Devletlerin kuruluş dönemleri önemlidir, nasıl başlarsa öyle devam eder,

Üretim toplumumu, tüketim toplumu ilk dönemlerde belli olur.

Mesela Katar, Kuveyt gibi petrol zengini ülkelerdenseniz,

Petrol gibi Allah vergisi bir nimetiniz var, sizin bir şey üretmeye ihtiyacınız yok demektir.

Azerbaycan, Türkmenistan, Rusya iseniz doğal gaz gibi bir madeniniz var iyisiniz demektir,

Allah verdimi verir kimi denizden, kimi ormandan, kimi ülkeler için yerin altından temin eder rızkını.

Yani nüfusunuz az ,geliriniz fazla gideriniz az ise kendi gelen yeter,

Öyle büyük fabrikalar yapma, şantiyeler kurup insanlarınızı ezmeye ihtiyacınız yok.

Tüm insanlık hizmetinizde demektir, sizden para onlardan emek, iş gücü, lüks yatlar, katlar, arabalar, gemiler uçaklar, envayi çeşit teknoloji emrinizde demektir.

Türkiye gibi 4 mevsimin bir arada yaşandığı, doğal kaynakları ve zenginlikleri olmasına rağmen bunlardan yeterince faydalanamayan,

Kurulduğu günden bu yana varlık ve ayakta kalma mücadelesi veren,

Kuruluşunun üzerinden neredeyse 100 yıl geçtiği halde hala kurucu iradesi ve değerleri tartışılan,

Fakirlikten lükse hızlı geçiş yapıp, kuruluşunun ilk 15 yılında yaptığı teknolojik atağı,

10 yılda kurduğu fabrikaları atölyeleri 80 yılda bırakın yapmayı sata sata bitiremeyen bir ülke iseniz çalışmaktan ve üretmekten başka çareniz yok demektir.

Hemde öyle böyle değil arı gibi çalışmak gerekiyor ama neredee..?

Tamam sanayi devriminden payımıza düşeni alamadık,

Teknolojiyi Almana, Fransıza, Japona, Amerikalıya, Koraliye, Çinliye kaptırdık.

Yada kafamız o kadar derin mevzulara yatkın değil, fırsatları değerlendirip bilim adamlarımıza sahip çıkamadık, beyin göçüne engel olamadık.

Veya içeride yetiştirdiğimiz hainler yüzünden gerekli atılımı yapıp kendi uzay üssümüzü kuramadık,

Gökyüzünde kendi füzemizi, kendi uçağımızı, uzay mekiğimizi uçuramadık,

Savaş gemimizi, deniz altımız yüzdüremedik.

Peki bizim, bize ürettiği kendine yeten tarım ve hayvancılık ülkesi olma özelliğimizi ne yaptık.

Neden 15 yıl önce kendi kendine yeten 10 ülkeden biri iken tarım ve hayvan ürünleri ithal eder olduk.

Hadi akaryakıtı üretemiyoruz, teknolojiyi yapamıyoruz satın alıyoruz eti, sütü neden satın almak durumunda kalıyoruz.

Neden dağlarımız yaylalarımızda daha fazla hayvan yok,

Neden tarım arazilerimiz boş duruyor.

Neden Konya kadar toprağı olan ve turunçgiller yetişmeyen Hollanda kadar tarım ihracatımız yok.

Neden onlar kadar turunçgillerden gelir elde edemiyor Fransadan, Sırbıstandan et satın alıyoruz.

Köylülerimiz neden market yumurtası, çiftlik yoğurdu, ithal et almak zorunda kalıyor.

Neden milyonlarca ton buğdayımız yem yapılmak için satın alınıyorda,

İsrail tohumlarından başkası bitmiyor topraklarımızda.?

Sözü fazla uzatmayayım,

Bir devleti devlet yapan en önemli özellik, o devletin kurucu iradesi, milli değerleri ve onlara sahip çıkan yönetimleridir.

Biz bırakın sahip çıkmayı bunları gündem değiştirme malzemesi haline getirip yanlışlarımızın üzerini örtme malzemesi yapar olduk.

En kötüsüde milli değerlerimizi dini değerlerimizle kıyaslar, karşı karşıya getirir hale geldik.

Ne kadar tehlikeli bir durum, iyi düşünürsek milli değerlerine sahip çıkamayan toplumlar dini değerlerini kutlayacak vatan bulamaz,

Birileri hala 95 yıl öncesi ile hesap peşinde ise ve ısıtıp ısıtıp önünüze hep o dönem yapılan yanlışları koyuyor,

Onlar üzerinden geçmişinize hakaret ediyor, hesabını onlar üzeriden görüyorsa,

Ve birde çalışmaya değil refah adı altında insanlar hazıra alıştırılıp yatmaya teşvik ediliyorsa o devlette o devletin milletide iflah olmaz.

Köylü yatar, şehirli yatar, işçi yatar memur yatar, çoluk çocuk teknolojinin esiri olmuş onlar daha çok yatar.

Nasılsa birileri bir şeyler yapıyor,nasılsa birileri üretiyor ihtiyaçlarımız gideriliyor, geldiğimiz noktada, umursamaz, boş vermiş bir toplum olu vermişiz.

Çünkü biz tembel bir millet olduk, Peygamberimizin "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışın" öğüdünden, emirlerinden,

Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyetin 10. yılında söylediği; " Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir.

Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek millî ülkümüzdür..." öğütlerinden ve desturundan uzaklaşıp tembel ve miskin bir toplum haline geldik.