İpek yolundaki asfalt çalışması aslında Gaziantep’e “KRAL ÇIPLAK” dedirtti. Yani 3 milyona yaklaşan nüfusa sahip bir kentte 1,5- 2 kilometre tutan yola, aslında 10 günde bitmesi gereken ama 40 günlük süre biçilen asfalt yapılacak ve o şehrin trafiği kilitlenecek noktaya gelecek. Bu olacak şey midir? Ama oldu maalesef. O Mobese, o başından beri tartıştığım ve saniyelerine karşı çıktığım trafik işaret lambalarının süreleri zaten iş görmüyordu, bu olayda azıcık süreler arttırılsa dahi yine işe yaramadı. Anlayacağınız resmen kilitlendik şehir olarak. Bu olay gerçekte Gaziantep trafiğinde plansızlığı ve öngörüsüzlüğü belgeli şekilde ortaya çıkardı. Kent merkezine yığılan ve akıl almaz şekilde çoğalan binaların yerleşenlerinin, hemen hemen hepsinin arabalı olacağı, hatta her dairede 2-3 arabanın olacağı, onların da aynı şekilde büyütülemeyen, genişletilemeyen ve yıllardır aynı kalan yollara düştüğünde trafiğin ne duruma geleceği ne öngörülebildi ne de planlanabildi. Durumu şöyle daha net anlatabilirim. 1- Gaziantep’te İbrahimli dahil yakın bölgelerin Küçük Sanayiye, Otogara, Adliyeye, hatta organizeye gidiş yolu çok kısıtlı. Bu bölgelerden çıkış yolu bir Kalyon kavşağı, diğeri iller bankasındaki dörtlü kavşak. Yani İbrahimliden ve çevresindeki mahallelerdeki tüm araçlar sabah ve akşam bu iki kavşağa mahkûm oluyor. ASIL SIKINTILAR YOLDA Daha farklı güzergâh izlemek isteyen ve yarım saatlik yolu 1 saate çevirenler ise Çetinkaya ve Grand kavşağı, hatta Nizip yoluna kadar gitmeyi deniyorlar ama çekmediği eziyet kalmıyor. Üstten gitmek isteyenler Asım Güzelbey Kavşağına veya daha aşağısı eski köy hizmetleri istikametini tercih ediyor. Ama onlar da çok ciddi sıkıntılar yaşıyor. Yani diyeceğim şu… Şehir büyüdü, nüfus Suriyelilerle birlikte 3 milyona yaklaştı. Evler, binalar çoğaldı, araçlar yarım milyonu geçti ama yollar aynı kaldı. Bu plansızlık ve öngörüsüzlük, alternatif yollar düşünülmediği ve en önemli merkezlerin o tek yola bağlandığı için resmen Gaziantep’i bu durumlara düşürenlere KRAL ÇIPLAK dedirtti. Daha bu işin arkasını unutmayın. Tedaş’ın arkasında Kaadoğlu’na Beğendik’e karşılık verilen kocaman yer ile eğer değiştirilmediyse Konukoğlu’nun Tugay futbol sahasına yapacağı yüksek katlı konutlar var. Ve asıl büyük bomba 5. Zırhlı Tugay'a yapılacak olan konutlar… Ben şimdilik sadece yol ve trafikten bahsediyorum. Bu işin alt yapısını unutmayın. Suyunu, kanalizasyonunu göz ardı etmeyin. Ne kadar karamsar bir tablo sergiledim değil mi ? PAHALI KİRALARA ÇÖZÜM BULUNACAK MI ? Geçtiğimiz günlerde Sayın Fatma Şahin’in 14 bin konutluk Lansmanına gittim. Şehir merkezinden uzakta, yani Kuzeyşehir’de 10 bin 400, Güneyşehir'de 2 bin 850 ve Kızılhisar bölgesinde 750 adet yeni konutlar için yapılan sunumları dinledik. Konuşmaları sırasında Sayın Fatma Şahin’in 3 kez şehirdeki ev kiralarının pahalılığından şikâyet etmesi dikkatimi çekti. Bu kadar yararlı bulduğum proje için yöneltilen soruların yetersizliği dikkatimi çekti. Demek ki herkes memnundu. Sayın Fatma Şahin sanki, ‘soru soracak müşteri ararken’ yüzüme bakıp adeta soru sormayacak mısın dercesine odaklanınca, haliyle mikrofonu açıp “bari ben sorayım" dedim. Tabii konuyu yapılacak konuttan öteye taşıdım ve “Sayın Başkan dikkat ettim tam 3 kez kiraların pahalılığından şikâyet ettiniz. Bende bundan cesaretle başta ev kiraları olmak üzere, Gaziantep’teki pahalılığın artık dayanılmaz noktaya geldiğini söylemek istiyorum. Bu şehirde en büyük sorunların başında ev kiraları geliyor. bin liralık eve 2 bin lira isteniyor. 