* Resmi kayıtlarda Gaziantep’te yaşayan Suriyeli sayısının 343 bin olarak göründüğünü söyleyen Yerlikaya, "Bu rakamlarda kayıt eksikliği var. Bize göre bu sayı 110 bin daha fazla" dedi.

* Gaziantep nüfusunun yüzde 18,5'ini sığınmacıların oluşturduğunu belirten Yerlikaya, "2017 Ekim ayı itibarıyla kendilerindeki resmi kayıtlara göre Gaziantep'te 343 bin Suriyeli var. Ama ben 500 bin çizgisinde olduğunu söylüyorum. Çünkü Türkiye'de bir kayıt sorunu var, bunu aşmamız lazım. Hala bizim şehrimizde ve ülkemizde 7 yıldan beri Suriyeli muhacirlerden kayıtsız olan var. Bunların rakamları da azımsanacak miktarda değil. Şu anda bizim kayıtsızlığı gidermemiz lazım" şeklinde konuştu.

* Kamplarda ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulunan Yerlikaya, "Şu anda 3 kamp var. Geldiğimde buralarda 54 bin kişi kalıyordu, şu anda 26 bin kişi var. Kesinlikle kampları belirli bir plan, program dahilinde kapatmalıyız. Çünkü adı geçici barınma merkezi. 6 ay, 1 yıl, bilemediniz 2 yıl... 7 yıldan beri kamplarda yaşıyorlar. 21 metrekarelik konteyner içerisinde. İlk geldikleri zaman onlar için orası fevkalede bir yerdi. Türkiye, dünyada en iyi hizmeti veriyor olsa da bu sürdürülebilir değil. İnsan tabiatına en uygun olanı sosyal çevresi, mahallelerde, sokaklarda bizimle beraber yaşamaları lazım."

panel1.jpg

ŞEHİR VE MÜLTECİ PANELİNDE KONUŞTU

Gaziantep Üniversitesi ve İstanbul Kültür Elçileri Derneği tarafından düzenlenen “Şehir ve Mülteci” konulu panel, Mavera Kongre ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Sığınmacılara yönelik mevcut önyargıların kırılmasına ve yaşam kalitelerinin yükseltilmesine katkıda bulunmak amacıyla yapılan panelin açılış konuşmasını İstanbul Kültür Elçileri Derneği Başkanı Nedret Apaydın ve Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür yaparken mültecilere dair açıklamaları ise Vali Ali Yerlikaya ve Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin yaptı. Programa çok sayıda bürokrat ve akademisyenlerin yanı sıra öğrenciler katıldı.

GAZİANTEP “ENSAR ŞEHİR” HÜVİYETİNİ ALDI

Gaziantep'in son 7 yıldan beri Ensar Şehir hüviyetini aldığını belirten Yerlikaya, "Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nden talep ettiğim veriler üzerinden konuşacak olursak geçici koruma kapsamında Türkiye’nin 81 ilinde kayıtlı mülteci sayısı 3 milyon 285 bin. Burada 13 şehir ile ilgili enteresan bilgiler var. İlk sırada 522 bin ile İstanbul geliyor. Şanlıurfa 451 bin, Hatay 433 bin, Gaziantep 343 bin, Mersin 177 bin, Adana 165 bin, Kilis 129 bin 671, bursa 129 bin, İzmir 119 bin, Kahramanmaraş 197 bin, Konya 94 bin, Ankara 91 bin, Mardin 90 bin. Bu 13 şehir, toplam muhacirlerin 2 milyon 840 binini misafir ediyor. Bunun anlamı; bu 13 şehirde Türkiye’deki toplam muhacirlerin yüzde 86’sı yaşıyor. Geriye kalan 68 şehirde 445 bin muhacir var. Onların da oranları yüzde 14. Bu 13 şehirden bahsetmek istiyorum. Kilis hariç geriye kalan 12 vilayet büyükşehir. Bu rakamlarda kayıt eksikliği var. Gaziantep’te gerçek rakam 300 bin civarında değil, gerçek rakam bunun en az 100 bin üzerinde diye düşünüyoruz. Biz 7 yıl boyunca ensar-muhacir inancımız, örfümüzün bize öğretisini, davranışını sergiledik. Biz bu işin sevabına talip olduğumuzu söyledik” dedi.

