Seçimlere sayılı günler kala hepimiz oldukça yoğun şekilde siyaset konuşur olduk. Hepimizin dilinde AKP,CHP,MHP ve HDP var. Birazcık da Saadet-Büyük Birlik birleşmesini konuşmaya başladık. Seçim, sanki bu saydığım birkaç parti ile yapılacakmış gibi. Nitekim bu partilerin dışındaki siyasi partilerin aldığı oy oranlarına baktığımızda olayın öyle olduğu da gözler önündeyken, sizlere bu hafta çok konuşulmayan, fakat bu seçim döneminde konuşulması gereken bir şahsiyetten ve onun partisinden bahsedeceğim.

Halk içinde Haydar Baş dendiği an, geçtiğimiz seçimlerde sloganı olan “İş,Aş,Haydar Baş” cümlesi akıllarımıza geliyor. Halkın büyük bir kısmı BTP nedir, necidir, Haydar Baş kimdir, kim değildir, bu sorulara pek yanıt veremiyor…

Bu hafta Haydar Baş ve onun tüm dünyada ekonomi çevreleri tarafından büyük bir teveccüh ile takdir edilmesini sağlayan Milli Ekonomi Modelini ele alacağım. Haydar Baş 1947 Trabzon doğumlu,İslami gelenekle yetişmiş bir Türk düşünürdür. Bağımsız Türkiye Partisinin kurucusu ve genel başkanıdır. Eğitimci, ekonomist, iş adamı, araştırmacı, yazar ve siyasetçi kişiliğiyle tanınıyor. Bakü Devlet Üniversitesinde uzun yıllardır öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Ayrıca Türkiyede siyasal çalışmalarının yanı sıra birkaç şirket ve medya kuruluşuna sahip…

Milli Ekonomi Modeli çalışmasıyla tüm dünyada ekonomi çevrelerince dikkatle dinlenen, fikirleri, eserleri yoğun bir şekilde takip edilen birisidir. Rus parlamentosuna Milli Ekonomi Modeli tezini anlatacak, dünyanın en büyük ülkelerinden birisini etkileyecek derecede önemli çalışmalara imza atmıştır. Hatta bazı Rus siyasetçiler Milli Ekonomi Modelini bir Rus geliştirmeliydi, ama maalesef ki bu fikir bir Türkten çıkmış diyorlarsa, bu kişi gerçekten ciddiye alınmalı.

Milli ekonomi modeli parayla, kağıtlarla ilgilenmek yerine, paradan para kazandıran bir ekonomik sistem yerine üretmeyi, pazarlamayı ve her ülkenin kendi parasını konvertibl (her ülkenin kendi parasını tüm ekonomilerde kabullendirme ve kullanılabilirliğini artırma) yapabilmesi için çaba sarf etmesine inanan ve sosyal devlet ilkesiyle, devletin yine ekonomide söz sahibi olacağı ve eşit gelir dağılımı prensibini uygulamaya çalışan bir sistem olarak karşımız çıkıyor.

Hepimizin bildiği üzere tüm az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler dolar ve euro rezervlerini yüksek tutabilmek için gayret göstermekte, tüm dünyada geçerli para birimi olan bu iki para üzerinden dış ticaretlerini yapmaktadırlar. Geçmişinde silah satarak, tüm dünyada acılar çeken insanlar üzerinden refaha ulaşan ABD ve Avrupa ülkelerinin bu haksız üstünlüğünü sona erdirmek için uluslar arası piyasalarda bir reform niteliğinde olan düşünceleri benimsemektedir.

Her ülke ürettiğini satarken karşıdan kendi parasını talep etmeli diyen Milli Ekonomi Modelinin fikir babası Haydar Baş, bu fikriyle gerçekten beni de etkilemeyi başardı. Güçsüz ülkeleri sömüren ülkelerin dünyadaki kaynakların büyük kısmını yok pahasına kullanması yerine, onların paralarının tüm dünyada egemen olması yerine, hangi ülke ne kadar fazla üretiyorsa, hangi ülke ne kadar fazla çalışıyorsa onun parasının ve onun sözünün geçtiği bir dünya karşımıza çıkacaktır. Ülkeler bu sayede üretmek için yarışa girecek, herkes öncelikli olarak kendi parasını konvertibl etmeye çalışacak ve kaynaklarının diğer ülkelerce sömürülmesine karşı bir savaş başlatacaktır diye düşünmekteyim.

Düşünsenize bir ihracat yapıyoruz ve karşılığında ABD doları alıyoruz. İthalat yapıyoruz ve yine karşılığında ABD doları veriyoruz. Bu durumdan ne biz karlıyız ne de karşı satıcı veya alıcı firmalar…

Bu işten sadece ABD karlı çıkıyor. Biz üretiyoruz, kar ediyoruz diye kendimizi avundurdukça tüm dünyanın yerel para birimi gibi kullanılan ve değerli olan ABD doları değer kazanıyor.

Umarım Sayın Haydar Baş da merhum lider Muhsin Yazıcıoğlu gibi değeri sonradan anlaşılan liderlerden olmaz. Tüm dünya bu kişiyi konuşurken kendi öz yurdu konuşmuyor, bu adam ne düşünüyor demiyor.

Gelecek hafta farklı bir konuda görüşünceye dek, hoşça kalın…