Düşündüren rakamlar

Türkiye’de 100 bin kişiye 5 diyetisyen düştüğünü belirten Türkiye Diyetisyenler Derneği Başkanı Diyetisyen Dr. Ayhan Dağ, “Avrupa Birliği ülkelerinde 100 bin kişiye 16-25 diyetisyen düşmektedir. Türkiye’nin diyetisyen açığı uzun bir süre daha devam edecek. Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının öğretilmesi ve bir yaşam tarzı haline getirilebilmesi için sağlıklı beslenme, müfredatın içine alınarak ilkokuldan başlayarak ders olarak okutulmalı.” dedi.

Zirve Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencileriyle bir araya gelen Diyetisyenler Derneği Başkanı Dr. Ayhan Dağ, “Beslenme ve diyet uzmanı sayısı yeterli değil. Bu sayının arttırılması için akademik kadroları, fiziki alt yapısı, laboratuvar ve klinik staj olanakları yeterli olan, kaliteli eğitim veren bölümlerin açılması, açılmış olanlarda ise bu yeterliliklerin sağlanması gerekiyor.” diye konuştu.

DİYETİSYEN YETİŞMİYOR

2013 yılı verilerine göre 60 üniversitede beslenme ve diyetetik bölümü olduğunu vurgulayan Dağ, şöyle konuştu: “Bu 60 üniversiteden 41’i 2013-2014 eğitim öğretim yılına öğrenci aldı. 19 üniversite henüz eğitim vermeye başlamadı. 2007 yılında 188 öğrenci eğitim görürken 2013-2014 eğitim öğretim döneminde 2 bin 481 öğrenci eğitime başladı. Şu an için 4 bin 250 olan mezun sayımız yeterli değil. Beslenme alışkanlıklarının değişmesine bağlı olarak ortaya çıkan ciddi rahatsızlıkları gidermede yeterli diyetisyen bulunmuyor. Üniversite adayları bu konuda yeni yeni bilinç sahibi oluyor. Son dönemde diyetisyenlik bölümleri tercih sıralamalarında üst sıralarda yer alıyor. Diyetisyenlik 21. Yüzyılın gözde mesleklerinin başında geliyor.”

BİLİNÇ GELİŞMEDİ

Dağ, “Türkiye’de diyetisyenlik bilinci için geç kalındı. ABD’lerinde 1899 yılında tanımlanan diyetisyenlik mesleği 1961’de ILO tarafından standartlaştırılıyor. Türkiye’de ise 2004 yılında TSE tarafından standartlaştırılıyor. Türkiye’de ilk diyetisyenler 1966 yılında mezun oldu. 2011 yılına kadar diyetisyenlik meslek yasası yoktu. Meslek mensuplarımız çalışma hayatına başladıktan 45 yıl sonra yasa çıkartıldı.” açıklamasını yaptı.

OBEZİTE ÇOK YÜKSEK

Türkiye’de Obezite oranının çok yüksek olduğunun altını çizen Dağ, şunları söyledi: “Türkiye’de 100 bin kişiye 5 diyetisyen düşüyor. Bu rakam çok düşük. Toplumsal bilincin oluşturulabilmesi, obeziteyle ve diğer sağlık sorunları ile etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi için temelden bir eğitim verilmesi gerekiyor. Çocuklarımızın ilk okuldan başlayarak eğitim yaşamları boyunca gördükleri Matematik, Türkçe gibi temel derslerin yanına yeterli dengeli ve sağlıklı beslenme dersi de eklenmeli. Temel çözüm noktası bizce bu. Toplum bilincinin ilkokuldan başlayarak oluşturulması ve geliştirilmesi gerekmektedir. İnsanların ileri yaşlardaki sağlık sorunları incelendiğinde bunların temelinde çocukluk ve ergenlik dönemindeki yanlış beslenme alışkanlıklarının yattığı görülmektedir. Bunun yanı sıra obezitenin ve fazla kiloların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri de gözardı etmemek gerekir.”

FAZLA ŞİŞMANLIK HASTALIK

Dağ, Türkiye’de obezitenin yalnızca fiziksel görünüş ve estetik açıdan haber olduğuna değinerek, “Oysa obezite; kardiyo vasküler hastalıklardan hiper tansiyona, diabetes mellitus’tan sindirim sistemi, kas ve iskelet sistemi hastalıklarına kadar bir çok hastalığın temelini oluşturmakta ve birçok sağlık sorunu için risk teşkil etmektedir. Ancak günümüzde bu sağlık riskleri genellikle ikinci planda kalmakta, fiziki görünüş ve ince yapıların aktüel olması, zayıf ve ince kalma ile ilgili verilen mücadeleler konunun asıl önemli olan sağlık boyutunu dikkatlerden kaçırmakta ve estetik görünüm kaygıları daha ön plana çıkmaktadır. Bu durum toplum sağlığı açısından büyük bir risk oluşturmaktadır.” şeklinde konuştu.

HABER MERKEZİ