1 MİLYON 461 BİN MUHACİR BÖLGEDE YAŞIYOR

“Gaziantep’in 911 kilometre sınırımızda Şanlıurfa, Hatay, Kilis, Mardin ve Şırnak bölgelerinde Türkiye’de yaşayan toplam muhacirin yüzde 45’i yaşıyor” ifadesini kullanan Yerlikaya, 'Yani 1 milyon 461 bin muhacir bu bölgede misafir ediliyor. Geçici koruma kapsamında bulunan Suriyeli misafirlerimizin ülkeye kabul edildiği andan itibaren istediği bir vilayette yaşamayı kendisine bırakmışız. Suriyeli muhacirlerimiz Allah’ın bir emaneti olarak bize sığındılar. Ama 81 vilayetin sosyoekonomik yapısı, gelenlerin her birinin eğitim, beceri, mesleki düzeylerini alıp hangi vilayette hangi özellikte misafirlerimizi ikamet ettirmemiz gerekir diye planlama yapmamız lazım ve ona göre dağıtmamız lazım. Aksi takdirde işin içerisinden çıkamıyoruz. 2012-2017 yılları arasında şehrimizde 373 bin 949 doğum olmuş. Bunun 53 bin 513’ü yani toplam doğumların yüzde 15’i Suriyeli muhacir kardeşlerimizin.”

paneli.jpg

TÜRKİYE’DE KAYIT SORUNU VAR

Türkiye’de kayıt sorunu olduğunu ve bunu aşmamız gerektiğini vurgulayan Yerlikaya, "2017 Ekim ayı itibariyle bizdeki resmi kayıtlar 343 bin ama 500 bin çizgisinde olduğunu söylüyorum. 3 yıla yakın zamanlık tecrübemden söylüyorum, 7 yıldan beri Suriyeli Muhacirlerden kayıtsız olanlar var. Bunların rakamları da azımsanacak derecede değil. Biz tıpkı Suriyeli plakaları Türk plaka sistemine dönüştürdüğümüz sistemdeki gibi bir takvim koymalıyız” diye konuştu.

KAYITLI OLAN SURİYELİ 343 BİN

Yerlikaya, Suriyeli misafirlere seslenerek, “ Göç İdarelerinden kayıt yaptıramıyorsanız artık bizim, sizin iyi niyetli olduğunuzu düşünmememiz lazım. Böyle düşünmek istemiyoruz. Bunları bulundukları yerlerden alıp gözlem altında yani daha iyi irdeleyip tanıyabileceğimiz özel bir kampta misafir etmemiz gerekecek. Kayıtla ilgili şu an ilk yapmamız gereken kayıt dışılığı gidermemiz lazım. Bunu en fazla 4-5 ay içerisinde bitirmeliyiz. Şehrimizde 500 bine yakın Suriyeli var ama kayıtlı olan 343 bin. Sadece 235 bininin nerede oturduğunu biliyoruz. Diğerlerinin nerede oturduğunu bilmiyoruz. Bu verilere de Kızılaykart 120 TL yardım yapmakla ilgili adresini nüfustan alarak getirirsen veririz, şartı olunca ulaştık. Muhacirin kaydını bilmemiz lazım, aynı Türk vatandaşları gibi ikametgâhını bilmemiz lazım. Biz çağ nüfusunu bilemiyoruz ki eğitim planlamasını yapalım. Hangi mahallede ilkokulu, okul öncesi, lise ortaokul ihtiyacı olduğunu bilebilmemiz için çağ nüfusunu bilmemiz gerek"

İKEMATGAH İZNİ OLAN 20 BİN SURİYELİ VAR

Yerlikaya "Milli Eğitim Müdürlüğü şehirdeki tüm mahallelerdeki eğitim ihtiyaçlarının hangi yerde kaç kişinin yaşadığını tespite bağlı. 81 İlin valileri bu problemlerle karşı karşıya. Bizim ülkemize 7 yıllık süreçte nizami kapılarımızdan pasaportla geçen ve geçtikten sonra 9 günlük süre içerişinde Göç İdaresi’ne müracaat yapıp ikametgâh izni alan 20 bin Suriyeli var. 31.12.2016 tarihinde vergi dairesi başkanlığımızın bize verdiği rakam, şirketler- kurumlar vergisine tabi 829, esnaf olan 499 Suriyeli var. Meslek odalarından GTO’da bin 250, GSO’da 55, Esnaf Odasında 67 kayıtlı Suriyelilerimiz var. Biz onları kayıt olmaya teşvik ediyoruz. Gaziantep Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde bin 869 tane sigortalı çalışan Suriyeli var. Türkiye’de bu rakam 14 bin 831. Burayı bir an önce uhuletle, suhuletle düzeltmemiz lazım. Çalışma barışını, kardeşliğini bu noktada sıkıntıya girer halden bir an önce kurtarmamız lazım.”

