Sezgin Tanrıkulu tarafından ortaya atılan ve SİHA'larla sivillerin vurulduğu yönündeki iddiaların artçı şokları sürerken, bu kez Kemal Kılıçdaroğlu'nun "gerçeklerin ortaya çıkartılması gerekir" açıklaması pek manidar bulundu.

Zira CHP'li Sezgin Tanrıkulu'nun ortaya attığı iddiaların altı doldurulamadığı gibi, toplumda da bir karşılık bulmadı.

Son dönemde PKK terör örgütüne karşı kazanılan başarılarda İHA ve SİHA'ların rolü belirleyici olurken, "Tanrıkulu'nun karşı tezi köşeye sıkışan PKK'ya nefes aldırmaya ve SİHA'ların hareket alanını daraltmaya yönelik bir karşı manevradır" algısı toplumda kabul görüyor.

Kaldı ki, "Çözüm süreci" birlikte "Hendek Siyaseti"nin Doğu ve Güneydoğu'da PKK'ya karşı antipatiyi arttırmış olmasının terör çevrelerinde yarattığı rahatsızlık yeni taktikleri gündeme sürme mecburiyetini hasıl etti.

Diyarbakır Barosu Eski Başkanı ve Habur'dan giriş yapan PKK'lıların da avukatı olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun yeni bir "Uludere" yaratmaya yönelik bu çıkışı geri tepti.

Hiç bir sivilin zarar görmediği, salt PKK'ya karşı yapılan bu operasyonları karalayarak Türk Ordusu'nun PKK'ya karşı verdiği mücadeleyi itibarsızlaştırmaya ve devleti sıkıştırmaya yönelik bu açıklama ancak gizli oyunun küçük bir kuplesidir.

Toprak bütünlüğü tehdit ve tehlike altındaki Türkiye'nin dinci ve bölücü terör başta olmak üzere bu örgütlerin mikro birimlerine karşı verdiği can siparane mücadele bekası tehlikede bir devletin en meşru müdafasıdır.

Atatürk'ün partisine hiçte yakışmayan TR-705 (CIA) Kod'lu sözümona bu milletvekilinin rolünü oynadığı bir gerçek.

Kılıçdaroğlu'nun ise Doğu ve Güneydoğu'da HDP'nin üstlendiği rolü CHP'ye monte etmeye yönelik çıkışları düşündürücü.

Bu manada; Türkiye ucuz siyasete geçit verilemeyecek kadar ciddi tehlikelerin tarihsel dönüm noktasında ve karar aşamasındadır.