Recep Tayyip hükümeti tarafından vizyona konulan ?Kürt Açılımı? teröre teslimiyeti öngören bir sürecinde başlangıcı olmuştu.
PKK?nın tek taraflı ateşkesi ve ilan edilen ateşkesin sürekli uzatılması nasıl bir oyunun parçası ise Taksimde patlatılan bomba da aynı süreci senaryolaştıran oyunun kupleleri arasında zaten vardı.
Hükümet ilan ettiği yanlışın boyutunu kestirmiş olmalı ki, Kürt etnisitesine dayanan ve diğer taraftan Türk toplumunu huzursuz eden bu projenin adını ?Demokratik Açılım? olarak değiştirmiş ve yumuşak bir yatay geçişe kapı aralamıştı.
Oysaki ?Demokratik Açılım? Türk toplumunu daha fazla özgürleştirmiyor, yönetenlerin yönetim anlayışını ise daha fazla demokratikleştirmiyordu.
Yani bir anlamda, toplumu oluşturan bütün katmanlar aynı zamanda ve aynı şiddetle demokratikleşme ve özgürleşme kaygısı taşımıyorlardı.
Tersine demokratikleşme ve özgürleşme teranesi salt bölücü ve ırkçı Kürt siyasetine teslimiyeti öngörüyordu ve nitekim sonuç beklendiği gibi oldu.
Devlet İmralı ve Kandil?le kurduğu gayri yasal diyalogları öyle vahim bir boyuta taşıdı ki, artık İmralı?da Abdullah Öcalan?ın kendi el yazısıyla kaleme aldığı mektubat bizzat Türkiye Cumhuriyeti devletinin özel kuryeleri tarafından güvence altına alınıyor ve devlet Öcalan-Karayılan diyaloğuna ulaklık ediyor.
İnkâr götürmez bu gerçeği Abdullah Öcalan?ın avukatı olması sıfatıyla basına deklare eden Aysel Tuğluk ?Sayın Öcalan? adına ?Devletle kurduğumuz diyalog müzakere boyutuna ulaşmıştır? diyerek gelinen pozisyona son noktayı koymuştur.
Diyalogdan-müzakereye geçiş sürecini iyi okumak ve müzakerenin ne anlam taşıdığını bütün boyutlarıyla algılamak gerekiyor.
Başbakan Erdoğan?ın da doğruladığı diyalogdan-müzakere noktasına geçişi öngören PKK-AKP algısı, sonunda BDP?li Hasip Kaplan?a ?Gün gelir PKK?da parlamentoya girer? cümlelerini sarf ettirmiştir.
Sanki İmralı?da yatan, otuz bin kişinin ölümü ile terörle mücadele için sarf edilmiş iki yüz elli milyar dolarlık bir kaynak israfının müsebbibi değilde, masumane fikirleri ve eli yüzü temiz demokratik talepleri için demir parmaklıklar ardında ceza çeken bir Nelson Mandela masumiyeti.
Sekiz yıllık AKP iktidarıyla, ?Kürt Açılımı?nı ve Taksim?de patlayan bombaya kadar bir film şeridi gibi geçen bu namüsait süreci aklınızın aydınlığına ve mantığınızın terazisine vurun, bakın ortaya ne çıkacak?
Taksim?de üzerinde ki bombayı patlatarak Türkiye gündemine oturan Vedat Acar?ın ağabeyi salyalı bir hezeyanla haykırıyor. Akıl ve edep dışı bu haykırışın kodları ?Kürdistan Özgürlük Şahinleri? gibi fiyakalı bir isme tekâmül ediyor.
PKK bünyesinde ki TAK?la fikir ayrılığı süsü verdiği bu son senaryoyla adeta Türkiye ile alay ediyor, Hükümetin kıçına giriyor.