vali.jpg

KAMPLARI KAPATMALIYIZ

“Kampları kesinlikle belirli bir plan ve program dâhilinde kapatmalıyız” ifadesini kullanan Yerlikaya, “çalışabilecek olan, dul ve çocukları olan aileler dışında hayata tutunabilecek aileleri Kızılaykart’ta ek kira yardımı tanıyarak sosyal çevreleriyle buluşturmalıyız” vurgusunu yaptı. Yerlikaya, “Göreve başladığımda 5 kamp vardı, şuan 3 tane kampımız var. 54 bindi, 33 ayda 26 bin oldu. Çünkü geçici barınma merkezi levhaları yazıyor. 6 ay, 1 yıl bilemediniz 2 yıl. 7 yıldan beri 21 metrekarelik konteyner içerisinde kamplarda yaşıyorlar. İlk geldikleri zaman onlar için orası fevkalade bir yerdi. Ama Türkiye, dünyada bu noktada en mükemmel hizmeti veriyor olsa da bu sürdürülebilir değil. İnsan tabiatına en uygun olanı sosyal çevresiyle birlikte yaşaması. Dolayısıyla biz, Gaziantep’ten model olarak bunu başlatabiliriz” dedi.

50 OKULUMUZU SURİYELİ ÇOCUKLARIMIZLA PAYLAŞTIK

Yerlikaya, 33 ay önce Gaziantep’te toplam 3 bin 500 tane Suriyeli öğrencilerin bizim okullarımızda eğitim gördüğünü ve başlattılan eğitim seferberliğiyle 108 bin olan Suriyeli çocukların nüfusu 67’ini okulla buluşturabildiklerini bu bağlamda 50 okulu onlarla paylaştıklarını söyleyerek şunları kaydetti: “Bunlara geçici eğitim merkezlerimiz diyoruz. İç göçle ilgili Türkiye’de ilk sıralarda olan Gazişehir, küresel göçle de imtihan ediliyor. Bizim hükümet programımızda tam gün eğitim hedefimiz var. Eğitim anlamında hedeflediğimiz rakamlar var. Okul öncesinde ilkokul ve ortaokulda Suriyelilerin okullaşma oranının yüksek daha sonra liseden itibaren kız çocuklarını maalesef okullardan alıyor çalıştırıyorlar. Çünkü göz açıp kapayıncaya kadar 7 yıl bitti. Bu insanların Türkçe konuşmaları, okuma yazma bilmeleri sosyal uyum için olmazsa olmaz şartlardan birisi. Dolayısıyla daha verimli olabilmeleri için eğitimle alakalı takibini iyi yapmamız lazım.”

2 MİLYON NÜFUSA GÖRE BÜTÇE PLANLANMASI YAPILIYOR

Yerlikaya, Fırat Kalkanı Harekatına dikkat çekti. Yerlikaya, bu bağlamda şunları söyledi. “Devletimiz 24 ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtı düzenledi. 2 bin 200 kilometre kare alanda barış ve huzur ortamı oluştu, terörden arındırıldı. Oradaki hayatın ihyasıyla da ilgili Gazişehir, bu kadim şehir, 4 belediyede hayatın normalleşmesiyle ilgili de gayret gösteriyoruz. Belediyemiz burada da çalıştı, orada da çalıştı. Pek çok STK ile beraber gönül hizmetleri verdik. O günden bu güne 54 bin Suriyeli, kendi ülkesine gönüllü dönüş yaptı. Bu rakamı önemsiyoruz. Oradaki yaşam standardı, huzur ve güvenlik katsayısı ne kadar yukarıya çıkarsa, geni dönenlerin sayısını da arttırırız. 2 Milyon nüfusa göre bütçe planlaması yapılıyor, diğer yanda 500 bine dayanan muhacirimiz var. Harcamalarımız artıyor. Personel sayısı, araç sayısı, her şeyi yeniden planlamamız lazım. Bence bu işte herkes kahramanlık yaptı, yapmaya da devam ediyor. Büyükşehir ve İlçe Belediyeleri temiz su tedarikinde maliyetler, yollar, konut ev arsa üretimi, temizlik ile ilgili 13 kahraman şehirler ve belediyelere ilave masraflarını karşılayacak ek ödenek sağlanması önemli.”

