Radyo dinlemek benim olmazsa olmazlarımdan birisidir. İnsanlar sevdiği müzik tarzında yayın yapan radyoların çaldığı şarkıları dinlerken, yine şarkı aralarında radyo programcısının sohbetine de ortak olurlar. Farklı farklı dinleyicilerin gönderdiği sms veya mailleri okuyan radyo programcısı,dinleyicisinin tüm dertlerine tasalarına ortak olduğu gibi mutluluklarını da radyo üzerinden paylaşıyor.

Yine geçtiğimiz hafta işyerimdeyken dinlediğim bir radyo programında bir dinleyici mesajı anons edildi.İsmini vermeyen bir kadın,15 yıldır eşi tarafından aldatıldığını ve bunu bilmesine rağmen sırf yuvası yıkılmasın,çocukları ortada kalmasın diye buna katlandığını yazdı.

Bu mesajı radyo programcısı arkadaşımız okuduğunda yayında bir an sessizlik oluverdi .Ben de şaşırmıştım.Radyonun sesini biraz daha açtım, yine bir kadın olan DJ, mesajdan etkilenmiş olacak ki, sıradan mesajları gibi okuyup geçiştirmedi.

Dinleyicisini telkin edecek,onu moral olarak güçlü tutacak sözler söyledi. Sonrasında yayın akışına devam etti.

Yayın akışı devam etti ama o mesajı atan kadınımızın, ablamızın dertleri anons sonrasında da devam etti.

Bir kadın eşi tarafından yıllarca ihanete uğruyor ama susuyor.Böyle bir şeye mağruz kalan birisi susmalı mıdır diye sorsalar bana,asla susmamalıdır,hemen eşinden ayrılmalıdır diye cevap veririm.Bu cevabı vicdan ve akıl sahibi herkes verir,hiç şüphesiz…

O kadar gelişen bir ülke olsak da ülkemizde kadına bakış açısı değişmediği sürece,ne kadın cinayetlerine,ne mutsuz eşlerin intiharlarına ne de ortada kalan çocuklar için hiçbir şey yapılamayacak.Bu iş böyle devam ederse daha çok evli insan boşanacak,daha çok kadın cinayetleri işlenecek.

Dul bayanlara milletimizin bakış açısı hep farklı olmuştur.Bu 1940’lı yıllarda da aynıydı 2010’lu yıllarda da aynı gidiyor.Yıllardır hiç mi bir ders almadık? Hiç mi kadınlarımızın hak ettiği yerlere gelebilmesi için uğraşmadık,çabalamadık?

Seçme ve seçilme hakları olmasına rağmen,eşit miras hakkına sahip olmalarına rağmen,işyerlerinde eşit muamele ve eşit ücret hakları olmalarına rağmen acaba bu saydıklarımdan hangisi tam anlamıyla uygulanıyor ülkemizde? Soruyorum sizlere değerli okurlarım,Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı açılmış olmasına rağmen,inşallah bu konuda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diye temenni ederken,neden halen kadın cinayetleri devam ediyor? Neden boşanma oranları hızla artıyor? Evli çiftler neden mutsuz? Bireysel ilişkiler olsa da toplum yapısını doğrudan etkileyen bu hususlarda bakanlığımızın da yaptığı çalışmaların kar etmediğini hepimiz görüyoruz.

Ne elektronik kelepçe,ne de kadına verilen korumalar bu işi çözmez.Bu işi ancak ve ancak toplumdaki zihniyetin,kadına olan bakış açısının değişmesiyle başarabiliriz.

Gaziantepli bir milletvekilimizin kuruluşunda ilk bakanı olduğu bakanlık çalışmalarını eleştirmek değil amacım.Sayın Fatma Şahin,elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştı.Ama bu zihniyetin değişmesi hiç de kolay değil.Bir hükümet dönemine sığdırılabilecek bir çalışma değil…

Önümüzde yerel seçim süreci var. Bence özellikle de kadınlarımıza özel projeler üreten belediye başkan adaylarımızın daha çok dikkat çekeceğini düşünüyorum.Şahinbey Belediyemizin başkanı Sayın Mehmet Tahmazoğlu’nun Karataş Bölgesi’ne yaptığı Kadınlar Yüzme Havuzu ve Kültür Merkezi buna en iyi örneklerden birisidir.Umarım siyasetçilerimiz,başkan adaylarımız bu seçim döneminde de yine kadınlarımızı unutmazlar…

Bence bir ülkede tüm vatandaşlar ne kadar mutlu ise o ülke o kadar gelişmiştir.Ne ekonomi,ne de teknolojik gelişme,insanlar mutsuz ise ekonomi de para da bir işe yaramaz.Ama şu da unutulmamalıdır ki,kadınları mutsuz olan bir ülkede toplum genelinin mutlu olması imkansızdır.Kadınlarımızın baş tacı edildiği,verilmesi gereken değerin verildiği bir ülkede yaşamak ümidiyle,gelecek hafta görüşmek üzere,hoşça kalın dostlar…