Çok yakın tarihlerde Gaziantepliler olarak, bir Duygu Delen olayı, bir Olimpik Yüzme havuzu önünde geri geri giderken bisiklet süren masum bir çocuğa çarparak ölümüne neden olunması ve son olarak da Scooter kullanan İki genç kızımızdan birisinin ölümü, diğerinin ağır şekilde yaralanıp yaşam savaşı verdiği üç olay bu kentin hafızalara silinmemek üzere yerleşen olaylar olmuştur. Ölümlerle sonuçlanan 3 olayda, zanlı veya sanık olanların hepsinin de 18 yaşından küçük olması çok önemlidir. Dahası çok vahimdir. Çünkü bu üçü de ehliyetleri olmasa da araba kullanan gençlerdir. Büyük ihtimal babaları tarafından altlarına son model araçlar verilmiştir. Bunlardan kimisi uyuşturucu kullanmış, kimisi aşı alkol ve sigara alışkanlığına bulaşmış gençlerdir. BABALAR ÇOCUKLARINA KÖTÜLÜK YAPIYOR Diğerleri için hep yazdım, ailelerini uyardım sürekli. Bu çocuklara küçük yaşta araç vererek ehliyetleri olmadığını bilmenize rağmen göz yummakla kötülük yapıyorsunuz dedim. Yani dedim de dedim. Kaldı ki son olarak bu 3 olayı yazıyorum şimdi. Yıllardır çok iyi bilirim ki, bu şehirde çok ciddi bir hastalık hakim. Babalar küçük çocuklarını direksiyon başına geçirmekten büyük keyif alıyor. Bazıları bebe denilebilecekleri kucağına alarak direksiyon kullandırıyor. Bazıları direksiyon başına geçirdikleri 8-14 yaşındaki çocuklarının yanında oturup trafiğe çıkartıyor. Çocuk 15 yaşına gelince artık onun tek başına araba sürmesine göz yumuyor. Araştırıldığında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü trafik şubede böyle yüzlerce olayın dosyalarının olduğu görülecektir. ESKİNİN BABALARIYLA YENİNİN BABALARI Önceden hali vakti yerinde olan babalar çocuklarının altına araba çekip vermezdi, ama özellikle cumartesi günleri kendi otomobillerini çocuklarına verirlerdi. Onlar da o gün arkadaşlarıyla gezer durur, akşamları ise alkol alıp hız sınırını aşacak şekilde araç kullanır ve kazalara sebep olurlardı. Çok iyi biliyorum ki, bu nedenle çocuklarını kaybeden babalar vardır bu şehirde. En dramatik yönü ise kendi çocuklarının ya ölümü ya da sakat kalması bir yana, başkalarının da hayatlarının kararmasına, ailelerin yasa bürünmesine yol açılırdı. Şimdi durumlar değişti. Hali vakti yerinde olan ailelerin çocuklarının altlarında son model araçlar var. Yaşı küçükmüş, ehliyetmiş hepsini atın bir kenara. Baba veya ailenin ekonomik gücü var ise, hele bir de siyaseten önemli makamlara sahiplerse, yasalar kurallar onlar için geçerli olmuyor maalesef. Çocukları alkollü veya aşırı hızda yakalanmış ise, hemen başta il başkanları, Milletvekillerini arayarak ilin Valisine veya emniyet müdürüne baskı uygulama girişiminde bulunuyorlar. Kazalarda da aynı şeyler yapılıyor elbette. Ve bunun içindir ki, çocuklar şımarıyor, sorumluluk duygusundan uzaklaşıyor. Hele bir de maceracı birkaç arkadaş edindiyse işler zıvanadan çıkıyor. Cafeler, barlar, eğlence mekanları bu gençlerle dolup taşıyor. Gecenin ilerleyen saatlerinde ise kentin caddelerinde hız yapılıyor, yüksek sesle müzik açılıyor, Drift yapılıyor, birçok kazaya sebebiyet veriliyor. BU SCOOTER’LAR GAZİANTEP İÇİN UYGUN MU? Evet, buraya kadar şehrimizde yaşanan olayların çok kısa özetini yapmaya çalıştım. Gelelim iki genç kızımızın Anneler parkını geçtikten sonra Adnan İnanıcı Bulvarının yanındaki caddede başına