1.500 liralık eve 2. 500, hatta üç bin lira kira talep ediliyor. Hele bazıları var ki yıllardır kiracısı olan insanların kirasını arttırıyor, 'yoksa evi Suriyeliye kiralarım' diyor. Daha vicdansızları da var. Boş duran dükkanını ev diye bin liraya Suriyeliye veriyor. Ne suyu var, ne tuvaleti. Sonra ev fiyatları konusu daha da beter. Orta halli veya alt tabakadan birisinin evi olması imkansız hale getiriliyor. Bu başıbozukluktan esnafa da bir haller oldu ve iyice vicdansızlaştı. Bugün aldığınız eşyayı, gıda malzemelerini vs. ertesi gün aynı fiyata alamaz olduk... Sayın Başkan bu gidişle insanlar ev sahibi olamayacak. Dahası başlarını sokacak ev bile bulamayacaklar. İnsafsız ve vicdanını kaybetmiş ev sahiplerine dur deme zamanı gelmiştir. Lütfen bu konuyu masaya yatırın” dedim. Evvela “ne yapabiliriz ki” dedi. Ardından ısrar edince “o zaman ne yapmamız gerektiğini söyler misiniz” diye konuştu. Elbette cevabım olacaktı. “Sayın Başkan ben Ökkeş Özekşi olarak yazar çizer söylerim. Yalnız bir noktaya kadar. Ama sizler yani Vali bey, Milletvekilleri, siz dahil belediye başkanları ve oda başkanları bir araya gelir bir ses verebilirsiniz. Bu fiyat pahalılığını masaya yatırabilir, çözümler üretebilirsiniz. Ev ve iş yeri sahiplerinin keyfi artışlarına devlet seyirci kalmamalı. Maliye bu konuya harekete geçirilebilir. Daha bir sürü çözümler üretilebilir. Yeterli bir ses verin, bu kentte yaşayanlar şehri yönetenlerin kendi haklarını savunduğunu hissetmeli” diye konuştum. Milletvekili Nejat Koçer de beni onaylarcasına konuşunca, Sayın Şahin o zaman Sayın Valimizle konuşup bir toplantı düzenleyebiliriz” diyerek ilk ışığı yakmış oldu. Elbette bu işin takipçisi olacağız. Çünkü Gaziantep’te fırsatçı ev ve işyeri sahipleriyle fırsatçı esnaf, yaptıklarının keselerine kalmayacağını görmeli ve bilmelidir. HEP "ACABA 27’NCİ YILIMIZI GÖREBİLİRMİYİM" DERDİM O kadar güzel, anlamlı gurur veren ve beni gerçekten çok duygulandıran kutlamalar ve yorumlar geldi ki, inanın artık ölsem bile gam yemem. Ayrıntıları burada yazsam sayfalara sığmaz. Ama şu var ki, Gaziantep’e çok şeyler verdiğimiz, bu kente çok şeyler kattığımız özellikle 27’nci yılda ortaya çıktı. Kutlama yapamadık ama yapacağız. Hem de 27 yılı içine alacak bir kutlama olacak bu. Ben lafı uzatmadan gazeteyi kurup hayata geçirdikten sonra ilk yıllardaki badireyi atlatıp ayaklarımız yere basmaya başlayınca “Allah bana bu gazetenin 27’nci yılını gösterir mi acaba” demiştim. Allah'ıma çok şükür gördüm. DOĞRU VE HAKLI OLURSANIZ ALLAH SİZE HERŞEYİ GÖSTERİR Yeri gelmişken sizlerle bir şey paylaşmak istiyorum. Hayat boyunca asla Allah’tan bir şey dilemedim, istemedim. Sadece olumlu olumsuz her ne olursa olsun “Allah'ım sen bilirsin” dedim. Tahmin edemeyeceğiniz kötülükler yaşadım, ihanetler yetmezmiş gibi, en acısı tam 3 kez saldırıya uğramam oldu. Hele sonuncusu eşim ve benim için adeta yıkım oldu, ben ölümden döndüm. Ama asla pes etmedik, yılmadık. Şunu mutlaka belirtmeliyim, tüm kötülüklerin hiçbirinde kimseye beddua etmedim, Allaha şart koşmadım. Sadece “Allah'ım ben haksız isem bunu hak etmişim. Yok eğer hak etmemişsem sen bilirsin” deyip bir kenara çekildim. İlerleyen yıllarda tıpkı gazetemizin 27’nci yılında olduğu gibi büyük Allah’ım bana her şeyi gösterdi. Bu öyle böyle değil, inanılmaz şeylerdi. Bundan daha güzel ne olabilir ki. Bir insana yaşadığı süreç içinde görmesi gerekenleri gösteren Cenabı Allah'a ne kadar dua etsem azdır...HEPİNİZE İYİ HAFTALAR