Aslında şu muhalefet denen şey olmasa her şey çok daha güzel olacak, hükümetler ülkeyi daha iyi yönetecek, herkes istediği gibi at oynatacak memlekette, muhalefet dedimse yanlış anlamayın illa siyasi partileri kast etmiyorum. Toplumsal muhalefet yanı halk, 75 milyon halk değil mi kardeşim , bak halkın %80'i hep susuyor bunun yarısı hükümetin icraatlarını destekliyor, nerede bu halk,hani toplumsal muhalefet varda biz mi göremiyoruz der gibi olduğunuzu tahmin ediyorum. Haklısınız; maalesef bizim toplum olarak olaylar karşısında ciddi ve bilinçli bir birliktelik oluşturma geleneğimiz yok, şahsımızı kesemizi ilgilendiren bir durum olursa ses çıkarıyoruz onu da genellikle şiddete başvurarak ortaya koymaya çalışıyoruz, halbuki en iyi eylem vurup kırarak değil, bazen susarak bazen sözle yazıyla, bazende kalabalık halk kitlelerle yapılan eylemlerdir. Gerçek o ki bu saydığımız faaliyetler bizim toplum yapımızca pek kabul görmeyen davranışlar, hele bu tepki devlete, hükümete yada uygulamalarına karşı ise iş dahada zor demektir, çünkü biz birini desteklemiş ve o desteklediğimiz hata yapmışsa o hatayı yapan bizmişiz gibi sahipleniyor yapılan yanlışları meşrulaştırma yoluna gidiyoruz... Desteklediklerimiz bir süre sonra mutlak güç olduğundabu defa desteklediğimiz insanların yanlışlarını da görmezden gelecek kadar körleşiyor, çaresizleşiyoruz, suçada ödülede ortaklık ediyoruz. Josep Roux'un dediği gibi " nerede kuvvet görürsek hak orada sanıyoruz, oysa hak ile güç pek az birleşirler" biz geri durmuyor birleştiriyoruz. Şuçluluk psikolojinden olsa gerek yanlışların üzerine gitmek yerine, üzerini kapatmak için başlıyoruz sıralamaya:"adamlar çalıyor ama Allah var iş yapıyor çalışıyor","adamlar işi biliyor kardeşim",," yav kardeşim destek olmuyorsunuz bari köstek olmayın adamlar işlerini yapsın, rahat çalışsınlar, "tabiî ki kendi adamını yerleştirecek makama mevkiye ki rahat çalışsınlar", "adamlar bir şeyler yapmak için uğraştı ama güçleri yetmedi", "yapamadılarsa da en azından çalıştılar" gibi bir sürü peşinen kabullenmişlik, yolsuzluklara yol gösterme gayreti, gayriyi meşrulaştırma çabası bilsek ki "Sultan, haksız olarak bir köylüden bir yumurta alsa, adamları köylünün tüm tavuklarını alır" Bunla yetse iyi kendimiz tepki göstermiyor yada gösteremiyoruz ya o vakit bir şekilde gösterenin de gardının kırmamız lazım, "ya bir sen mi kaldın, memleketi kurtaracak", "bak kardeşim işini bileceksin fazla ses çıkarmayacaksın, ucuz kahramanlık yapmayacaksın", "abi güç adamların elinde istedikleri gibi kullanırlar", "halk onları seçmiş haklı adamlar", "bende olsam öyle yapardım gemiyi kurtaran kaptan","önce can, sonra canan" vb...bir sürü örnek. Haksızlığın önüne geçmek lazımken biz zor olanı seçiyoruz. Halbuki doğrusu Allahın Aslanının dediği değil mi "Haksızlıklara isyan etmeyenler, onlardan gelecek her musibete katlanmalıdır" hal böyleyken bu kadar kabullenmişliği anlamak mümkün değil. Peki neden böyle diye soracak olursak bir çok sebep sayabiliriz bence en önemlisi bu milletin kimyası bozuldu, ahlaki değerleri sarsıntıya uğradı, psikolojisi bozuldu ve buna sebep olan tüm unsurlar tepkisiz, duyarsız, bilinçten uzak tabir yerindeyse sürü hüviyetinde toplulukları iyi halk olarak yutturdu bizlere, tüm sistemleri onların uyanıp ayağa kalkamayacakları şekilde geliştirdi kolaylaştırdılar. Ekmek verdi, pirinç verdi, un verdi bulgur verdi "yeter ki sen sus" dedi. "Bak ben seni senden daha iyi düşünüyorum Allah Rızası için sen bir şeye karışma" dedi, zaten işin içine din diyanet girdimi iş bitmiştir. Halk "söz gümüşse sükut altındır" dedi Bakıyorsunuz halkın %90'nı ülkenin şuan ki gidişatından memnun değil, terörle yapılan müzakerelere hükümete oy veren kesimin %70'i karşı, kesinlikle kabul etmiyor, tepkiler gösteriyor ama yinede susmayı tercih ediyor, bunların büyük kısmı bir kısmı kendini suç ortağı saymasından dolayı, onun vicdani rahatsızlığı ile, "biz daha son sözümüzü söylemedik" "biz sandıkta konuşacağız" gibi cevaplarla geçiştiriyor durumu. Diğer kısmı zaten suç ortağı onların diyecek sözleri de yok gösterebilecekleri tepkileri de... 3. dünya ülkelerinde bile halk en azından kendilerini etkileyecek olumsuzluklara karşı bir tepki gösterebiliyor, bizim ileri demokrasi ile yönetilen ülkemizde tepki gösterenler ya yaka paça tutuklanıyor, yada "sus melun" diye tu kaka ediliyor, halk gittikçe tepkisizleşiyor, siniyorsa bundan ciddi kaygı duymak lazım. Ya her devirde suskunluk sürecek yada çok daha ciddi tepkiler volkan gibi patlayacak Bu ciddi sosyal tehlikeyi iyi görmek ona göre önlem almak gerekir. Ülkeyi yönetenlerin halkın suskunluğunu fırsat bilip onun hoşuna gitmeyen şeyleri yapmaktan kaçınmak lazım, halkın da aklını başına toplayıp aşı ekmeği elinden alınmaya çalışılırken uyanık olması lazım. Aksi taktirde yine Hz.Ali (ra)'nin buyurduğu gibi ya "Haksızlığa baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar." Deyip katlanacağız, yada "Haksızlık önünde eğilmeyiniz. Çünkü haksızlıkla beraber şerefinizi de kaybedersiniz." Sözünü sineye çekip her şeyimizi kaybedeceğiz...