“Ülkede neredeyse her hafta bir felaket yaşıyoruz, bu felaketlerin maddi maliyetini karşılamak için vatandaşa İBAN numarası verip para isteyen hükümete soruyorum; madem vatandaştan bu zor günlerde yardım isteyecektiniz, 19 yıldır topladığınız milyarlarca liralık deprem vergilerini ne yaptınız, niye topladınız ve nereye harcadınız?” gibi kritik öneme sahip soruları sordu. Ülke tarihimizin en büyük, sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan Doğu Marmara Depreminin üzerinden 22 yıl geçmesine rağmen AKP Hükümetinin bu tip afetlere karşı gerekli önlemleri almamasını eleştiren Yılmazkaya, son dönemlerde yaşanan afetler ve bunlara karşı çaresiz kalan Hükümetin vatandaştan yardım dilenmesinde sert bir dille eleştirdi. Türkiye bir deprem ülkesi olmasına rağmen, depreme karşı hazır mıyız sorusuna cevap verebilecek bir hükümet yetkilisinin olmadığını vurgulayan Yılmazkaya, Şahinbey ilçesi Çağdaş Mahallesi’nde yapımı yeni tamamlanmış ruhsatsız ve kaçak olan 5 katlı bir binanın çökmesini örnek göstererek, “Maalesef iktidarın bu rant eksenli politikası çarpık kentleşmenin temelini oluşturmaktadır” ifadelerini kullandı. EĞİTİM VERİLMELİ“Büyük doğa olaylarına profesyonelce müdahale eden AFAD'ın yaklaşık 2 bin arama kurtarma ekibi var. Ama son dönemlerde yaşadığımız yangılar, sel felaketleri gibi doğa olaylarında hükümetin plansız ve programsızlığı yüzünden bu tip afetlere karşı ülkenin düşürüldüğü acizliği hep birlikte gördük. Bu nedenledir ki her fırsatta söylediğimiz gibi, öğrencilere, askerlere ve itfaiyecilere biran önce AFAD Uzmanlığı eğitimi verilmesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmek gerek” ifadelerini kullandı. Yılmazkaya konuyla ilgili yaptığı değerlendirmelerde şu ifadelere yer verdi; “Ülke tarihimizin en büyük, sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan Doğu Marmara Depreminin üzerinden 22 yıl geçti. Ülke olarak bu felaketlerin acısını çok yaşadık. Bu depremde; binlerce insanımız toprak altında kaldı, binlerce insanımız yaralandı. Kentleşme ve imar konularında yapılan "rant odaklı" uygulamalar; doğal ve öngörülebilir olan deprem ve su taşkınlarını afete dönüştürüyor! Can kayıplarıyla birlikte 10 binlerce vatandaşımızda ciddi ölçüde mal ve ekonomik kayıplar ortaya çıkıyor. Yapılarımızın durumuna baktığımızda doğa olayları karşısında son derece zayıf olduklarını hepimiz görüyoruz. Bugüne kadar yaşadığımız deprem ve diğer doğa olayları "tarihsel sürecin günümüze kadar taşıdığı öngörülebilir" olaylardı! Ne yazık ki bu işin birinci dereceden sorumlusu olan Hükümet tarafından gerekli stratejiler hayata geçirilmediği zaman yaşadıklarımızın sonuçları da oldukça ağır oluyor!” dedi. DELİ DUMRUL VERGİSİNE DÖNÜŞTÜToplanan deprem vergisiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Yılmazkaya, geçici olan Özel İletişim Vergisinin, AKP hükümetiyle kalıcı hale getirilmesini eleştirerek, bu verginin bir an önce kaldırılması gerektiğini vurguladı. Yılmazkaya, “Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan ve 17 Ağustos 1999 depreminden sonra yaşanan felaketin yaralarının sarılması için geçici olarak uygulamaya konulan Özel İletişim Vergisi’ni (ÖİV) 2003’te kalıcı hale getiren iktidar, 19 yıldır deprem vergisi olarak toplanan milyarlarca liranın hesabını vermediği gibi salgının bedelini yine halkın sırtına yükledi. Bu yetmezmiş gibi pandemi sürecinde iletişimin ve internetin öneminin çok arttığı bir dönemde yüzde 33 gibi yüksek zam yaptılar” ifadelerini kullandı. Yılmazkaya sözlerini şöyle sürdürdü; “Türkiye, genel vergiler (KDV), sektöre özel cihaz vergileri (ÖTV), sektöre özel kullanım vergileri (ÖİV) ve cihaz aktivasyon vergileri (yeni tesis ÖİV, telsiz ücreti) gibi vergiler toplandığında en çok vergi yüküne sahip olan ülke konumundadır. Dijitalleşme çağında tüm dünya ucuz ve hızlı internetin yollarını ararken, özellikle de internet kullanımının katlanarak arttığı pandemi döneminde iktidar vatandaşa zam üzerine zam müjdeliyor. Ülkede felaketler olurken bunlar vatandaşa İBAN numarası verip yardım istiyor. İBAN numarası verdikten bir gün sonra ise yabancı ülkelere hibe yapıyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Otomotiv sektöründe yaşanan vergi indirimi de yetersiz ve göz boyamadır. İnsanlar artık ne ev ne de araba alabilir duruma gelmiştir. Hükümetin bu ÖİV garabetinden bir an önce vatandaşı çekip çıkarması lazım ama bunu yapacak kudreti yok. AKP ülkeyi yönetememektedir, ülke savrulmaktadır.” İfadelerini kullandı. HABER MERKEZİ