Özge Can Aslan…Daha hayatının baharındaydı. Üniversiteye yeni başlamıştı, Mersin Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 1.sınıf öğrencisiydi…Tek suçu evine giderken minibüse binmekti. Minibüste yolcu kalmamıştı, bir tek o vardı. Gözü dönmüş cani yaratık minibüsü güzergahından çıkarıp ona tecavüz etmek için aracı ormanlık alana çekip saldırdı. Karşı koydu, kendini o caniye teslim etmedi. Bunun üzerine gözü dönen şeref yoksunu yaratık kızcağıza bıçakla saldırıp oracıkta öldürüverdi. Cesedi yakarak bir dere kenarına atıp olay yerini terk etti.İnanın bu cümleleri yazarken bir kez daha kanım dondu, sinirimden, kahrımdan bir kez daha lanet okudum o insanlıktan nasibini almamış hayvandan daha aşağı yaratığa…Yaşanan bu olayın ardından halkın her kesiminden çok yoğun tepkiler geldi. Sosyal medya siteleri üzerinden halk acısını haykırdı, öfkesini, hıncını, duygularını cümlelere döktü…Ne var ki siyasilerimiz, temsil ettikleri halk kadar tepki veremedi. Birkaçı dışında olayı sıradan bir vakaymış gibi geçiştiriverdi. Hele Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yazdığı birkaç cümlelik basın açıklaması, bizleri bir kez daha kahretti…Nerede o herkese kucak açan devlet baba?Nerede o koltuk makam sahipleri?Bakın, bundan sonra neler olacak, hemen anlatayım…Bakınız 5-6 yıl önce bir kesik baş cinayeti olayı yaşanmıştı. Bir çöp konteynırına öldürülüp atılan bir genç kızımız vardı. Adı neydi? Hatırlayanınız var mı? Aylarca haber bültenlerinden düşmedi, halkın gündeminde kaldı. O hatırlamakta zorlandığınız kızımızın adı Münevver Karabulut idi…Olaylar sıcağı sıcağınayken tepkiler yoğun ama belli bir zaman sonra her şey unutuluveriyor. Haber bültenlerini izlemişsinizdir. Özge Can için yürüyen halkın elindeki bir pankartta “Özge Can Son Olsun” yazıyordu. Soruyorum sizlere, bu cümlenin aynısını kaç kez gördünüz…Ben en az 50 kez görmüşümdür. Yaşanan her kadın cinayetinde ve gündeme düşen bu tip olaylarda sokaklara inen duyarlı vatandaşımızın yazdığı klasik bir cümle oluverdi. Kimse kimseyi kandırmasın, Özge Can son olmayacak bu gidişle…Üzülüyoruz, kahroluyoruz, duyarlı bir milletiz ama çok unutkan bir milletiz. Yaşanılanları hemencecik unutuveriyoruz. Bizi yönetenler bu halimizden gayet memnunlar. Ne de olsa unuturlar birkaç güne,ya da en fazla birkaç aya deyiverip geçiştiriyorlar.Bu yazıda siyasi bir söylemde bulunmak istemezdim ama şunu da söylemeden edemeyeceğim. Siyasi partilerimizin arasında mecliste temsil edilmiyor olsa da Büyük Birlik Partisinin samimiyetine, idamın yeniden getirilmesi için canla başla çalışan tek parti olması sebebiyle genel başkan Sayın Mustafa Desticiye bir kez daha teşekkürlerimi sunmak istiyorum.Şehit lider Yazıcıoğlunun partisi mecliste olmasa da, yüksek oranlarda oya sahip olamasa da halkı için elinden geleni yapmaya gayret gösteriyor. “İdam Geri Gelsin” kampanyası kapsamında 2 milyon imza toplayan, sadece böyle olaylar karşısında değil, her zaman halkın bu talebini gündemde tutmaya çalışan bir partimiz olduğu için yine de umutlarımı kesmeden, hak edenin hak ettiği cezayı alabileceği günleri görebilmek ümidiyle yaşıyorum…Şu an bizim verdiğimiz tepkiler sadece ve sadece sosyal medya sitelerinde TREND TOPİC oluyor. Onun haricinde hiçbir işe yaramıyor. Biliyoruz, birkaç gün sonra Özge Canı da unutacağız…Unutkanlığımızı atlattığımız güzel günlere erişebilmek ümidiyle…Hoşça kalın…