Gaziantep ve birçok ilde denetim şirketlerinin yalnızca evrak üzerinde denetleme sorumluluğunu üstlenir pozisyonuna indirgendiğini söyledi. Tezel, "Geçtiğimiz hafta gündeme gelen yapıda belediyenin sorumluluğunun inşaatı mühürlemekten ibaret olup olmadığının tartışılması, bu belirsizliğin bir göstergesidir. Mimarlar Odası olarak sürecin başından beri, meslek örgütlerinin inşaat süreci denetiminde etkin rol alması gerektiği yönündeki düşüncemizi bir kez daha belirtiriz" dedi. Tezel, inşaat halinde olan ve temeli sağlam bir zemine oturmadığından risk oluşturan yapının durumunun geçtiğimiz hafta gündeme geldiğini belirtti. Yapı denetim şirketlerinin 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında, inşaat sürecinin etkin bir şekilde denetlenmesi ve risk faktörlerinin azaltılması amacıyla hayata girdiğini anlatan Tezel, "Mimarlar Odası’nın bu sürecin en başından beri savunduğu üzere, denetimin özel şirketler tarafından yapılması sorunlara yol açmış; Gaziantep ve birçok ilde yapı denetim şirketleri yalnızca evrak üzerinde denetleme sorumluluğunu üstlenir pozisyonuna indirgenmiştir" diye konuştu. ŞARTLAR HENÜZ OLGUN DEĞİL"Daha etkin bir denetleme yapılabilmesi amacıyla 2019 yılında yapılan, 2020 yılında yürürlüğe giren düzenlemeyle, yapı denetim mekanizmasına havuz sistemi getirilmiş, böylelikle de yapı denetim şirketlerinin bağımsız bir şekilde görevlerini yapabilmeleri ve birbiriyle maddi rekabetinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir" diyen Tezel, "Ancak yapı denetim şirketlerinin etkin denetleme yapabileceği şartlar henüz olgunlaşamamıştır. Bu şartların en uygun hale getirilmesi için, Yönetmeliğin pratiğe dönüştüğü noktada çıkan aksaklıklarının yeni düzenlemelerle daha da sorunsuz hale getirilmesi ilgili kamu kurumlarının birinci görevi olmalıdır. Öte yandan inşaat denetlemesi konusunda yetki, sorumluluk ve görev dağılımları konusunda bir karmaşa yaşanmaktadır. Şantiye şefinin, yapı denetim şirketinin ve sorumlu kamu idaresinin görev ve sorumluluklarının hangi aşamada başlayıp bittiği konusu yeterince açık değildir veya taraflarca anlaşılamamıştır. Nitekim geçtiğimiz hafta gündeme gelen yapıda da belediyenin sorumluluğunun inşaatı mühürlemekten ibaret olup olmadığının tartışılması, bu belirsizliğin bir göstergesidir" şeklinde konuştu. HERKES ELİNDEN GELENİN FAZLASINI YAPMALITezel açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Mevcut şartlar altında inşai denetim süreçlerinin parçası olan yapı denetim şirketleri, şantiye şefleri, sorumlu kamu idarelerine üstlendikleri görevin çok önemli bir kamusal görev olduğunu, gözden kaçabilecek tek bir hatanın insan hayatına mal olabileceğini, yetki ve sorumluluk karmaşası gibi bir lüksümüz olmadığını, herkesin elinden gelenin fazlasını yapması gerektiğini hatırlatmak isteriz. Denetleme sürecinin üç unsurundan birisi olan, mimar ve mühendisler tarafından üstlenilen şantiye şefliğinde de durum oldukça düşündürücüdür. Mimar ve mühendisler arasındaki yaygın işsizliğin de etkisiyle, pek çok meslektaşımız sembolik ücretler karşılığında sadece evrak üzerinde şantiye şefliğini üstlenmektedir. Yapım hataları, iş kazası gibi nedenlerle şantiye şefliğini üstlenen meslektaşlarımız hapis cezası da dahil olmak üzere çok ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Denetleme sürecinin belirsizliklerinin giderilmesinin yanı sıra, şantiye şefliğinin kağıt üzerinde üstlenilen bir görev olmaktan çıkarılması; şeflik üstlenen personelin sigorta, maaş gibi haklarının usulüne uygun olması için denetlemelerin sıkılaştırılması ve yaptırım uygulanması gerekmektedir"