Uzun yaşamın şifresini veriyorum, kaçmaz!
Amerika’ da, Stanford Üniversitesi tarafından yapılan Uzun Yaşam Projesi araştırmasının sonuçlarına göre endişeli, planlı, inatçı, sorumluluk sahibi insanlar daha uzun yaşıyor. Buna karşılık, iyimser ve neşelilerin pek şansı yok. Çünkü anı yaşayıp, bir sonraki dakikada neler olacağını umursamadıkları için kolayca ve çoğu zaman da farkında olmadan tehlikeli riskler alabiliyorlar. Hatta madde bağımlılarının çoğu da bu insanlar arasından çıkıyor.
Ve işte asıl şok edici sonuç:
Pozitif düşünmekle uzun yaşam arasında bir bağlantı yok ve stres insan sağlığı için gayet iyi!
İyi, güzel de araştırmanın, tam da, yıllardır her günü planlanmaktan, her anı didik didik sorgulanmaktan bitap düşmüş bünyeyi “amaaan, yeter artık” deyip bir güzel gevşettiğim günlerde karşıma çıkması hiç hoş olmadı.
Zamanlama manidar!
Önce tonla laf edip, sonra vardır bir hikmeti deyip, günlerce kendi kendimi “pozitif” düşün, iyimser ol, anı yaşa diye telkin ettim. “Saldım çayıra, evren kayıra” ana fikirli ne kadar kitap varsa yaladım yuttum. Öğrenmek yetmez, uygulamak da lazım deyip trafikte aniden üstüme kıran kamyoncu amcaya ağzımı açıp tek bir laf etmedim. Şu hayatta bir kez olsun sorumsuz davranmak neymiş tadayım diye, gidip toplasam 3, bilemedin 5 kere giyeceğim ayakkabılara dünyanın parasını verdim. Kontrolsüzlüğün dayanılmaz hafifliğini hissetmek için midemin altını üstüne getirene kadar içki içtim. Otla çöple bezeli beslenme düzenimi bir hayli esnettim. Gözümün ve hatta tüm vücudumun seğirmesini göze alıp evi temizlemekten vazgeçtim (en azından her gün). Bugünün işini bilmediğim bir zamana bıraktım ve daha kötüsü bütün bu yaptıklarıma bayıldım!
Peki, ben şimdi neye yanayım?
Bütün bunlara harcadığım zamana mı, yaptıklarımı içselleştirip sevdiğime mi, yoksa kendi elimle ömrümü kısalttığıma mı?
Hadi ben kendimi koydum bir tarafa ama sırf stresten arınmak, pozitif enerjiyle donanmak için yıllarını vermiş insanlar var etrafımda. Ne yoga kalmış yapılmadık, ne reiki. Ev dekorasyonundan kılık kıyafetine kadar her şey aynı amaca hizmet ediyor. Evde periyodik aralıklarla ot yakan mı desem, mor rengin dışında don giymeyen mi desem. Dahası bu stres davasına işi gücü bırakıp köye, kasabaya yerleşen var. Yazık, süper sükûnet ve mutlulukla gün be gün yaşamlarından çalıyorlar!
Benden söylemesi, ortalık epey karışacak!
Bütün bunlarla ilgisi olmayan, asabi, stresli ve negatif olanlar yaşadı ve görünen o ki daha da yaşayacaklar!
Hâlihazırda benim gibi kendini bozmuş ve ne yapacağını bilmeyenlere sesleniyorum:
Henüz hayattayken, seçeneklerden fabrika ayarlarına dönün!