Ömrü doksan dakikalık bir futbol maçına benzetirsek, İlk yarı gençler oynar, kıdemliler seyreder. İkinci yarısına, orta yaşlılar hakimdir. Daha yaşlı kişiler, uzatmaları oynar. Geçmişle geleceği iyi değerlendirenler, her maçın kadrosunda, kendilerine yer bulurlar. Belki teknik direktör, belki maçta hakem olabilirler. Veya bir seyirci olarak kalabilirler. Seyirci olmanın bile bir değeri ve mutluluğu vardır. Öyle olmasa kimse spor müsabakalarına, sinemaya, tiyatroya ve konserlere gitmezdi. Alkışlanmak kadar, alkışlamak da güzeldir.

Başarılı insanları takdir etmeyi bilmek, çok önemli bir erdemdir. Nice insan es geçer bu saygın davranışı. Her görgülü davranış, olgunlukta kıdem kazanmak demektir. Maçlarda uzatmalar, bazen bir gol getirir. Çok hata yapılırsa, hüsran ile son bulur. Ömür zor bir sınavdır, zevk aldıkça kolaydır. Her sorun dert olursa, mutlu olmak güç olur.

Yaşlılar, uzatma dakikalarını oynayan, futbol takımları gibidir. Ansızın hatalı yenilen bir gol, başarıyla geçen bir ömrün, yenilgi ile bitmesine yol açar. Gençlik hataları, yaşlılara yakışmaz. Yaşlıların yaşadığı her dakika, en dikkatli şekilde değerlendirilmesi gereken, altın dakikalar demetidir. Ne kol kırılmalı, ne yen içinde kalmalı, ne acı söz duyup, kafa göz yarılmalı. En çok seven ve sevilenle sarmaş dolaş olmalı, mutluluğun kaymağını tatmalı.

Sitem, tenkit, tartışma, yaşlıları çok yorar. Olgun yaşlı can sıkmaz, daha az soru sorar. Hak etmişse her zaman, her yerde huzur arar. Genelde hüzünlüdür, buruk hayaller kurar. Onun derdi tasası, tüm aileyi sarar. Ne mutlu, sağlık ve huzur içinde yaşlanan ve etrafına huzur verenlere. Kalın sağlıcakla değerli okurlarım…