valyi01.jpg

NÜFUSUN YÜZDE 85’İ POLİS BÖLGESİNDE YAŞIYOR

“Yüzde 18, 5 Suriyeli muhacirlerimizin bulunduğu yıllar içerisinde Jandarma ve Polis bölgesinde suça karışan, suç işleyip dosyası savcılığa giden Suriyeli rakamlarını inceledik” diyen Yerlikaya, “Polis bölgesinde başlangıçta 2, 5’tu. Jandarma bölgesinde rakamlar, polis bölgesinden biraz daha fazla. Orada da nüfusun yüzde 85’i polis bölgesinde yaşıyor. Jandarma bölgesinde yüzde 6 civarında. Yaşadığımız 33 aylık ensar-muhacir ilişkisinde bir tomografi, tespit yapmaya çalıştım. Ama geleceğimizi planlarken; huzur, mutluluğumuzu ileriye taşımak için mutlaka kayıtlarını ve ikametgahını bilmemiz ve kampları plan dahilinde kapatmamız lazım. Türkçe öğrenmekle ilgili her yaşta eğitim olmalı ve sosyal uyumlarıyla ilgili kimin nerede yaşayacağını plan dahilinde tespit etmemiz lazım” dedi.

ŞAHİN: SOSYAL YARDIMDA İYİYİZ

Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin de bir okul ve hastane kurarak sığınmacılara hizmet ettiklerini dile getirerek, "Özellikle yetim çocuklara yönelik okulumuzda şu an 3 bin öğrencimiz var. Özel okul kalitesinde hizmet veriyoruz. Evinden alıyoruz, ulaşım ve eğitim masraflarını karşılıyoruz, evine bırakıyoruz." diye konuştu. Türkiye'nin sosyal yardımda çok iyi olduğunu vurgulayan Şahin, şöyle devam etti: "Ama artık 6 yılın sonunda sosyal yardım sistemiyle bu büyük sorunu çözemeyiz. Eğer istihdama, bu söylediğiniz kayıt dışı rakamları, sistemin içine alamazsak çocuk işçiler sorunumuz en büyük sorun olarak karşımızda duruyor. Bunun hızlı bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Bu kadar mücadelemize rağmen 67 bin sistemin içine girdiyse bu şehirde hala 40 bin çocuk gelin olma riski yüksek olan gencimiz var demektir."

İNSANLAR NEDEN GÖÇ EDİYOR?

Şahin, “Dünyanın küçük bir köy olduğunu, küreselleşmenin en ağır şartlarında yaşandığı bir dönemi yaşıyoruz. Hepimiz zamanın ve mekanın şahitleriyiz. Peki ne oluyor? Zaman ve mekan bize neyi söylüyor? Neden insanlar göç ediyor? Gönüllü göç ve zorunlu göçlerde insanların ailesi, yaşantısı ve canı ile ilgili bir derdi olmasa neden göç ediyor, dediğimiz çok zor bir zaman dilimini ortaya koyuyor.Bütün tarih boyunca bu göçü yönetmek durumunda kalmışız. Peki burada duruma hukuk boyutuyla, bürokratik boyutuyla, sosyolojik boyutuyla baktığımız zaman ben bunların hepsinin bir sonuç olduğunu düşünüyorum . Bugün yaşadığımız bütün toplumsal hastalıkların hepsi bir sonuç. Genelde de biz sonuçtan sonra çözümlemeye çalışıyoruz. Ben görevlerimde bir çok şeye şahit olmuş bir kardeşinizim ve verilen mücadeleye de şahidim” dedi.

