafiker vs değil. Ama abileri bir şekilde Maverada işçi kadrosunda tutuyorlar. O da genellikle ortada gezer ve özel günlerdeki böyle garip afişleri çıkarır. Köşesine de logosunu koyar. Resmi bir kurumun tüm duyuru ve afişlerinde o logoyu görebilirsiniz. YANITIM :10 Kasım sosyal medya görseli tüm profesyoneller tarafından kullanılan lisanslı görsel, video ve müzik sağlayıcısı Shutterstock platformundan lisanlı olarak temin edilen bir görsel olup, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak adına hazırlanan bu tasarımda kötü ve art bir niyetin olması mümkün değildir. Adı geçen A. A.’nın Mâvera Kongre ve Sanat Merkezi Kadrosunda Olduğu doğrudur. Yalnız A. A. görevlendirmeyle yaklaşık bir yıldır Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü bünyesinde yazıda söylendiği gibi tüm üniversitenin afiş ve görsel tasarımlarını yapmakta olan başarılı ve yetenekli bir personel olup bahsedildiği gibi ortalıkta gezmeye ve işgüzarlık yapmaya ne karakteri nede iş yoğunluğu müsaade etmez. 2-Sorun Rektörlükte değil, ‘biz yaparız abi, hallederiz, ekibimiz, çok iyi çalışıyoruz’ diye reklamı yapılan F. Ç. ve çevresindeki yancılarda. YANITIM: Bugüne kadar 25 yıllık çalışma hayatım boyunca bilgi, yetenek, tecrübelerim ve kurumsal hizmetlerimden faydalanılmak üzere çağrılmadığım bir kapıya şahıs olarak hiçbir zaman gitmediğim gibi Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” sözünde söylediği gibi bilgi ve yeteneklerimin reklamını yapmaya hiç ihtiyacım olmadığı gibi reklam yapmak ve kendini övmek kişiliğimle ve duruşumla örtüşmeyen ve çevremdeki herkes bildiği bir özelliğimdir. Normal gören ve algılayan bir göz için 25 yılda kurumuma ve ülkeme yapmış olduğum hizmetler ve eserlerim somut olarak ortadadır. 3-Hastalığından dolayı ders yapamaz, ama full ek ders alır. Ek gelir olsun diye GÜSEM yönetimine yazdırılır. YANITIM: Hastalığımdan dolayı ders yapmıyor değil yapamıyorum. Kalp ameliyatı olduğum 12 Eylül 2019 tarihinden bugüne kronik rahatsızlıklarımdan dolayı sadece 2 saat Online yapılan staj dersine girdim ve onun ek ders ücretini aldım. Full ders ücreti aldığım iddiası tamamen yalan olup konuya ilişkin bilgi ve belgeler kurum arşiv kayıtlarında mevcuttur. İddiayı ortaya atan isimsiz öğretim görevlisi iddiasını ispatla mükelleftir. 4-Müteahhitliği de iyi bilir. Çatısı çöken Mavera da tadilat ve düzenleme hiç bitmez. Bu arkadaşlar her dönemde bir kanal bulur ve işi en iyi şekilde yaptıklarına ikna ederler. Rektörün haberi bile yoktur. Genel sekreterlik rutin iş olarak yaptırır. Dediğim gibi çok basit işleri mühim işler olarak gösteren ve sadece kendilerinin yapabileceğine ikna edilen birileri var. YANITIM: Yukarıda da söylediğim gibi 25 yıllık meslek hayatım boyunca hiçbir kapıya gidip kendimi reklam etmedim ve iş koparmaya çalışmadım. Mesleki bilgim, duruşum ve kurumsal aidiyetimle her dönem gelen Rektör ve yönetim tarafından takdir ve destek gördüm ve 25 yılda beş farklı Rektörle aktif ve yakın çalıştım ve halen çalışmaya devam etmekteyim. Bu arada Çalıştığım tüm Rektörler halen hayatta ve ulaşılabilir durumda. Arzu edildiği takdirde aranıp hepsinden şahsıma ilişkin bilgi ve görüş alınabilir. Mâvera Kongre ve Sanat Merkezi teknik altyapısıyla Türkiye’nin en donanımlı birkaç sahnesinden biri olup Bilim, kültür ve sanat adına şehrin ve bölgenin nabzını tutan ve çok yoğun çalışan bir merkezdir. Yoğun kullanıma bağlı yıpranan bu tür yerlerin kullanım ömrünü uzatmak ve daha iyi hizmet verebilmesini sağlamak için sürekli bakım onarım yapılması, başka bir deyişle tadilat yapılması gayet doğaldır. Yazıda denildiği gibi yersiz ve keyfi tadilatlar söz konusu değildir ve yapılan tüm bakım onarım işlerinin gerekçeleri ve yapım süreciyle ilgili belgeler kurum arşivlerinde mevcuttur. 