gelenlere. Bir kere yollarıyla, semtlerin konumlarıyla, bisiklet ve şimdi Scooter kullanımında yetersiz alt yapısıyla Gaziantep çok ciddi olaylara gebe. Bu “BinBin” denilen araç, kısa mesafeli yolculuklarda çevreci, ekonomik ve eğlenceli bir ulaşım alternatifi sunduğu belirtilen tek kişilik bir araç. Nisan 2021’de çıkan elektrikli scooter (e-scooter) yönetmeliğiyle yetki belgesi alan ilk şirket olan bir adına da Martı denilen BinBin, İstanbul, Konya, Kayseri, Antalya, Samsun, Eskişehir, İzmir, Adana, Kocaeli, Diyarbakır, Bursa ve Trabzon’dan sonra Gaziantep’te piyasaya sürüldü. Yaklaşık 2 milyon civarında kullananı olduğu söyleniyor. Ancak kullanıcıların kurallara uyması gerekiyor. Öncelikle kullanılacak yollar çok önemli. Bisiklet yolu birinci öncelikli. Azami hızın 50 km üzerinde olduğu yollarda kesinlikle kullanılmamalı. Sürücü dışında kimsenin olmaması, sırtta taşınabilen kişisel eşya harici yük ve yolcu taşınması. En önemlisi, Kullanılacak Scooter'in gece diğer araç sürücüleri ve yayalar tarafından rahat bir şekilde fark edilmelerini sağlamak üzere; önde beyaz ışık verecek ve en az 20 metre önü aydınlatabilecek şekilde bir adet far, arkada, kırmızı renkte ışık veren bir lamba ve kırmızı reflektör ile 30 metreden duyulabilecek ses çıkarabilen zil, korna veya benzeri ses aleti ile teçhiz edilmiş olması zorunlu kılınmış. Tabii bunda en önemli rol firmaya düşüyor. Öyle her Scooter'i kiralayanlar bu aracı rastgele yerde kullanamaz yani. Maalesef acı gerçek ki, şu anda Gaziantep’te sağımızdan solumuzdan vızır vızır geçen bu aracı kullananları endişeyle izliyoruz. Aslında bu firmaya izin veren UKOME yetkilileri ince eleyip sık dokumalıydı, Scooter kullanacakların bu aracı nerede kullanabilecekleri belirlenmeliydi. Maalesef bu yapılmamıştır. Haliyle özellikle gençlerimiz ve kızlarımız büyük bir hevesle bu aracı kullanmaya başlamıştır. UKOME’NİN KUSURU VAR Maalesef, Gaziantep gibi trafik kuralları konusunda bilgi ve uyma konusunda zayıf notu olan bir şehirde, zaten sıkıntı yaşayan bisiklet ve motosiklet sürücülerine şimdi de Scooter kullananlar eklenmiştir. Bu şehirde araç kullananların yarısından fazlası daha dönel kavşak kültürüne sahip olamamıştır. Bu gibi insanlardan Scooter gibi küçük araçlara normal bir araç muamelesi yapmaları beklenebilir mi? İşte bu son olayı irdelerken bu ayrıntılara çok dikkat etmemiz gerekiyor.1-Bu işte birinci kusurlu olarak yeterli alt yapı oluşturulmadan izin veren UKOME’yi görüyorum.2’ncisi yönetmelikteki tüm maddeleri bilmesine rağmen tedbir almadan rastgele önüne gelene bu aracı verenlerdir.3’ncüsü dönel kavşağı geçtikten sonra yayaların çok yoğunlukta olduğu caddede, hem de tam yaya yolunun ortasında 2 genç kızdan birinin ölümüne, diğerinin komaya girmesine yol açacak hızda araç kullanan ehliyetsiz kişidir.4’ncü kusurlu olan ise maalesef kızlarımızdır. Ezgi Alya Yiğit ve Şimal Toprak, akşam saatlerinde Scooter’larıyla ana yola çıkacakken çok ama çok dikkatle olmaları gerekirken maalesef bir anlık hesapsızlık başlarına bu kazanın gelmesine yol açmıştır. YAYALAR KARŞIYA GEÇEBİLMEK İÇİN ECEL TERİ DÖKÜYOR Gelişmelerin tümünü toparladığımızda;1- Gaziantep’te park ve alışveriş merkezleri gibi yerlerde yoğun olan yayalar için maalesef hiçbir tedbir alınmıyor. O insanlar kadın çoluk