6 YILLIK MİSAFİR OLMAZ

“Kabinede Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Başbakan iken Suriye’deki bu karmaşa ve gelinen sonucu görüp oradaki yapılan anayasa düzenlemelerdeki değişikliklerde bizim Suriye’deki STK’larla daha çok bir araya gelerek orada yaşanan sorunlara destek olma düşüncesiyle, komşu hakkı bize bunu emrediyor düşüncesiyle çalışmaya başladık” diyen Şahin, “dönemleri birebir yaşadık. Birçok yapılan çalışmaya rağmen 2011 yılı itibariyle ve özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımın ilk başında da görev alanımız içine girdiği için bunun birebir şahidi oldum. Hızlı göç bir cuma günü bütün masum çocukların ve ailelerinin kimyasal bombalarla saldırıya uğradığı ve milyonlarca kişinin canını ve ailesini kurtarmak için komşuya sığınmak durumunda kaldığı bir günle başladı. Bizim iki seçeneğimiz vardı. Ya sınırları kapatacaktık ve bugün yaşayan binlerce çocuk ölecekti, insani ve vicdani olarak bizim medeniyetimiz yaşam ve barış üzerine olduğu için biz bunu yapamazdık. Dolayısıyla ya sınırları kapatıp bugün yaşanan bir çok sorunu görmeyip bütün batı medeniyetinin yaptığını yapacaktık ve 3 maymunu oynayacaktık. Ya da bunla ilgili süreci insani ve vicdanı olarak yönetmek durumunda kalacaktık. Biz ikinci seçeneği tercih ettik. Çünkü empati yaptık. ‘Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapma’ medeniyetinin getirdiği vicdani bir sorumlulukla bize düşen kısmı yaptık. Fakat üzerinden 6 yıl geçti. Bakın bürokratik ve hukuki olarak daha tanımlayamadığımız bir kavramın içindeyiz. Misafir mi diyeceğiz, yoksa Mülteci mi diyeceğiz. 6 yıl misafir olmaz. Mültecimi diyeceğiz? Şuan da uluslararası dilde bile biz ne diyeceğimizi bilemediğimiz bir sorunu yönetmek durumundayız” dedi.

MÜLTECİLERLE İLGİLİ İLK KEZ BİR ŞUBE KURDUK

Şahin, “Benim ilk bakanlıktan başkanlığa geldiğim zaman durum olağanüstü zor bir duruma doğru gidiyordu ve bizim kendi içimizi güçlendirmemiz gerekiyordu. İlk kez belediyelerin içerisinde mültecilerle ilgili bir şube müdürlüğü kurduk. Çünkü bu meseleyi yok saydığınızda ve yönetemediğiniz zaman bu beraberinde ötekileştirme, kutuplaştırma ve radikalizmin alt yapısını oluşturacaktı. Bütün dünya örnekleri de bize bunu söylüyordu. Bu yüzden kendi içimizde ilk önce sorunları yönetmek için Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ne yapmamız gerektiği hakkında arkadaşlarla planlamalar yaptık. Valimiz ve şehrin yönetim kadrosu ile beraber ortak dil oluşturarak tek başına uluslararası bir sorunu bir belediyecilik gücü ile çözmeye çalıştık.En azından şehirde bir söylem ve eylem birliği oluşturmamız gerekiyor. Ölçmediğiniz hiçbir şeyi düzeltemezsiniz. Sayın Vali’nin tesbit ve rakamlarına baktığımız zaman, hangi mahallede kaç Suriyeli kardeşimiz yaşıyor? Sorusunun cevabını hala bilemiyoruz. Sadece yaklaşık tahminler var bizde onun üzerine SARMER adında merkez kurduk. Daha çok göç alan bölgelerde, mahallelerde 50 hanede, birebir tarama yaptık. Hanenin, yaş, eğitim, cinsiyet durumu nedir? Çalışıyor mu, çalışmıyor mu? Buna göre neye ihtiyaçları var? Ekenomik destek mi, yoksa psiko destek mi gerekiyor” ifadesini kullandı.

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜMÜ SAĞLADIK

“Sağlık sistemiyle, aslında sağlıkta dönüşümü çok iyi sağlamış ülke olmanın avantajlarını yaşadık” vurgusunu yapan Şahin, şunlarıda kaydetti. “Hiçbir batı medeniyetinde bizim yaptığımız şeyi yapmadı. Doğan çocukların sigortalı doğduğu, 18 yaşına kadar ana babası kim olursa olsun sosyal destek sistemine ücretsiz dahil edildiği bir sitemiz var. Bunun avantajını mültecileride içine dahil ederek koyduğumuzda geriye sadece 3. Kısım kaldı. İstihdam. Ama 6 yılın sonunda sosyal yardım sistemiyle bu büyük sorunu çözemeyiz. Ve eğer istihdamın bu söylediğimiz rakamla sistemin içine alamazsak çocuk işçileri sorunumuz, en büyük sorun olarak karşımızda duruyor. Bunun sosyal devlet olarak çok hızlı bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Eğer şu anda 108 bin çocuğun bu kadar mücadelemize rağmen 67 bini, sitemin içine girdiyse bu şehirde hala 40 bin ‘çocuk gelin’ olma riski olan genç kızlarımız var. Ya çocuk gelin olacak, ya çocuk işçi olacak. O yüzden bizim bu tespitlerimize göre biz ne yaptık? Yaptığımız sosyal belediyecilikle, doğumdan ölüme ne yapıyorsak, mülteci kardeşlerimizide sistemin içine aldık.”

