Takkeler düşüyor, görülmesi gerekenler birer birer ortaya çıkıyor. Meğer bu adam müsveddeleri kendilerini nasıl da kamufle etmişler.40 yıl boyunca insanların duygularını nasılda sömürmüşler. İdeolojik disiplin gereği saydıkları duygu ve düşünce yoğunluğunu, efsane haline getirdikleri mini minnacık adamların istismarına nasılda alaşık etmişler.
Demek Baykal’dan, Erdal İnönü’ye Ecevit’ten İsmet Paşa’ya kadar CHP’de hâkim olan düşünce her zaman sol gösterip sağ vuranlar tarafından yön bulmuş. Demek bunlar sağcılıkla da yetinmemiş, işi kürt düşmanlığına, alevi karşıtlığına kadar götüren faşistlermiş.
Bu akıl dışı hezeyanların sahibi eski CHP milletvekili Zülfü Livaneli. CHP’yi itibarsızlaştırma, geçmiş lider kadrosunu ise suçlu ilan etme cihetinden hareketle topa tutan bir dönemin efsane sanatçısı, günümüzün ise düğmesine nereden basıldığı belli olmayan kötü siyasetçisi.
Liderleri üzerinden CHP’yi Kürt ve alevi düşmanlığıyla suçlayacak kadar ileri giden bu zatın halkı kin ve düşmanlığa teşvik ederek kutuplaştırma suçundan yargı önüne çıkartılması gerekir.
Zira bu açıklamalar bir görüş ya da siyasal bir analizin tespiti değil, bir kesimi diğer bir kesime karşı bileme ve hedef gösterme amacı taşımaktadır.
Bununla birlikte insanların sağcılığını ya da solculuğunu ölçebilecek ne bir temel ne de bir mezra kimsenin elinde olmadığı gibi Zülfü Livaneli’nin elinde de yok.
Ancak CIA solculuğunun ve Soros yapılanmasının nerede ve ne kadar hâkim olduğu konusunda kesin ve güçlü deliller bu alanda kulaç atanların arşivlerinde fazlasıyla mevcut.
Yıpratma ve itibarsızlaştırma operasyonlarını İsmet Paşa’ya kadar getirip, Atatürk sınırında duraklayanların aslında İnönü üzerinden Atatürk’e salvo atış yaptığını da herkes biliyor.
Solculuğu Kürtçülüğe tahvil eden bu dinozorların farklı versiyonlarını “Akıl Adamlar” kılığına bürünen CIA bağlantılı medyatik isimlerde yaşamıştık.
PKK’ya ağzını açamayanların solculuğu “Biji Serde Obama” sloganlarının gölgesinde kendine sağlam bir imtiyaz alanı bulurken, ırkçı bölücülük ve Kürtçü işbirlikçilik garip bir şekilde ağız değiştirerek Barış ve Özgürlükten bahsedilebiliyor.
Türkleri Kürtlerin, Sünnileri ise Alevilerin düşmanı ve karşıtı gibi göstermek isteyenlerin ipi Washington Brüksel hattındadır.
Zülfü Livaneli’de keşke Kadir İnanır, Hülya Koçyiğit ve Orhan Gencebay gibi bir dönem bütün toplumun kucakladığı sanatçılar olma ayrıcalığını, hormonlu siyasete ve karanlık mahfillerin dizayn ettiği sonu belli olmayan oyunlara tercih etmeseydi, müziği ve sanatıyla kendisini efsane haline getirenlerin gönlündeki yerini koruyabilseydi.
Fidel Castro’nun o müthiş tespitinde olduğu gibi “Emperyalizmin petrol bekçiliğini yapanlara” solcu yenilmeyeceğini en iyi bilmesi gerekenlerden biri de Zülfü Livaneli olmalıdır.
Tıpkı CIA’nın Ortadoğu masası şefleriyle Etilerde fink atanlara da sanatçı denilemeyeceğini bilmesi gerektiği gibi.