Vergi afları hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde uygulanmaktadır. Vergi gelirlerini artırarak devlete gelir sağlaması, vergi idaresinin ve yargının yükünü hafifletmesi gibi faydaları bulunmaktadır. Ancak vergi aflarının mükelleflerin vergiye olan uyumunu azaltması, tekrar af çıkması beklentisiyle hareket ederek vergilerini zamanında ödememeleri ve böylece de dürüst mükelleflerin cezalandırılması gibi olumsuz sonuçları da bulunmaktadır.

Vergi aflarının düzenlenme nedenlerine baktığımızda ağırlıklı olarak;

- Ekonomik ve mali nedenler,

- Siyasi nedenler,

- Teknik ve idari nedenleri sayabiliriz.

Cumhuriyet tarihimizde ilki 1924 senesinde olmak üzere, günümüze kadar toplam 36 adet vergi affı düzenlemesi yapılmıştır. Sadece son 10 yılda 6 yeni vergi affı düzenlemesi gerçekleştirilmiştir.

Hafızası kuvvetli olan okuyucularımız hatırlayacaklardır. Her vergi affı düzenlemesinden sonra dönemin Maliye Bakanı yapılan vergi affı düzenlemesinin son düzenleme olduğunu başka bir vergi affı düzenlemesinin söz konusu olmayacağını belirtmesine rağmen, sonrasında yeni vergi afları birbirini takip etmiştir.

Yukarıda belirttiğim gibi bu tür vergi affı düzenlemelerin olumlu ya da olumsuz yönleri mutlaka vardır. Ancak yazımızın konusu bu olumlu ya da olumsuz yönler değil, pandemi süreci nedeniyle içinde bulunduğumuz ekonomik nedenlerden dolayı yeni bir vergi affı düzenlemesinin yapılmasının uygun olup olmayacağıdır.

Bilindiği üzere bütçe gelirlerinin en büyük payını vergi gelirleri oluşturmaktadır. Vergi gelirleri ile kamu harcamalarını finanse edemeyen devlet, borçlanarak finanse etmek zorunda kalır. Borçlanmanın maliyeti de tüm 83 milyonun omuzlarına yüklenen yük demektir.

Hatırlanacağı üzere; 2016 yılında 6736 sayılı kanun, 2017 yılında 7020 sayılı kanun, 2018 yılında ise 7143 sayılı kanun ile teknik adı “Vergi Barışı”, ama toplumda bilinen adıyla “Vergi Afları” yasaları düzenlendi.

Son beş yıl içerisinde, 2020 yılının Haziran dönemi ile vergi aflarının yapıldığı yılların vergi gelirleri ve tahakkuk tahsilat oranları ne kadarmış bir göz atalım.

ekran-resmi-2020-07-21-1.37.26-pm.png

Yukarıda ki tablo bize neyi ifade etmekte;

Haziran 2020 dönemi itibariyle tahakkuk-tahsilat oranı %58,6 ile vergi aflarının da çıkarıldığı 2016, 2017 ve 2018 de dahil olmak üzere son 5 yılın en düşük seviyesinde. Tahakkuk tahsilat oranı, ilgili dönem itibariyle tahakkuk etmiş vergilerin yüzdelik dilim olarak hangi oranda tahsil edildiğini göstermektedir. Yani Haziran 2020 dönemi itibariyle tahakkuk eden her 100 liranın ancak 58,6 lirası tahsil edilebilmiş olup, tahsil edilemeyen vergi gelirleri toplamı 237 milyar 684 milyon 301 bin liradır. Bir diğer ifade ile her geçen yıl vergi mükelleflerinin vergi ödeme gücünde gözle görülür bir biçimde ciddi bir düşüş yaşanmaktadır.

Ağustos 2016 da çıkartılan 6736 sayılı yasa ile 30 Haziran 2020 tarihi itibariyle 42 milyar 705 milyon lira tahsilat yapılmıştır.

Mayıs 2017 de çıkartılan 7020 sayılı yasada; sadece vadesi geçmiş borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin hükümler bulunmaktaydı. Bu yasa ile de 30 Haziran 2020 tarihi itibariyle 5 milyar 587 milyon lira tahsilat yapılmıştır.

Mayıs 2018 de çıkartılan 7143 sayılı yasa ile 30 Haziran 2020 tarihi itibariyle 25 milyar 144 milyon lira tahsilat yapılmıştır.

Son üç af yasası ile toplam 73 milyar 436 milyon lira tahsilat yapılarak, hem devletin geçmiş borçları tahsil edebilmesine imkân tanınmış hem de mükellefler borç sarmalından kurtulmuşlardır.

Vergi ve SGK borcu olanların kredi kullanmasına engel olan bir yasal düzenleme olmamasına rağmen bankalar icralık borcu olanlara kredi vermek konusunda çekimser davranmaktadır. Kredi Garanti Fonu (KGF) bile, hazine kefaletli kredilerde vadesi geçmiş Vergi ve SGK borcu olmaması koşulu aramaktadır.

Böyle bir durumda, pandemi nedeniyle işyerini hiç açamamış ya da çok ciddi iş kaybına uğramış vergi mükelleflerinin mevcut vergi borçlarını ödeme imkânı da kredi alma imkânı da ortadan kalkmış olmaktadır.

Vergi mükelleflerinin özellikle kamuya olan borçlarının yapılandırılması, borçlu mükelleflerin üçüncü kişilere olan borçları için ödeme fırsatı sağlamış olacaktır. Böylece kamu

alacaklarının yapılandırılmasının sadece borçlu mükellefe değil, borçlu mükellef dışındaki diğer işletmelere de çarpan etkisi dolayısıyla yaratacağı olumlu katkının, pandemi dolayısıyla zor bir ekonomik süreçten geçen işletmeler için de can suyu etkisi yaratacaktır.

Genel olarak vergi aflarına karşıyım. Ancak, olağanüstü hallerde gerek duyulabilecek yapılandırmaların yararlı olduğu da bir gerçek. Bu tür düzenlemelerin sıklıkla yapılması yerine, düzenlemelerin Anayasa’ya uygun, diğer yasalara uyumlu olmasına, mükelleflerin beklentilerine cevap bulmasına ve görevini eksiksiz yerine getiren mükelleflerin mağdur edilmemesine özen gösterilmesi çok önemlidir.

Tüm okuyucularıma sağlıklı günler dilerim