Enflasyon, sınır ötesi operasyonlar, dış politika, eğitim… Seçim yaklaşırken araştırmacılar seçmenin neyi esas alarak oy verdiğini ve onları etkileyen başlıca unsurun ne olduğunu tartışıp durmaktadırlar. Bu tartışmalarda ülkemizin içerisinde ve çevresinde olup bitenlere karşı gelişen toplumsal duyarlılık görmezden gelinmektedir. Halbuki Türk toplumu başta ekonomi olmak üzere çözülmeyecek hiçbir sorun olmadığını bilmektedir. Bu durumda seçmen neye göre oy verecek? Cevabı kolay: güven.
2016 yılındaki hain girişimle ve dış tehditlerin de oluşmasıyla birlikte Türk halkı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP lideri Bahçeli’nin “beka sorunu” tespitini haklı bulmuştur. Bunun karşısında ise toplum, yaşamsal sorunlar karşısında evvela güvenebileceği bir iktidarı tercih etmektedir. Türk milliyetçiliği ise kritik önemini bu noktada kazanmaktadır. Kurucu değerlerin esası olan Türk milliyetçiliği bugün de halkımız için güvenin kaynağı olarak güçlenmektedir.
Türk milliyetçiliğinin sağladığı güvenle 2023 seçimlerinde belirleyici bir rol oynayacağı açık. Cumhur İttifakı açısından “karar net” ve MHP bu ittifakın güven yükünü Türk milliyetçiğinin kalesi olarak sırtlamaktadır. Millet İttifakı’nda ise bu yükü İYİ Parti üstlenmektedir. Diğer bir ifadeyle, Türk milliyetçiliğinin odak noktası olan ve Türk toplumunun rahatlıkla güvendiği MHP’den doğan İYİ Parti, karşı blokta seçmen için tercih edilme şansı yaratmaktadır. İYİ Parti’nin sağladığı güvenin etkisine İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinin kazanılmasıyla tanıklık ettik. 2+2’nin siyasette vermeyeceği tek sonuç belki de 4’tür. Bu nedenle oyların yüzdelik durumlarını üst üste koyarak sonuç alınamayacağı anlaşılmış olmalıdır. İYİ Parti olmaksızın bu belediye seçimlerine girilmiş olsaydı CHP’nin kazanması yine mümkün değildi çünkü Türk toplumunun bu partiye karşı olan güven sorunu devam ediyor olacaktı.
Güven, 2023 seçimlerimde seçmenin aradığı başat niteliktir. Bu nitelik Türk milliyetçiliğinden kaynaklanır ve seçime girecek iki grupta bu niteliği MHP ve İYİ Parti temsil etmektedir. Buradan hareketle bu iki partinin öneminin aldıkları oyların ötesinde olduğunu kavrayabilmek gerekir. Özellikle Millet İttifakı’nda İYİ Parti hariç tutulduğunda güven verebilecek herhangi bir odak yoktur. Bunu Cumhur İttifakı da biliyor olacak ki MHP lideri Bahçeli, Akşener’e “evine dön” çağrısında bulunarak seslenmişti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da İYİ Parti’yi “yerli ve milli” olarak tanımlayıp Millet İttifakı’nda yer almaması gerektiğini belirtmişti. Çünkü Cumhur İttifakı’nın iki lideri de biliyor ki İYİ Parti’nin Türk milliyetçisi bir parti olarak seçmende uyandırabildiği güven duygusu ortadan kalkarsa Millet İttifakı’nın hiçbir şansı yoktur.
Peki İYİ Parti, parçası olduğu ittifakın güven kaynağı olma yükünü daha ne kadar çekebilecek? İttifakın büyük parçası olan CHP hem belediye seçimlerindeki başarıyı hem de önündeki potansiyeli HDP’yle ilişkilendirmiş durumda. HDP’nin gittikçe CHP içerisinde kılcallaşmış olması sebebiyle her geçen gün İYİ Parti’nin yükü artmaktadır. Bu nedenle yeri geldiğinde İYİ partililerden “HDP’nin 6’lı masada yer alamayacağı” beyanatları gelmektedir. Buna yol açan başlıca sebep CHP’nin HDP’yle rahatlıkla ilişki kurması hatta partiden yer yer HDP tezlerinin destek almasıdır. CHP’nin İYİ Parti hassasiyetlerini hiçe sayarak HDP’yle ilişkisine devam etmesi durumunda seçmen nezdindeki güvenin kaybedilmesi muhtemeldir. Bu sebeple Cumhur İttifakı, 6’lı masanın görünmeyen ayağının HDP olduğunu sıklıkla iddia etmektedir. Bunun dışında CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kendisine tuttuğu yabancı danışmanlar yine Türk milliyetçiliği ve güven açısından sorunludur. “Her şey Türk için, Türk’e göre, Türk tarafından” olması gerekirken ve yetişmiş, alanında uzmanlaşmış bu kadar insanımız varken dışardakilerden medet umulması anlaşılır değildir. Halbuki bu partinin ve Cumhuriyetimizin kurucusu, muhtaç olunan kudretin damarlardaki asil kanda olduğunu işaret etmiştir, yabancılarda değil.
Cumhuriyetimizin 100. yılında gerçekleşecek seçimlerde kurucu liderimiz Atatürk’ün çizdiği Türk milliyetçiliği ufku yine ülkemizin geleceğinde başrolü oynayacaktır. Bu hakikati kavrayamayanların varacağı yer ise hüsrandır.