Her birimizin ortak kaygısıydı, hepimizin ortak acısı oldu.

Kaygımızın ve acımızın birleşme noktası, Korkut Küçükcan adıyla somutlaştı.

Gazikent'in zihin coğrafyasına nakşolan tarifsiz bir acının, tarih yazdığı günler içindeyiz.

Korkut Küçükcan, ucuz ölümler ülkesinde kurban verdiğimiz isimlerden biri, ancak bu kafa yapısıyla, bu disiplinsizlik ve bu vurdum duymazlıkla son olmayacak gibi.

Olayı başından beri bilenlerden, bu konuda sözü olanlardan tutunda, birbirinden bağımsız geniş bir bilgi ağının verileriyle, çaprazlama olarak takip ettim.

Zihnimde kurduğum bir kriz masasında, her kafadan çıkan akort bozukluğuna değil, realiteye ve rasyonaliteye kulak vererek ve bilgileri sahada uygulamaya sokarak, sonuç alma odaklı çalışmaya evet dedim.

Ancak benim zihnimde tasavvur ettiklerimi, olayı başından beri yönetenler, rasyonel zekayı realiteye indirgeyebiliyorlar mıydı diye sorarsanız, size cevabım hayır olacak.

Bir kere felaket göstere göstere gelmiş. Camii inşaatında ihaleyi alan firma ortada yok. Statik projesinin ve inşaat ruhsatının olmadığı felaketten sonra ortaya çıkıyor.

Bilenler, eksik malzemeden tutunda, inşaatın mühendislik donanımından uzaklığına kadar onlarca olumsuzluğu sıralıyorlar.

Peki, kara düzen yapılan bu devasa inşaatın, İMO çalışmaları sonucunda ortaya çıkan verilere göre denetlenmediği ve ortaya firmanın kollandığı sonucu çıkmıyor mu ?

Olayın suçlusu salt yüklenici firma değil, inşaatı ihale eden, yarım bırakıldığında ise kendi projesine sahip çıkmayan, gerekli fiziki tedbirleri işletmeyen, emniyet tedbirlerine müracaat etmeyenler, bu felaketin bir yerlerinde değil mi ?

1500 - 2000 kamyonluk bir enkazdan, 20 bin tonluk bir ahşaptan bahsediliyor. Buna mukabil 13,5 metreden sonra ahşap iskelenin sakıncılarını buna eklemleyen İMO'nun ifade ettiklerini kulak ardı etmek mümkün mü ?

Sorular, sorular, cevabını bekleyen, ancak ihmaller zincirinin doğurduğu felaketin acı sonucu, çaresizlik.

Gaziantep'te yolda yolakta, sokakta, caddede, evlerde, işyerlerinde bütün şehrin ortak mevzusu, bu meşum olaydı.

Korkut Küçükcan'ın inşaat sahasına girdikten 74 dakika sonra çökme olayının gerçekleştiği, bulunduğu 33. saate kadar bütün Gaziantepliler duacı oldular, elleri semada beklediler.

Ancak, bazan dua da yetersiz kalıyor. İlim ve Fen'ne müracaat etmeden, Fizik kurallarını hiçe sayarak yaptıklarınızın acı meyvesini bu şehrin avuçlarına sayma gafletine 1080 kişilik arama kurtarma ekibiyle 106 araçlık kurtarma konvoyu ne yapsa nafile.

Giden, bir daha dönmemek üzere gitti. Ateş düştüğü yeri yakmayacak adeta kavuracak.

Evinin direğini, erini kaybeden gözü yaşlı eş, babalarını yitiren minicik canlar, bu acıyı bütün bir ömür yaşayacaklar.

Güneş bir batacak bir doğacak. Günler, haftalar, aylar birbirini kovalayacak.

Herkes kapısını çekecek, acıyı dışarda bırakacak.

Ancak bir tek Küçükcan ailesi hariç. Bu ağır imtihanın hak edilmeyen sonucuyla yaşamak zorunda kalacak.

MM'den değerli çalışma arkadaşım Kemal Küçükcan'a, akraba uçluğumuzu henüz öğrendiğim sevgili Korkut Küçükcan'ın değerli eşlerine sabr-ı Cemil diliyorum. Hepimizin başısağolsun.