Türk vergi sistemi, genellikle beyan sistemine dayanmaktadır. Beyan sisteminde ise beyanların doğruluğunun tespiti açısından defter ve belge çok önemlidir. Çünkü beyan sisteminde yapılan beyanın doğruluğunu kanıtlayabilen en önemli kaynak, mükellefin tutmak zorunda olduğu defter ve kayıtlardır. Mükelleflerin vergi ile ilgili muamelelerinin, hesap durumları ile faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde vergi incelenmesine tabi tutulabilmesi için düzgün belge ve kayıt düzeni gerekmektedir.

Vergi Usul kanununda (VUK) defter ve belgelere ilişkin usul ve esaslar ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş, defter ve belgelerin saklanması ve ibrazına ilişkin özel hükümlere yer verilmiştir.

VUK’nu uyarınca mükelleflerin defter ve belgeleri, ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl süre ile muhafaza etme yükümlülükleri bulunmaktadır. Yine aynı kanuna göre, vergi incelemesi sırasında vergi müfettişleri tarafından defter ve belgelerin ibrazı yazılı olarak talep edilir ve bu talepte mükelleflere defter ve belgelerinin ibrazı için en az on beş gün süre verilir.

Mükellefler tarafından bu süre içerisinde defter ve belgelerin ibrazı yapılabileceği gibi, ek süre de talep edilmesi mümkündür. Ancak bazı durumlarda mükellefler tarafından defter ve belge ibrazının vergi incelemesi sırasında yapılmadığı görülmektedir.

Mükellefler, Vergi müfettişlerine yasal defter ve belgeleri ibraz etmedikleri takdirde vergi müfettişleri tarafından tanzim edilen ve vergi kanunlarının öngördüğü hükümleri ve cezaları kapsayan vergi inceleme raporları, gereği yerine getirilmek üzere vergi dairelerine gönderilir.

Bu durumda, vergi inceleme raporları dayanak alınarak vergi dairelerince hazırlanan ihbarnameler mükellefe tebliğ edilmek suretiyle yasal süreç başlatılmış olur. Mükelleflerin ihbarnamenin tebliğinden itibaren vergi mahkemelerinde dava açabilmek için otuz günlük süresi vardır.

VUK uyarınca defter ve belge muhafaza etme mecburiyetinde olanların, vergi müfettişleri tarafından istenen defter ve belgeleri ibraz etmemesi durumu sıklıkla karşılaşılan bir durum olmakla birlikte, defter ve belgelerin vergi müfettişlerine ibraz edilmeyerek dava aşamasında mahkemeye ibraz edilmesi de genel olarak karşılaşılan bir durumdur.

Günümüze kadar bu ve benzeri durumlarda, gerek Vergi Mahkemelerinin ve gerekse, Danıştay Dava Dairelerinin birbirleri ile çelişen kararları bulunmaktaydı.

Verilen kararların bazılarında; yasal defter ve belgelerin mahkemeye ibrazının, VUK’nunda belirtilen ibraz ödevinin yerine getirilmesi olarak kabul edilemeyeceği yönünde, bazı mahkeme kararların da ise tam tersine mahkemeye yapılan ibrazında hukuken geçerli bir ibraz olarak kabul edilebileceği yönündeydi. Böylece birbirine benzer durumda olan iki olayda taban tabana zıt kararlar çıkabilmekteydi.

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı

Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu 25 Temmuz 2019 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan, 2013/3 Esas No, 2019/1 Karar No ve 08 Şubat 2019 tarihli Kararı ile bu belirsizliği gidererek son sözü söyledi.

Söz konusu karar ile; mücbir sebep olmaksızın defter ve belgelerini, incelemeye yetkili olan inceleme elemanlarına ibraz etmeyen mükellefler adına yapılan cezalı tarhiyatlara karşı açılan davalarda; davacılar tarafından, vergilendirme dönemine ilişkin yasal defterler ve belgelerin mahkemeye sunulabileceğinin ileri sürülmesi halinde, bu defter ve belgeler davacıdan istenilip, defterlerdeki kayıtlar incelenip, bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi idaresinin görüşü ve saptamaları da alınarak yapılacak hukuki değerlendirmeye göre karar verilmesi gerektiği hükmüne varılmıştır.

Bu durumda, vergi mahkemesince, davacının ibraz edebileceğini belirttiği yasal defter ve belgeler istenerek, ibraz edilecek defter ve belgelerden vergi idaresi de haberdar edilecek, vergilendirmenin konusunu oluşturan belgelerin yasal defterlere usulüne uygun kaydedilip edilmediği ve temsil ettiği hukuki muamelenin gerçek olup olmadığına ilişkin gerekli tespitlerin yapılması sağlanacaktır.

Burada asıl önemli olan yargı ve yürütme yetkilerinin birbiri ile karıştırılmaması gerekir. Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı oldukça yerinde olup, Vergi incelemesinden beklenen amaca ulaşılabilmesi için yargının kendisini idare yerine koymaması gerekmektedir. Vergi idaresinin denetiminden kaçmayı düşünen vergi mükelleflerinin, bunu sağlamak amacıyla, defter ve belgelerini inceleme elemanı yerine mahkemelere ibrazı tercih etmelerine yol açabilecek böyle bir anlayışa izin verilmemesi oldukça yerindedir.

Özetle, mükelleflerin vergi kanunları uyarınca kendilerinden beklenen yükümlülükleri tam ve zamanında yerine getirmeleri önem arz etmekte olduğundan, herhangi bir cezalı tarhiyatla karşı karşıya kalmamaları için söz konusu hususlara dikkat etmeleri gerekmektedir.