Asrın felaketi deyimine uyan bir yıkım yaşadık.Herkesi beklediği ama yaşamak istemediği bir felakete on binlerce insanımızı kurban verdik.Yıllardır uzmanların hazırlıklı olun diye bangır bangır bağırdığı, Elazığ depremi sonrası tüm emarelerini gösteren, bu kadarını kimsenin tahmin edemediği bir yıkım.1999 Gölcük depremini yaşadığımızda 1991 Erzincan depreminden ders çıkarmamıştık. 2023 yılına geldiğimizde ne 99, ne sonrası ciddi can kayıpları verdiğimiz, Bingöl, Van, İzmir, Elazığ depremlerinden de ders çıkaramamışız.1939'da Erzincan'da meydana gelen 7,9 şiddetinde ki depremde 32 bin 968 kişi can verirken, 1999 Gölcük depremindeki 7.8'lik deprem İstanbul dahil çevre illerde de büyük yıkıma sebep olmuş, 17 bin 480 insanımız hayatını kaybetmişti.Evet maalesef Bingöl ve Elazığ Depremleri sonrası uzman bilim adamları yerel yönetimlere ve merkezi hükümete bas bas önlem alın diye yalvarıp bağırdı.Deprem uzmanlar tarafından beklene dursun, önlemlerin alınmasında biraz gevşek davranıldığı olay gerçekleştiğinde daha iyi anlaşılmış oldu.Depremi önlemek elbette çok zor. Anlatmak istediğim deprem esnasında sorumlu kurumlar AFAD başta olmak üzere ilk 2 gün sürece istenilen katkıyı sunamadı.Bir kurumda işler yolunda giderken kimse idarecisinin nereden, nasıl geldiğine, ne mezunu olduğuna bakmaz. Aksilikler gün yüzüne çıkınca herkes liyakat sorgulaması yapar AFAD ve KIZILAY yöneticilerinde olduğu gibi.Yeterli insan gücünün, yardım potansiyelinin olduğu yerde yönlendirmeler sağlıklı olmadı, AFAD bu sorumluluğu yerine getirmedi. (AFAD'ı eleştirmek, canı yanan insanların devlet nerede demesi vatan hainliği değildir, bu gibi durumlarda devleti yönetenler Şeyh Edebali'nin tavsiyesine uymalı "Bundan sonra öfke bize; uysallık sana. Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.")Afet anında yerel de her kurum kuruluş sorumluluğunun gereğini yerine getirse o bile ciddi katkı olabilirdi. Ama maalesef herkes sanki talimat bekliyor, idareciler inisiyatif kullanmaktan kaçınıyor gibiydi.Askeriye aksi bir talimat olmadıysa deprem şokunu üzerinden atamadı ya da askerlikten hatırladığım EMASYA Planı artık yok. Olsaydı AFAD'ın yükü bu kadar ağır olmazdı ( Emniyet Asayiş Yardımlaşma Planı darbeye zemin hazırlıyor gerekçesi ile 2010'da kaldırılmış)Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Hatay ve Kilis'te çok şiddetli hissedilen şu an itibariyle 35 binden fazla insanımızın ölümüne sebebiyet veren bir yıkım.Deprem kimsenin gelmesini istemediği, ama gelişini de engelleyemediği bir felaket. Zayiatı azaltmak elbette alınacak tedbirlerle elimizde.Hem de tedbir almak yıkım sonrası oluşacak zarar ziyandan daha ekonomik.Buradan alınacak tedbirleri sayarak yıllarını bu işe vermiş, bilimsel veriler ışığında öngörüleri çoğunlukla doğru çıkan bilim insanlarına ayıp etmeyelim.Ancak herkesin bildiğini tekrarda mahsur yok diye düşünüyorum, devlet ciddiyetini korumalı, ikide bir imar affı ile yapı denetiminde ki kendi koyduğu kuralları sulandırmamalı, Depremde kusuru olan her kim varsa cezalandırmalı ve her önüne gelene müteahhit, yapı denetim-kontrol yapma yetkisi vermemeli.Mesela en alt kademeden üste herkesin bildiği ama işlerine gelmediği için fazla ses çıkartmadığı tapu harçları düşürülmeli ki bir konutun gerçek değeri, maliyeti ortaya çıksın.2 milyona satılan bir daire için gösterilen 300 bin TL'lik değeri devlet kabul etmemeli, bir daire için yapılacak giderlerin hepsini kayıt altına almalı ki kimse malzemeden çalamasın.(müteahhitler işçiliklerden kalıp, demir, duvar, alçı, sıva, boya fatura alamıyor, çünkü bu işleri yapanların ne sertifikası var, ne vergi mükellefliği)Yani ne yapıp, ne edip devlet inşaat sektöründe ki hırsızlığı ( hem malzeme hem vergi) önlemeli.Avrupa'da kaçak işçi çalıştırmaya göz yuman sistem vergiye göz yummuyor.Mesela yapı stoku, deprem eylem planı gibi zorunlulukları yerine getirmeyen yerel yönetimler seçim kaybedince sorumluluktan kurtulmamalı.Şehrin fiziksel özellikleri göz önünde bulundurularak imar planları oluşturulmalı, kişiye özel imar düzenlemesi yapanlar olumsuzluklarda hesap vermeli.Tarım arazilerine, su yataklarına şu veya bu sebepten konut yapılmamalı, onun yerine zemin etüdü yapılmış alanlar imara açılmalı.Belediyeler kontrollerinden sorumlu olduklarını iyi bilmeli sorumluluk sadece görev süresince değil ömür boyu olmalı.Belediyeler müteahhitlik yapmamalı.Ana sınıfından itibaren insanımız da deprem bilinci oluşturulmalı, depremle yaşamaya alışmalıyız.Depremden kaçmak çözüm değil depremin tahribatından kaçınmak vatanımıza memleketimize sahip zorundayız. Afrika'da üniversitelerin girişlerinde yazan şu yazı beyinlere kazınmalı, insanlar bu bilinci içselleştirip yaşamın bir parçası haline getirmeli; "Herhangi bir milletin yok edilmesi atom bombası veya uzun menzilli füzelerin kullanılmasını gerektirmez. Sadece eğitim kalitesini düşürmek ve sınavlarda kopya çekilmesine izin vermek yeterlidir."