çocuk, yaşlılar yolun karşısına geçebilmek için ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Bakınız Yüksek binadan Abdülkadir Aksu bulvarına girildiğinde, Anneler parkının önündeki insanlar karşıya geçebilmek için ecel teri dökmektedir. Sanko ve Form AVM önünde de sıkıntı yaşanmaktadır. Ve buralarda küçüklü büyüklü sürekli kaza olmaktadır.2- Gaziantep’in mevcut trafik yapısı Scooter kullanılmaya elverişli değildir.3- Bu aracı kullananlar yeterli bilgiye ve bilince sahip değildir.4- Firma çok özensiz davranmıştır. Özellikle Scooter kullanıcılarının akşamları alınması gereken tedbirleri bir trafik kuralı gibi uygulanması gerektiği konusunda yetersiz kalmıştır.5- Ehliyetsiz otomobil sürücüsü her ne kadar “onlar bana çarptı” gibi kamuoyunda kendi ailesini de zora sokacak acımasız ifadesiyle hepimizi incitmiştir. Kaldı ki öğrendiğime göre, aracın fren kilidi patlamış, hava yastığı açılmıştır. Hiç yavaş giden araçta bunlar olabilir mi? Rapor nasıl çıkacak, kusurlu kimler olacak bunu nasıl olsa öğreneceğiz. Ama bir gerçek var ki, o güzelim iki kızımızdan birisi şimdi toprak altında, diğeri de kafatasında meydana gelen darbe sonucu komada uyutulmaktadır. BİRŞEY DAHA; Daha önce yaşanan olaylarda olduğu gibi bu çocuk da kısa sürede yaşının küçüklüğü nedeniyle bırakılacaktır. Tabii toplum vicdanında yaşatılan bu ağır yara diğer olaylardaki gibi asla iyileşmeyecektir. O çocuklar sonra yine babalarının aldıkları lüks araçlarla bu şehrin cadde ve bulvarlarında cirit atacaktır. SON SÖYLEYECEKLERİM; 1- Gaziantep Üniversitesi Rektörü Sayın Arif hocam. Öğrenciler Ökkeş Özekşi abilerini arıyor ve size ulaşabileceklerini düşünerek bana yazıyor. Hocam öğrenciler "yemek yiyemiyoruz" diyorlar. "Rektör 1 lira yaptı ama aç kaldık" diyorlar. Hocam, Diş 5’nci sınıfta olanlara günlük yemek alacak kart verilmiyormuş. Fişleri de kesilmiş. Kart için çocuklar oyalanıyormuş. İlk önce Fakülteye kadar gelip dağıtmışlar ama şimdi Halkbank’tan alın diyorlarmış. Halkbank’a gitmişler orada da yokmuş, AKM’ye göndermişler orada da yokmuş. Yani bu işin sizin bilginiz dışında olduğunuzu düşünüyorum. İnşallah yanılmam. Ama en önemlisi bu gençlerin son sözleri beni çok ürküttü hocam, umarım doğru değildir. Bakın ne diyorlar hocam; “Fiş kullanarak yemek yiyorduk bizim diş hekimliği fakültemizden fiş alımını kestiler ki biz sabahtan öğleye kadar bir sürü hasta bakıp bir de fiş için yemekhanedeki ablayla yüz göz oluyorduk. Sonrasında merkeze gittik, orada da bize fiş veremeyeceklerini söylediler. Söylenene göre, fiş sadece yabancı uyruklu öğrencilere veriliyormuş. Yani ben anlamadım hem kart vermiyorlar hem fiş bir de üstüne yabancı öğrencilere verildiğini söylüyorlar. Ökkeş abi, yabancı değilsen bir hiçsin gibi kendi ülkemizin kendi üniversitesinde aylardır yemekhane sorunu devam ediyor ve kimse çözemiyor bunu. Lütfen gündeme getirin” Hocam son olarak birde şu pis kokan ihaleyle ilgili hala sizden bilgi alabilmiş değilim. 2- Geçtiğimiz günlerde gündeme getirdiğimiz Gaziantep’teki Hayalet Öğrenci uygulamasında öğrencilerin okula gitmeden diploma aldıkları yolundaki iddialar için Milli Eğitim Müdürü Sayın Yasin Tepe’nin göndereceğini söylediği açıklamayı sabırla beklediğimi tekrar hatırlatıyorum. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR