Basın toplantısında konuşan Eti Gıda İcra Kurulu Başkanı Hakan Polatoğlu, Türkiye’nin ilk lifli bisküvisi olarak 1978 yılında pazara sundukları Eti Burçak’ın uzun yıllardır en sevilen markalardan biri olmasında, ciddi bir bilgi birikimi ve üst düzey bir uzmanlığın yanı sıra çiftçinin alın teri ve özveriyle yetiştirdiği buğdayın yüksek kalitesinin de önemli rol oynadığını vurguladı. Hakan Polatoğlu sözlerine şöyle devam etti; “Tarımın ve özellikle de buğday tarımının gelişimi ve sürdürülebilirliğine odaklanarak, sorunların çözümüne katkıda bulunmak amacıyla WWF-Türkiye ile 2008 yılından bu yana sürdürdüğümüz bu iş birliği bizim için büyük bir önem taşıyor. Küresel iklim krizi günümüzde tüm gerçekliğiyle karşımızda duruyor. Gezegenimiz ve insanlığın geleceği için iklim değişikliği ile mücadele ederken, aynı zamanda sürdürülebilir bir yaklaşımla gıda güvencesini de sağlamak zorundayız. Bu amaçla WWF-Türkiye ile süregelen birlikteliğimizi iklim krizi ile mücadele ve gıda güvencesinin sağlanması kapsamında önemli bir kaynak olan “toprak” özelinde yoğunlaştırma kararı aldık.” Eti Gıda Pazarlama Grubu Başkanı Zeynep Dipçin Akdoğan ise iklim kriziyle mücadele ve doğaya uyum konusunda toprağın önemli bir role sahip olduğunu, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve Avrupa Yeşil Mutabakat Çağrısı dahil birçok küresel politika çerçevesinde doğrudan ve dolaylı olarak toprağa atıfta bulunduğunu vurguladı. Sürdürülebilir tarımsal üretim ve gıda güvencesi sağlanmadan sürdürülebilir bir geleceğin mümkün olamayacağına hatırlatan Akdoğan, şöyle devam etti: “İklim değişikliğinin hem ekolojik hem de ekonomik olarak yıkıcı etkilerini her geçen gün daha fazla görmeye başladığımız bu kritik dönemeçte artık fazla zamanımız kalmadı. Binlerce yıldır bizleri besleyen bu yorgun toprakları korumak ve iyileştirmek için doğanın çalışma ilkeleriyle uyumlu sistemler kurup uygulamaktan başka çaremiz yok. Güzel haber ise topraklarımızı korumamız ve yenilikçi yaklaşımlarla yeniden canlanmasını sağlamamız mümkün.”WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) iş birliği ile ülkemizin tarım topraklarının sağlığı ve bereketi için Sağlıklı Toprak Hareketi’ni başlattıklarını ifade eden Zeynep Dipçin Akdoğan sözlerini şöyle sürdürdü; “Sağlıklı Toprak Hareketi projesiyle ülkemizde tarım yapılan toprakların kalite ve verimliliğinden ödün vermeden korunması ve iyileştirilmesi yönünde katkı sağlamayı ve bu konuda toplum nezdinde farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz. Öncelikli hedef kitlemiz olan çiftçilerimizi toprak koruma yöntemlerini uygulamaları için teşvik etmeyi hedefliyoruz. Kamunun önderliği ve iş birliğiyle tarım toprağını korumaya yönelik politika ve uygulamaların yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak istiyoruz.”