Küçükken tartıştığımız birine en çok söylediğimiz sözdü; sen babama söyleyeceğim.

Biraz büyüdükçe babamıza söylemememizin daha çok kaostan başka bir şey yaratmadığını görüp; ' seni babana söyleyeceğim' demeye başladık.

Karşımızdakinden hafiften tırsıyor, dayak falan yemişsek tehitde başlıyorduk; 'Sana göstereceğim, bunu yanına bırakmayacağım, sen bittin vb.'

Biraz üstün durumdaysak; 'Seni bir daha buralarda görürsem, bir daha karşıma çıkma' gibi…

Duruma göre duruşlarımız çocukta olsak karekterimizin kişiliğimizin bir göstergesi idi.

O zayıf cılız halimizle bile üçüncü şahısların güç veya iyi-kötü niyetlerini kullanmaya tenezzül etmezdik.

Çevremizde, kendi özgüvenini kazanamamış yada kaybetmiş 'çocukların' kendi yapamadıklarını başkaları aracılığı ile yaptıklarına hepimiz değişik şekillerde şahit olmuşuzdur. 'Bak o seni fena döver, Erkeksen bana dediğini onada desene, benim babam senin babanı döver' misalli söylemler…

Tabi hepsi çocukça düşünceler çocukça kabul edilen söylemler.

Günümüze baktığımızda siyasetçilerin çocukça çıkışları, akıl dışı ifade ve duruşları almış başını gidiyor.

Çocukların hataları su götürür belki, ama siyasetçilerin buna hakkı yok.

Çocuk kavgaları yüzünden binlerce aile faciasının yaşandığı bir toplumda ülkeyi yönetenlerin yönetmeye aday olanların kavga ortamı hazırlamaya hakkı yok.

Sn. Başbakan ve Sn. Bahçeli arasındaki restleşme ülke menfaatine bir durum değil, bu yaklaşımı olumlu karşılamakta doğru değil.

Bugün 28/11/2014 Cuma Türkiye açısından her halükarda önemli bir gün olarak tarihe geçeçek.

Keşke Sn. Bahçeli Tunceliye Sn. Başbakanın tahrik etmesi ile gitmek durumunda kalmasa idi, ama görünen o ki reste rest alternatifinden başka çaresi yoktu.

Tunceli Türkiye Cumhuriyetinin bir ilidir, halkı içerisinde başbakan geldiğinde protesto edenler olduğu gibi Bahçelinin ziyaretinden rahatsız olanlar, protesto edenlerde olacaktır bunun dışında hiçbir olağan üstü sorun yaşanmayacaktır.

Buna başta TUNCELİ halkı olmak üzere tüm sağduyu tarafları engel olacaktır. Çünkü bir art niyet tüm kesimler tarafından fark edilmiştir.

Her şeye rağmen ülkeyi idare eden sağduyu yaşanabilecek olumsuzluklar üzerine politika geliştirmek durumunda idi, bunu da en çok ülkeyi yönetenler adına Sn. Başbakan ve hükümeti düşünmeliydi.

Allah korusun yaa istenmeyen bir olumsuzluk yaşansa…

Kim olacak sorumlusu, Sn. Başbakan benim yüzümden oldu keşke bu kadar tahrik etmeseydim dermi, Sn. Bahçeli 'Gerek yoktu daha sonra gitsem de olurdu' der mi ?

Demez, demezler, ama halkın kimin hangi amaçla ne yaptığını iyi okuması lazım.

Papa Sn. Cumhurbaşkanını ziyaret ederken, Sn. Bahçeli TUNCELİde olacak. Kameralar ihtişamda Ankarayı kaosta Tuncelini gösterecek.

Tüm iyi niyetlere rağmen çatışanlar kaybedip, yine çatışma zemini hazırlayanlar kazanıyor görünecek…

Her ne olursa olsun birilerinin işine gelse de Türkiyenin kavgaya gürültü patırtı kaosa girme lüksü yok…

Yarın TUNCELİde olay çıkmaması, en büyük arzumuz…

Sn. Bahçeli CUMA NAMAZINI Tuncelililerle beraber kılar mı bilmem…

Ama PAPA Efendinin bir CUMA Günü Ankarada MEHTER MARŞI ile karşılanıp, DUAlarla AK SARAYımızı açması, İZMİR Marşı ile uğurlanması dileğimizdir.

Sn. Bahçelinin Tunceliye gidişinin, Papanın gelişini kamufle edecek bir olaya, olaylara fırsat vermemesi umuduyla Hayırlı CUMALAR DİLİYORUM…