Gündemi meşgul eden en önemli sorun, ne açılım saçmalığı, ne AB?ye giriş süreci, ne o, ne bu, En önemli sorun vatandaşın boğaz sorunu, açlık ve yoksullukla oynadığı köşe kapmaca ve cüzdanını pazara uydurma çabası.
Yani denk bütçe oluşturma telaşı. Ancak nafile, sürekli açık veren aile bütçesi ve borçlanarak sürdürülmek zorunda kalınan bir yaşam. Hal böyle olunca temel gıda maddelerindeki aşırı fiyatlanma ve giderek şişen mal edişle ortaya çıkan sofra fukaralığı. Peki bugünlere nasıl gelindi?
Hiçbir alanda milli bir politikası olmayan Cumhuriyet hükümetleri günü birlik programları, ülke yönetmeye kalkınca çöküntü kaçınılmaz oldu.
Sağlıklı bir toplumun temeli sağlıklı bir sofra yapısına bağlıdır. Et ve et ürünleriyle, süt ve süt ürünleriyle yetişemeyen, temelini sağlam kuramayan bir toplumsal jenerasyondan fayda mülahaza edilemez.
Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. O sağlam kafa yapısı ki, sağlıklı düşüncenin de ta kendisidir.
Özel hastanelerde dahil olmak üzere Devlet hastaneleri Miting alanı gibidir. Dışardan baktığınızda ? Burada bedava ne dağıtılıyor da, bizim haberimiz yok? dersiniz.
Bunun nedeni, sağlıklı beslenemeyen bir nesilin ilerleyen yaşlarda hastalığa açık bedensel arızai hallerle, hastanelerde giderek kitleselleşen kronikleşmiş hasta manzaralarıdır.
Yeniden sağlığı kazanma adına devletin ve yurttaşın ödemek zorunda kaldığı parayı, başlangıçta sağlıklı yaşamanın koşullarını oluşturmak üzere harcasaydık böylesi toplumsal bir metanetle karşılaşmazdık.
Canlı hayvan stoğunun yok olduğu yerine yetiştirilecek büyük ve küçükbaş hayvancılığın özendirilmediği bu süreç Türk toplumunu açlık gibi korkunç bir zanla karşı karşıya bırakabilir.
İşaret ettiğimiz bu sonu bir Ütopya sayacak olanlar elbette olacaktır. Elbette sonunda devlet devreye girer, olayı sübvanse edebilir. Gerektiğinde canlı hayvan ithal rejiminin önündeki engelleri kaldırır, doğrudan et ithalini gerçekleştirerek yurttaşların sağlıklı et tüketiminin koşullarını da oluşturabilir.
Ancak bunlar geçici önlemlerdir. Asıl olan Et gibi, buğday gibi stratejik önem arz eden gıda maddelerinin en az 50 yıllık planlarının yapılarak bu konudaki siyasetlerinin şimdiden oluşturulmasıdır.
Bir toplum ne kadar endüstriyel bir toplum olursa olsun, hükmettiği makineyi de, teçhizatı da harekete geçirecek olan yine insanın kendi kol kuvvetidir. Onu sağlayacak olan da yedikleri ve içtikleriyle kişidir. Et?i, Süt?ü, buğdayı horlayarak ancak kendinizi kandırabilirsiniz o kadar.