Geride bıraktığımız hafta Gaziantep açısından son derece önem taşıyan günler ve etkinliklerle doluydu.. Şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 90. yıldönümü, biraz da Fransa parlamentosunun Ermeni soykırım tasarısını onaylamasına denk düşünce, daha farklı bir anlam kazandı.. Haliyle yapılan bir dizi kutlamaların hepsinde o heyecanı görme şansını bulduk..

Bu arada Gaziantep Valilliğinin önderliğinde Milli Eğitime katkı kampanyası ile Sanayi Odasının ödül töreni, tam da bu haftaya denk gelince, törenlere yetişme konusunda adeta yarış yapıldı.. Bunlara birde katılımcılardan Bakan'ları eklersek, şehirdeki temponun nasıl arttığını söylememe gerek yok sanırım..

Nereden bakarsanız bakın, gerçekleşen tüm etkinliklerin bizleri memnun ettiğini söylemeliyim.. Özellikle Ticaret Odası önderliğindeki, Gaziantep Üniversitesi ve Şehitkamil Belediyesinin katkı sağladığı Kurtuluş yıldönümü kutlamaları, bu şehirde yaşayan herkesin mutlaka görmesi gereken bir etkinlikti.. Sıtkı Severoğlu'nun fotoğraflarıyla süslenen sergi, 'Kefen Bayraklı Kale'belgesi, Halk oyunları gösterisi ve en önemlisi bu şehrin kurtuluşunda canlarını siper edenlerin hatırlanıp yakınlarına verilen ödüller, uzun yıllar unutamayacağımız güzellikteydi.. Bir GAZİ torunu olarak bundan son derece gururlandığımı söylemeliyim..

Hemen sırası gelmişken söylemek istiyorum.. Gaziantep'in düşman işgalinden kurtuluş törenlerinin önümüzdeki yıllarda bir bütün olarak, vilayet, büyükşehir ve kurumlar olarak bir bütünlük içinde yapılması çok daha iyi olacaktır..O kadar güzel etkinlikler farklı mekan ve bölgelerde olunca insanlar dağılıyor, yoruluyor..Bu konunun şimdiden masaya yatırılmasında yarar görüyorum..

Son birşey daha..Özellikle 'Kefen Bayraklı Kale'belgeselini milli eğitim ile görüşerek tüm okullarda öğrencilerimizin izlemesi için harekete geçilmelidir. Çünkü bu şehrin kurtuluş savaşını genç kuşaklara mutlaka göstermeli ve öğrenmelerini sağlamalıyız..

ÖDÜL ALAN SANAYİCİLERİ EĞİTİM

TOPLANTISINDA GÖRMEK İSTERDİK

Milli Eğitim'in 'Bir Tuğla da sen koy' kampanyası için 'karamsarım' demek istemiyorum.. Ama haftalardır hazırlığı yapılan törene katılması gerekenlerin ilgi göstermeyişi, salonun okul müdürleri ve öğretmenlerin ağırlıkta olduğu bir kalabalıktan oluşması can sıkıcıydı, bunu mutlaka belirtmeliyim..

Oysa bir gün önce aynı salonda Sanayi Odasının ödül töreni vardı. 'Gaziantep'in Yıldızları'adı verilen ve Türkiye'nin 1000 büyük firması arasına girenler ile gelişim gösteren toplam 76 firmaya ödül verilmişti.. Elbette hepsi ile gurur duymuştuk.. Çünkü şehrimize katma değer katmışlar, markalaşma yolunda Gaziantep'e ekonomik anlamda katkı sağlamışlardı..

Ama konu eğitim olunca, o bir gün önce salonda ödül alırken gördüklerimizin yarısının bile ortalıkta gözükmeyişi manidardı.. Oysa ben çok umutlanmıştım..Hele ödül gecesinde firmaları temsilen gençlerin sahneye çıkması, Gaziantep'te ikinci ve 3. kuşağın ayak sesleri gibi gelmişti bana.. Ne var ki, o heyecanım ve umudum, eğitim toplantısında yerini tam bir hayal kırıklığına bıraktı..

ARTIK BU ŞEHİRDE YENİ

HAYIRSEVERLER GÖRMEK İSTİYORUZ

Biliyorsunuz geçen haftada yazdım, bu tür etkinlikler geçtiğimiz yıllarda da yapılmış ve kısmende olsa sonuç alınmıştı.. Eğitimdeki geri kalış sebepleri içerisinde yüzde 50 veya 60'lık payı olduğunu düşündüğüm okul eksikliğini gidermenin yöntemini iyi belirlemek gerekir.. Bence böyle toplantılarda para toplama yerine Mehmet Aslan'ın ısrarla üzerine basarak söylemek istediği gibi, firmalarla birebir görüşmelerin daha iyi sonuç doğuracağına inanıyorum..

