Seyhan Barajı kıyısındaki küçük bir balıkçı köyünden gelen beş altı öğrencim vardı. Bu öğrencilerimden birisi kayıklarının büyük olduğunu söylerdi. Okulun son günlerinin yaklaştığı zamanlarda babasının balıkçı motoruyla barajda gezinti yapmamız konusunda ısrarcı oldu. Öğrenciler de ısrarla isteyince kabul ettim.

Milletvekilinin yeğeni vekil öğretmen okula gelmediği için beş sınıfı birden okutuyordum. Bir sabah öğrencileri sıraya dizdim. Yürüyerek baraj gölü sahiline indik. Bizi gezdirecek öğrencimiz sahilde motorla bekliyordu.

Sıcak ve güneşli bir gündü. Kırk iki öğrencimle birlikte kayığa bindik. Helikopter sesi çıkaran kayık yavaş yavaş hareket etti. Dümende kayığın sahibi öğrencim vardı. Arının kovana doluşmasına benzer bir görünüm içindeydik. Kayığı kullanan öğrencime güvendiğim için kaygısızdım.

Gölde en küçük bir dalgalanma yoktu. İki yanından dik yamaçların göründüğü masmavi ve berrak sularda yavaş yavaş süzülüyorduk.

Gölün ortasında bir yere geldiğimizde suyun içinde bir şey gördüm. Beton bir yapıydı. Dikkatli bakınca bunun bir köprünün yan taraflarında yükselen yarım daire şeklindeki yüksek beton korkuluklar olduğunu anladım. Suyun yaklaşık bir iki metre altında görünmekteydi.

Köprünün su içindeki halini incelerken bir anda panikledim. Bir şey dikkatimi çekmişti. Kayığa taşıyacağı ağırlıktan çok fazla yük binmişti. Ağırlık yüzünden kayığın üst kenarı ile su yüzeyi arasında dört beş santimlik bir mesafe kalmıştı. Kayığın en küçük bir yalpada alabora olacağını anladım.

Şansımızın iyiliğinden olacak ki, rüzgar yoktu ve göl yüzeyi durgundu. Dalga yoktu. Öğrenciler de bulundukları yere oturmuş hareketsiz halde çevreyi seyretmekteydi. Eğer iki yetişkin öğrencim şakalaşmaya başlasa ve kayık sallansa hemen su alarak alabora olacaktı.

Kimsenin yerinden kalkmamasını, hareket etmemesini, akıllı uslu oturmasını sıkı sıkı tembihledim. Dümendeki öğrencime de geniş bir yay çizerek ineceğimiz yere yönelmesini söyledim. Öğrencim dediğimi yaptı. Geniş bir yay çizerek sahile yöneldik. Sağ salim kıyıya varmamız için içimden dua edip durmaktaydım.

Kayık alabora olduğu takdirde öğrencilerimin yarıdan fazlasının, belki de hepsinin boğulacağı şüphesizdi. Sonunda sahile ulaştık. Öğrencileri indirdim. Derin bir nefes aldım. Faciadan kıl payı kurtulmuştuk.

Bu olayı kayığın sahibi öğrencim de mutlaka hatırlıyordur. Tabi ki, hatırladıkça da kopacak gibi çekilen kulağının acısını hala duymaktadır. Çünkü kayığın kaptanı o idi.

Yazar İletişim

[email protected]

05358361682