Türkiye tarihin en ağır ve buhranlı günlerini yaşıyor. Bu manada seçim süreci Türk halkını tercihe zorluyor. Tamam mı, devam mı ?
ABD ve AB konsorsiyumunun dayattığı acı reçete: Ya Özerkliğin kabulü ya da iç savaş tehditi.
Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik şartı ve ikiz sözleşmelerle Türkiye'ye dayatılan sevr AKP eliyle gündeme sürülmüş, BDP'li Belediyeler tarafından ise uygulama alanları oluşturulmuştur.
Arz ve talep kadroları iki farklı siyasi oluşum gibi görünen ancak birbirini tamamlayan AKP ve BDP'dir.
Birde bunlara Kılıçdaroğlu sonrası Yeni CHP eklenmiştir. Baykal sonrası müthiş bir eksen kayması yaşayan CHP'deki milli unsurlar tasfiye edilmiş Kemalistler azınlığa düşmüştür.
Bir politikacı için gayya kuyusu sayılabilecek olan coğrafyaya göre konuşma çukuruna düşen Kemal Kılıçdaroğlu, özerkliği savunarak CHP'nin üniter devlet çizgisini altüst etmiştir.
CHP tabanı bu tehlikeli gidişattan bihaberdir, parti üst yönetimiyle politik ikbal bekleyenlerin suskunluğu ise çıkar ve menfaat uğruna nelere katlanıldığının emareleriyle doludur.
AKP ve BDP'nin birlikte durduğu yer, giderek AKP'lileşen CHP'nin de duracağı yerdir.
Üniter Devleti ve Devrimci Cumhuriyeti yıkmayı amaçlayan Yerel Yönetimler ve Özerklik şartı Kürtlerin ve Türklerin iradesi dışında emperyalizmin işbirlikçileri vasıtasıyla bir dayatmaya dönüşmüştür.
Kürt sorunu konusunda uzmanlaşan ABD'li Nenry Barkey, Türkiye'de son dönemlerde bir çok kasabada muazzam gerginlik görüyorsunuz. Aşırılık pek çok yerde var. Ateşkes biterse, bu tarz olayların patlaması çok kolay diyerek İmralı'nın işaret ettiği 15 Haziran tarihiyle paralel görüşler öne sürüyor.
Bu görüşler ABD derin devletinden bağımsız bir öngörünün dışa vurumu değil, Merkezi İstihbarat örgütüyle Pentagon'nun BOP'u oluşturduğu bu tarihsel süreçte, AKP'nin saha çalışmalarında izlediği müthiş uyumlu tavrıyla birlikte PKK'nın ve legalitedeki BDP'nin de ABD'den bağımsız olmadığı ortada.
Her halükarda Türkiye'yi tehdit edenler ve Türk toplumunu iç savaş sopasıyla terbiyeli bir maymun rolüne zorlayanlar, özerklik şartıyla Kürtlere mutluluk ve saadet taşıyamayacaklar.
Zira, ?parçala, böl ve yönet esaslı bu projeler, düşük Frekanslı bir İsrail modeli olacak ve diğer bölge halkları için tehdit algısını da güçlendirecektir.
Özerklik, kan ve gözyaşına kapı aralayacak bir çukurdur. Aslolan Doğu ulusların emperyalizme karşı ortaya koyacağı ortak tavırdır.
Halen Avrupa konseyi üyesi olan Fransa, Belçika, İrlanda ve Slovakya parlamentoları tarafından onaylanmayan, İsviçre, San Marino ve Gürcistan tarafından hiç imzalanmayan bu anlaşmanın Batı emperyalizminin tazyikiyle Türkiye'de sahaya sürülmesi size birşeyler anlatmıyor mu ?