Öteden beri ülkeler arasındaki finansal bilgi alışverişinin istenen düzeyde olmamasından dolayı bundan en çok servetlerini gizlemeye çalışanlar kazançlı çıkmaktaydı. Tabi kaybeden de bu kazançların sağlıklı vergilendirilmemesinden dolayı devletler olmaktaydı.

Bunun önüne geçebilmek için 6-7 Mayıs 2014 tarihinde yapılan ve Türkiye’nin de katıldığı OECD Bakanlar Konseyi toplantısında OECD tarafından geliştirilen otomatik bilgi değişimi standardının hızla ve kararlı bir şekilde uygulanacağı deklare edilmişti. Uygulama esasları 15 Temmuz 2014 tarihinde OECD Konseyinde onaylandıktan sonra Eylül 2014 tarihinde G20 ülkeleri Maliye Bakanlarınca, Kasım 2014’te de G20 ülke liderleri tarafından onaylandı. Türkiye de G20 üyesi ülke olarak onaylayanlar arasında bulunmaktaydı.

Bu çerçevede OECD tarafından hazırlanan ve otomatik bilgi değişiminin usul ve esaslarını düzenleyen söz konusu çok taraflı Yetkili Makam Anlaşmasına, 21 Nisan 2017 tarihinde Türkiye’de imzalayarak dahil olmuştur.

31 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazetenin 5. Mükerrer sayısında yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile de Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimine İlişkin Çok Taraflı Yetkili Makam Anlaşması onaylanmıştır.

Buna göre 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren Türkiye'nin G20'de ve OECD'de taraf olarak imzalamış olduğu finansal hesap bilgilerinin paylaşımı otomatik olarak başlayacak ve sistem uyarınca her yıl en geç eylül ayı sonuna kadar bilgi değişimi gerçekleştirilmiş olacaktır.

Söz konusu anlaşma ile Türkiye 1 Ocak 2020 tarihinden itibaren, otomatik bilgi değişimi kapsamında diğer ülke vatandaşlarının sahip olduğu banka hesabının yanı sıra bundan elde edilen faizler, kâr payları, alım satım kazançlarını, diğer ülkenin talebi olmadan ve başvuruya gerek kalmadan belirli periyotlarla ve düzenli olarak diğer ülkeye karşılıklılık kapsamında aktaracaktır.

Bilgi aktarımı Türkiye’den dışarıya olacağı gibi yabancı ülkelerden Türkiye’ye doğru da olacak ve bilgi değişimi yıllık bazda, otomatik olarak ve yıl bittikten en geç 9 ay içinde gerçekleştirilecektir.

Türkiye uzun yıllar yurtdışında bulunan varlıkların Türkiye’ye getirilebilmesi için hiç vergi alınmaması ya da çok küçük bir oranda vergi talep edilmesi yolunu izleyerek ilgili kaynakları ulusal ekonomiye kazandırmayı amaçlamıştır. Bu nedenle de peş peşe çıkarılan varlık barışı yasaları ile bunu gerçekleştirmeye çalışmıştır.

Yapılan varlık barışı düzenlemeleriyle; Türkiye’de kayıt dışı olan ve yurt dışından getirilerek kayda alınan varlıkların ekonomiye kazandırılması amaçlanmıştır. Daha önce de defalarca uygulanmış bu sistem sayesinde birçok kayıt dışı varlık ve yurt dışındaki varlıklar kayıt altına alınmış, ülke ekonomisine büyük katkı sağlanmıştır.

Finansal bilgilerin otomatik değişimi ile dışarıda yer alan parasal varlıkların Türkiye’ye bildirileceği bir döneme girilmekte, böylelikle mali idarenin yurtdışındaki varlıkları ve bunlardan elde edilen kazançları takibi mümkün hale gelmektedir. Yurtdışına götürülmüş olup da Türkiye’de vergisi ödenmemiş kazançların vergilerini alabilmek böylece mümkün hale gelmektedir.

Burada önemli bir hususu belirtmeden geçmek istemiyorum. Sürekli tekrarlayan varlık barışı yasalarından birisinden yararlanarak varlığımı Türkiye’ye bildiririm ve vergi ödemem şeklinde bir düşünce var ise artık bunun sürdürülebilir bir yaklaşım olmadığı söyleyebilirim. Çünkü uluslararası bilgi değişimi ile her yıl yurtdışı varlıklarınıza ilişkin bilgileriniz bilgi değişimi çerçevesinde otomatik olarak bildirilecektir.

Bilgi değişimi nedeniyle Vergi İdaresi istediği taktirde bu tür varlıkların ilgili yılda Türkiye’de beyan edilip edilmediğini kolayca sorgulayabilecek, inceleme sonucunda o yılda beyanda bulunulmamış ise cezalı işlem de uygulayabilecektir.

Bu nedenle geçmiş yıllar ile ilgili sorun yaşanmak istenmiyorsa varlık barışından zamanında yararlanmak yerinde olacaktır.

Önümüzdeki yıllar için ise yurtdışı yatırımların bilgi değişimi ile uyumlu olacak şekilde yeniden yapılandırılmalarında yarar vardır. Bu tür bir yapılandırma öncesinde mali danışmanınızdan destek almanızın fazlasıyla önemli olduğunu da belirtmek isterim.

Bilindiği üzere, yürürlükte olan Varlık Barışı 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 90’ıncı maddesinde düzenlenmiş durumdadır. 30 Aralık 2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 1948 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 31 Aralık 2019’da dolan süre 30 Haziran 2020 tarihine kadar uzatılmıştır.

Yurtdışındaki varlıklarını bildirmemek nedeniyle ortaya çıkacak vergi ve cezaları ödemek isteyenler için sorun yok. Ancak, böyle bir fırsat varken bu imkândan faydalanmamanın çok akıllıca bir hareket olduğunu söyleyemem.

Bu nedenle yurtdışında finansal varlığı olanların, 30 Haziran 2020 tarihine kadar uzatılan son varlık barışı düzenlemesinden yararlanıp yararlanmamayı ciddi bir şekilde düşünmelerinde yarar bulunmaktadır.