'Mutluluğu geri kalmış olanlara' ithaf
Ey elleri öpülesi Ve değerleri isli camlar arkasında kalmış Güzel insanlar… Hala mı, ömrün yokuşlarında tık nefes siniz? Oysa her yokuşun yamacında Park ve piknik yerleri vardır Dinlensenize ve bol bol eğlensenize… Yoksa yine, Uzun yıllardan beri bir türlü azaltamadığınız İş, güç, kırtasiye ve mal, mülk peşinde misiniz? Yetmedi mi, yorgunluklarınız, fedakarlıklarınız? Çocuklar, yakınlar, dostlar ve çevre Biraz da onlar sizi düşünsün. Sizi de yaşamanız için dünyaya getirmediler mi? Çayınızı hala, kapalı yerde Tek başınıza mı içiyorsunuz? Bulamadınız mı bu yaşa kadar kafa denginizi? Sahipsiz mi sevginiz, aşkınız? Hala yalnızsanız, çok yazık… Bence hayat, ne ihtiras tranvayında bir yolculuktur Ne de karavana söz ve davranışlardan ibarettir. Hayat, her mevsimi, sindire sindire yaşamaktır… Taksim –Tünel arası kadar kalmış bir ömrün, Son caddesinde, Vitrinlerin seyrine ve alış veriş zevkine, Eğlence ve mutluluğun doruklarına, dalmak dururken, Hala ne yapacağını bilememek, Gelmeyen otobüsleri bekler gibi Duraklarda çürümek, Acımasızca vakit kaybetmek neden? Hala yalnız mı yürüyorsunuz parklarda? Banklarda, yolcu vapurunda, deniz kenarında, Tek başınıza mı oturuyorsunuz? Birlikte dondurma, en son kimle yediniz? En son ne zaman dans ettiniz? Yoksa unuttunuz mu? Oysa dans, hayatın ezeli ve ebedi, mutluluk valsi'dir… Bir kadınla erkeğe en yakışan birlikteliktir, tıpkı düğün gibi… Uygun bir salon aramayın, Dans edilen her yerde dans edin, Ta ki ayakta duramayacak hale gelene kadar. Çünkü dinlediğiniz tango, son tango olabilir Ve belki de devamı yoktur. Yarını beklemeyin. En uygun gün, bu gündür…
Kalın sağlıcakla değerli okurlarım…
1997 yılında yazılmıştır.