SURİYE CEPHESİ KÜRDİSTAN'I GENİŞLETME OPERASYONUDUR

Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika'da CIA'e ait alt birimlerdeki planyalarda yontularak Türkiye siyasetine monte edilmesi de AKP'nin kurulması da eş zamanlı emperyalist bir projedir.

Bu projenin diğer sac ayağı ise ırkçı-kürtçülüğün legal kanalları kullanmasını sağlamak amacıyla kurdurtulan HEP,DEP,HADEP,DEHAP,DTP ve BDP'dir.

Ortadoğu'yu yeniden düzenleyecek bu çullanışın en büyük hedefi Türkiye, sonucu ise dört parçanın birleştirilmesiyle kurulacak olan büyük kürdistandır.

Amaç terörü lokalize etmek yerine kargaşayı ve belirsizliği bütün bölgeye yaymak ve yaratılacak kaostan faydalanarak büyük kürdistanın hakkına düşecek yeni toprakları kopartmaktır.

Sonuçta Türkiye'nin ihanet derecesindeki Suriye politikasından rojova denilen bir bölge yaratılmıştır. Kuzey Suriye'de batı kürdistan inşa edilmiş Türkiye Şam'daki devletle değil Suriye kürdistanıyla komşu olmuştur.

Halbuki Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği ihlal edilmeseydi, Türkiye önümüzdeki yıllarda başını daha fazla ağrıtacak yeni bir sorunlar yumağıyla karşılaşmayacaktı.

Ancak yeni bir Amerikan projesine angaje olan Türkiye, Suriye'ye terör ihraç ederek her iki devletin de toprak bütünlüğünü ve bölgedeki egemenliğini tartışmalı hale getirmiştir.

Bu manada 12 yıldan bu yana aldığı emir gereği Türkiye'yi parçalanma noktasına getiren AKP iktidarı aynı zamanda kürdistanın kurucusu ve hamisi olmuştur.

SÜNNİ MİLLİYETÇİLİĞİ BİR KAMUFLAJDIR, AMAÇ BÖLGENİN YENİDEN DİZAYN EDİLMESİDİR

Recep Tayyip Erdoğan'ın geliştirdiği Sünni Milliyetçiliği, kargaşa ve kaosun dayatıldığı ülkelerdeki asıl amacın kamuflajını sağlayacak olan sosyo-siyasal bir argümandır.

Sünnicilik bir araçtır, asıl amaç ise uydu bir kürt devletidir. El-Kaide tabanlı El-Nusra cephesi de, IŞİD de insansız teslim alınan bölgelerde şiddete dayalı bir hakimiyet kurarak Batı Emperyalizmi'nin ve bölgedeki işbirlikçi silahlı grupların hareket alanını genişletmekle mükelleftir.

Bu silahlı grupların transit geçişi Türkiye üzerinden yapılmakta, Suriye'ye karşı her türlü silah, mühimmat, lojistik ve parasal destek AKP hükümetinin koordinatörlüğünde yapılmaktadır.

Bir anlamda Suriye'ye karşı geliştirilen bu haksız savaşın maestrosu Türkiye'dir.

Halbuki yakın zamana kadar Suriye ile Türkiye arasında yakın tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar dostluk ve yakınlaşmalar yaşanmış, devlet başkanı Beşar Esad'la Recep Tayyip Erdoğan karşılıklı işbirliği ve anlayış ortamını 'aile hukuku'na kadar genişletmişti.

Peki ne oldu da, sular birden tersine akmaya başladı?

Bunun cevabı; Kuzey Afrika'dan esmeyen başlayan ve Suriye'de nihayetlenecek olan 'Arap Baharı' rüzgarına AKP'nin ve dolayısıyla Türkiye'nin dahil edilerek rol paylaşımındaki üstlenilen yeni görevlerin gereği diyebiliriz.

Zira Suriye-Türkiye düşmanlığı bu yeni görevin ve alınan yeni pozisyonun bir emridir.