50 BİN KİŞİ CERABLUSA GERİ DÖNDÜ

“Bu işin, hukuki boyutununun hızlı bir şekilde dünyadaki hukuka uygun çözümlenmesi gerekiyor” ifadesini kulllanan Şahin, “bir model oluşturduk. Bu model bağlamında kendi içimizdeki sorunu tespit edip, şikayet etmeden çözüm odaklı bir model” dedi. Şahin, AFAD, bir yönetmenlikle bütün mültecilerden sorumlu gözüküyor. AFAD Başbakan Yardımcığına bağlı İç İşleri Bakanlığıyla, elimizdeki mevcut yapıyla bizim büyük sorunları bürokratik olarak çözümlememiz mümkün değil. Tek çatı altında toplanıp, hızlı bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Bunu çok önemli buluyorum. Biz insani ve vicdani olarak sınıfımızı geçtik. Kendi vizdanımızla yapmamız gereken herşeyi yaptık. Sayısal olarak, sosyal destek sistemi olarak bir üste çıkmamız gerekiyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak iki şey yapıyoruz. Cerabalus’ta 15 günde yaşamı noramalleştirdik. İlk gittiğimizde kimsenin kapıdan dışarıya çıkmaya cesaret edemediği Cerabalus’ta, 50 bin kişinin yaşadığı Karkamış Kapısı’nda, Sayın Valimizin çok hızlı aldığı kararlarla gümrüğün yapılanması konusunda çalışmalar başlatıldı. Çalışmalardan sonra, 50 bin kişi döndü. Birincisi şunu diyoruz. Hemen hızlı bir şekilde güvenli bölgenin oluşması ve insanların hızlı bir şekilde kendi vatanlarına dönmesini sağlamamız gerekiyor. İkincisi ise özellikle bizim büyükşehir olarak daha fazla devlet desteğine ihtiyacımız olduğu bir olağanüstü dönem yaşıyoruz. Zaten bütçe yönetimine baktığımız zaman Kocaeli’nin 3’te bir parası Gaziantep’e geliyordu. Şuan da biz su bakımından çok zor bir dönem yaşıyoruz” ifadesini kullandı.

PROJEYİ OLARAK GAZİANTEP’TE GERÇEKLEŞTİRDİK

“Ülke adına bu sığınmacılardan daha fazla nasıl istifade edilebileceği konusunda somut öneriler ortaya koymak ve ülke gündeminde konu ile ilgili farkındalığı artırmak amacıyla Gaziantep’i uygun gördük” açıklamalarında bulunan İstanbul Kültür Elçileri Derneği Başkanı Nedret Apaydın; Gaziantep, bu konuda ciddi sorunları olan ve bu konuda ciddi değişimler yaşayan bir yer. Gaziantep büyük bir şehir, Türkiye’de ve dünyada parmakla gösteriliyor. Bu manada Üniversite Rektörümüz Prof.Dr. Ali Gür Hocam, projeyi sahiplendi ve destek verdi. Beraber çalıştık ve bu projeyi ilk olarak Gaziantep’te gerçekleştirdik” dedi.

GÜR: UZLAŞTIRAN, BARIŞTIRAN ŞEHİR OLDUK

GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür ise, Gaziantep’in mültecilere büyük bir ensarlık örneği gösterdiğini belirterek, “Biz, Anadolu medeniyeti olarak 0 yaş grubundan, ölünceye kadar bütün yaş gruplarını şehrimizde barındırmaya, eğitimden sağlığa, barınmadan aynı zamanda zihni inşasına kadar şehir kolektif şuuruyla bir arada hareket ediyoruz. Eğer dünyada hızlı bir göçü kendi içerisinde sosyolojik olarak eriten, uzlaştıran ve çatıştırtmadan katma değer oluşturan bir şehir arıyorsanız işte burası Gaziantep’tir” diye konuştu.. LEYLA ÖZEKŞİ POLAT * AYŞEGÜL BAĞCI