5-F. Ç. Ideolojisi, gayesi olmayan sadece egosuyla her devirde bir köşe tutan adamdır. Erhan Ekinci döneminde solcu diye tanıtıldı ve genç yaşta konservatuvara müdür yapıldı. Yavuz Coşkun döneminde Mavera inşaatına müdahale etti. Projelere erişti. Böyle olmaz, şöyle olur falan filan diye Yavuz Coşkun'a yaklaştı. Işık, ses vs sistemlerini İstanbul'da arkadaşları var onlara yaptırttılar. Orası yapılırken kendi odasını da müteahhide yaptırdı. BAP'tan Maveraya aktarılan 25 Trilyon onun üstünden aktarıldı. Ali Gür gelince aynı şekilde devam etti. Hatta danışman yapıldı. YANITIM: Bir akademisyenin kampüs içerisinde Siyasi bir ideolojinin çığırtkanlığını yapması mesleki etik açısında doğru bir eylem değildir. Bu sebepledir ki mensubu olduğum Gaziantep Üniversitesinde bir akademisyen olarak görev yaptığım 25 yıl boyunca öğrenciye empoze etmeye çalıştığım veya dolaylı olarak tanımladığım siyasi bir ideolojim olmamıştır. Kastedilen mesleki manada bir ideoloji sahibi olmaksa bu konuda kurumuma yapmış olduğum hizmetlerin eğitim öğretime dair bir ideolojiniz olmadan yapılması mümkün değildir. Mâvera teknik ve işlevsel donanımı BAP birimi üzerinde alt yapı projesi olarak yapılmıştır. Yazıda denildiği gibi bu projenin benim üzerimden yürüdüğü hususu yanlıştır. Çünkü BAP projelerinin yürütücüsünün bir öğretim üyesi (Doktora Öğretim Üyesi, Doç,Dr. veya Prof.Dr.) olması şarttır. Dolayısıyla bu projede bir öğretim üyesi üzerinde yürüdü ve projede ben sadece araştırmacı olarak görev aldım. Ayrıca proje bedeli olarak söylenen 25 Trilyon tamamen uydurmadır. Gerçek rakamı söyleme yetkim olmadığı için yazamıyorum ama gerek duyulduğu takdirde BAP biriminden öğrenilebilir. 6- Konservatuvara müdahale edildi. Şimdi AKEV rektörü olan hanımın devlette çalışması gerekiyordu, birkaç aylığına hülle yaptılar. 63 yaşındaki doçenti Urfa’dan getirdiler. Sırf Prof’luktan emekli olsun diye. Spor Bilimleri doçenti konservatuvar yönetimini ele geçirme adına Erzurum’dan getirtildi. YANITIM: Yukarıda tanımlanan üç akademisyen alanlarında uluslararası tanınırlığa ve saygınlığa sahip hocalar olup, rektör danışmanlığım sürecinde konservatuarımız bünyesinde yüksek lisans programı açabilmek için uzun uğraşlar sonucu Üniversitemize ve konservatuvara kazandırdığımız çok değerli hocalardır. Bu üç Hocanın gelişiyle birlikte yüksek lisans programı açmak için gerekli olan şartlar oluşturulmuş ve Sosyal Bilimler Enstütüsü bünyesinde Müzik Bilimleri yüksek lisans programı açılmıştır. Hocalarımızın yoğun gayret ve destekleriyle iki yıldır devam eden program bu dönem ilk mezunlarını verecektir. Sonuç itibariyle “Gaziantep Üniversitesinde yaşananlar için sizi doğru bilgilendirme adına yazıyorum” diyerek söze başladığı yazısında bahsi geçen konuların tamamı asılsız ve dayanağı olmayan dedikodulardan başka bir şey değildir. Sayın Özekşi, yazının sahibi öğretim görevlisi yazdıklarının ve iddialarının arkasındaysa eğer medeni bir insan gibi yazdıklarının altına adını yazar ve imzasını atardı. İlgili şahıs söylediklerimin arkasındayım diyorsa eğer ve kendine saygısı varsa, iddialarını ispatla mükelleftir. Bu noktada mesleki birikim, duruş ve hakkaniyetine her daim inandığım şahsınızın huzurunda ve hakemliğinde bu öğretim görevlisi şahsiyetle yüzleşmeye her daim hazır olduğumu bildirir, saygılar sunarım. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR DİLİYORUM