Hastalar bu tür doktorların ellerinde ölür.

Binalar bu tür mühendislerin ellerinde çöker.

Para, bu tür ekonomistlerin ve muhasebecilerin elinde kaybolur.

İnsanlık, bu tür din adamlarının elinde ölür.

Adalet, bu tür hakimlerin elinde kaybolur ...

"Eğitimin çöküşü milletin çöküşüdür." GEÇMİŞ OLSUN GAZİANTEP Yıllardır yaşadığım sayısız dost ve arkadaşımın, sokaklarında, caddelerinde onca hatıramın olduğu ikinci memleketim Gaziantep'te büyük felakette olumsuz etkilendi.Şehir merkezinde ve güney batı yerleşim alanlarında çok zayiat olmasa da (diğer illere göre) Nurdağı, İslahiye, Sakçagözü, Fevzipaşa 'da birçok arkadaşımız ve aile bireylerini kaybettik.Bedenimiz orada olmasa da aklımız hep oradaydı. 2 günü müstakil evlerde geçirirken halimize şükredip dostlarımızın halini düşünüp yemeden içmeden kesildik.Gaziantep kalesinin yıkıldığını duyduğumuzda vücudumuzdan bir parça kopmuş gibi hissettik.EMPATİ Derneği, Gaziantep Sivaslılar Derneği, Gaziantep TÜRK Ocağı gibi mensubu olduğum STK 'ların yardımlaşma ve dayanışma gayretlerini hayranlıkla izledim.Bir kez daha Türk Milletinin bu gibi durumlarda nasıl yardımsever ve dayanışma içinde olduğunu tüm dünyaya gösterdik.Allah bir daha benzer afetler yaşatmasın ölenlere rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum.Müşterek dualarda unutulmamak dileklerimle Hayırlı Cumalar.