Vergi hukukunun en önemli konularından birisi de sürelerdir. Çünkü süresinde yerine getirilmeyen işlemlerin hukuki hiçbir geçerliliği bulunmamaktadır. Süreler içerisinde de en önemli yer teşkil eden konuların başında da zamanaşımı süreleri gelmektedir. Zamanaşımı süresi, hukuk kuralları içinde bir kişiye tanınmış olan hakların ve haklardan kaynaklanan yükümlülüklerin belirlenen süreleri aşması haline denmektedir. Vergi kanunları açısından, hem mükellef hem de vergi idaresi için bağlayıcı hüküm ifade etmektedir zamanaşımı süreleri. Vergi Usul Kanununun 114. Maddesi; Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağını hüküm altına alırken, 113. Maddesi de; mükellefin bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın zamanaşımı nedeniyle vergi alacağının kalkacağını belirtmektedir.Genel hükümler böyle olmakla birlikte vergi kanunlarında zamanaşımını durduran ve kesen özel nedenlere de yer verilmektedir.Zamanaşımı süresinin beş yıl olduğunu belirten Vergi usul Kanununun 114. Maddesi, aynı zamanda zamanaşımını durduran nedenlerden birisini de hüküm altına almıştır.İlgili madde uyarınca; vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağını, duran zamanaşımı komisyon kararının vergi dairesine geldiği günü takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlayacağını ve işlemeyen sürenin ise bir yıldan fazla olamayacağını hüküm altına almıştır.Ancak bazı inceleme elemanları, uzayan incelemelerin ya da zamanaşımının son günlerinde kendilerine gelen vergi incelemelerinin zaman aşımına uğramasını önlemek için sürenin bitmesine çok az bir müddet kala incelenen dönemin matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurmakta ve uzayan süre içerisinde de incelemelerine devam ederek, inceleme raporlarını takdir komisyonuna matrah takdiri için sunmaktadırlar. Oysa kendisinin de takdir yetkisi bulunan vergi inceleme elemanının bu yetkisini kullanmayarak daha doğrusu sadece zamanaşımını kesmek amacıyla matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurması yasal olmamakla birlikte, aslında yapılan işlem kanunda öngörülmeyen bir şekilde hakkın kötüye kullanılmasından başka bir şey değildir. Takdir komisyonlarına verilen matrah belirleme yetkisi de sınırsız değildir. Hangi konularda ve hangi durumlarda matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması gerektiği Vergi Usul Kanununda açıkça belirtilmemiştir. Buna karşın, Kanunda geçen resen takdir konuları, takdir komisyonlarının görevleri ve yetkileri birlikte değerlendirildiğinde, vergi inceleme elemanınca matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk işleminin, vergi inceleme elemanlarının incelemesi ile belirlenebilecek konular için değil, özel olarak takdiri gerektiren matrahlar için söz konusu olabileceği anlaşılmaktadır. Geçerli bir takdire sevk nedeni olmadan, sadece zamanaşımını kesmek amacıyla yapılan sevk işlemlerinin zamanaşımı süresini uzatmaması gerekir. Matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk işleminin zamanaşımı süresini uzatabilmesi için ortada gerçek bir takdire sevk nedeni olması gerekmektedir. Ortada gerçek bir takdire sevk nedeni olmadan yapılan sevk işlemlerinin zamanaşımı süresini uzatması da söz konusu olamaz.Ancak yasal düzenlemelere rağmen, sadece zamanaşımı süresinin mükellef aleyhine uzatılması amacıyla takdir komisyonuna sevk işlemleri devam etmektedir. İnceleme zamanaşımına uğramış olmasına rağmen vergi inceleme elemanı tarafından incelemeye devam edilmekte, tutanak düzenlenmekte ve rapor düzenlenerek söz konusu rapora istinaden takdir komisyonu tarafından tarhiyat yapılmaktadır. Oysaki takdire sevk işlemi sonucu çıkacak gerçek bir takdir komisyonu kararından bahsedebilmek için takdire sevk esnasında resen takdir nedeninin belirtilmesi ve takdire sevkten itibaren incelemenin, inceleme elemanınca değil, takdir komisyonu tarafından yapılması gerekir. Konuyla ilgili olarak verilen yargı kararlarında da yukarıda belirttiğim şekilde benzer bir görüş hakimdir. Söz konusu yargı kararlarında; matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığı halde sırf zamanaşımını kesmek amacıyla takdire sevk işleminin yapılmasının, Vergi Usul Kanunundaki zamanaşımı süresini uzatmayacağı yönünde çok sayıda karar mevcuttur. Matrah takdiri yapılmak üzere takdir komisyonuna sevk işleminin gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığına ise; zamanaşımı süresinin yakınlığına, takdir komisyonunun alanına giren resen takdir sebeplerinin bulunup bulunmadığına, sevk kararında resen takdir sebebinin bulunup bulunmadığına ve takdir komisyonuna sevk tarihinden itibaren incelemenin takdir komisyonu tarafından yapılıp yapılmadığına bakılarak karar verilmesi gerekmektedir.Konunun bu kadar yoğun olarak gündeme gelmesinin en önemli nedeni, özellikle zamanaşımının dolmasına çok az süre kala yapılmak istenen ya da yapılması istenilen vergi incelemeleri gelmektedir. Gerek vergi inceleme elemanları ve gerekse de vergi dairesi çalışanları, dosyanın zamanaşımına uğratılmasının yaratacağı olumsuz sonuçlara muhatap olmamak için, zaruri haller için kullanılması gereken bir düzenlemeyi amacını aşacak şekilde kullanmaktadırlar. Zamanaşımı süresi dolmasına kısa süre kala mükellefleri gerçek bir takdire sevk nedeni olmamasına karşın sadece zamanaşımı süresini uzatmak için takdire sevk işleminin yapılmasının, yargıya taşınması durumunda, yapılan işlem yargıdan dönmekte, idare ile mükellef açısından zaman ve maliyet kayıplarına yol açmaktadır. Yargının sürekli mükellef lehine benzer kararlar vermesi nedeniyle artık vergi idaresinin uygulamalarını bu kararlar doğrultusunda düzeltmesi gerekmektedir. Yanlış hesap yargıdan döner…Tüm okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.