Sanırım Vali Erdal Ata, Milli Eğitim Bakanına mahçup olmamak için böyle bir yöntemi uygun buldu.. Aslında tüm olumsuzluklara rağmen, sahneye çıkartılan ve beni bile şaşırtan performansıyla, salonda bulunanları teşvik edip harekete geçiren Mehmet Aslan'ın pozitif enerjisinin etkisiyle, yine de bir hareket sağlandı..Ama hedeflenen noktaya ulaşılması imkansızdı ve öyle de oldu..Temennim bundan sonraki yol haritasında sapma olmaz ve Gaziantep okullaşma ve derslik eksiğini hayırseverlerin desteğiyle kısmen de olsa gidermiş olur..

Bu konudaki son sözüm; Okul yapmak devletin işidir..Bunu söylemeye gerek yok.. Elbette hayırseverler de olmalıdır.. Ancak bu tür hayır işlerinde her seferinde aynı isimler ve firmaların yerine, yeni yeni isimler görmek istiyoruz.. Madem bu şehir göç alıyor, madem bu şehirden para kazanılıyor, o zaman artık o isimlerin de şehrin eğitimine, kültürüne, sağlığına katkı sağlamasını görmek hakkımız olsa gerek..

BAŞSAVCI MUSTAFA PEKER

Gaziantep'e göreve gelen adalet mensupları ve özellikle Başsavcıların hepsine saygımız sonsuz.. Geçmiş dönemden beri büyük bölümüyle yakın olmuşluğumuz var.. Hatta Sayın Ahmet Karayiğit ile yeni Adliye Sarayı için verdiğimiz mücadeleyi hiç unutamam. Gaziantep'e yaraşır bir adliye sarayı için o dönemde gerçekten çok çalışma yaptık.. Bunun hem canlı şahitleri hemde en büyük yükünü çeken Adliye İdari İşler Müdürü Sayın Hüseyin Deveci ve şimdi emekli olan Ali Torun çok iyi bilirler.. Yani sözün kısası, bizim Adliye ile, yargı ile işimiz, sadece nitelik yönünden, daha iyi şartlar, daha uygun ortamların yaratılması ve kalite açısından olmuştur.. Yıllardır aynı anlayışla hareket ediyoruz.. Tek amacımız yargının bağımsızlığının korunması, siyasi baskı altında kalmaması, tüm yargı mensuplarının en iyi ortamlarda özgürce görevini yerine getirmesi içindir..

Bu düşünceden hareketle, son dönemde şehrimizde bir süredir görev yapan Başsavcı Mustafa Peker'i izliyoruz. Yaptıklarını takip ediyor, gerek Adalet mekanizmasının doğru işlemesi yolundaki titizliği ve hassasiyetlerini, gerek Adalet Sarayı içi ve çevresindeki düzenlemeler yönündeki yenilikçi anlayışındaki kararlı duruşu, gereksede bir Başsavcıya yaraşır temsil ciddiyetiyle, şehrimizdeki tüm sosyal ve kültürel etkinliklere katılımındaki duruşu, sadece benim değil herkesin dikkatini çekecek noktaya ulaşmıştır..

Bu nitelikler, görüntüler ve duyumlar, vatandaşların bir Başsavcıya bakış açısında önemli etki yaratmaktadır.. Ve haliyle sorununu dile getirmeye korkan veya çekinen mağdur insanlar ile, vatandaşlık görevini yapmak isteyen ama her seferinde güvensizlik korkusuyla sessiz kalmayı tercih edenlerin cesaretlenmesi, bir Başsavcının çevreye yaymış olduğu pozitif enerjinin ürünüdür.. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Peker'e yönelik bu tesbitlerimde yanılma payımı bir kenarda tutuyorum.. Ancak bu insanların yaptıklarının ve icraatlarının, kamuoyu tarafından bilinmesi gerektiğinin sorumluluğu içinde, Haftaya Bakış köşesinde yayınlamayı bir vatandaşlık görevi olarak değerlendiriyorum..Ve yine bir vatandaş olarak herkese çağrıda bulunuyor, 'çekinmeden korkmadan endişe etmeden bu Başsavcıya gidebilirsiniz' diyorum..

VALİLİK KÖMÜRLERİN ANALİZİNİ YAPTIRDI MI ?

Şehrimizde hava kirliliği maalesef devam ediyor..Geçen hafta yazdım, şehrimizde dağıtılan kömürlerin analizinin vilayet tarafından yaptırılıp yaptırılmadığı konusunda bir soru yönelttim, maalesef kimseden çıt çıkmadı.. Aslında Vali'ler vatandaşın mağduriyetleri durumunda birinci derecede sorumlu olmalıdır.. Sanırım Vali Erdal Ata yoğun iş yükü nedeniyle bu konuya eğilememiştir.. Ama vatandaşın sağlığının önemli olması gerekir..Kaldı ki, dağıtılan kömürlerin yapılacak analiz sonucu ne olduğu ortaya çıkacaktır. Mersin Valiliği bunu yapmış ve kömürlerde insanı zehirleyecek maddeler zehir tesbit etmiş ise, ve o kömürleri iade etme kararı almışsa, bunu Gaziantep Valiliğinden bekleme hakkımız olsa gerek.. Çünkü bu şehirde özellikle akşam saatlerinde kömür soluduğumuz unutulmamalıdır.

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR