Kelimelerin kifayetsiz kaldığı, sözün bittiği bir noktadayız.

Terör her geçen gün tahribatını artırıyor. Onlar profosonelleşti biz yerimiz de sayıyoruz.

Bazen aklımıza 80 öncesi Türkiyede olduğu gibi Tüm kurşunlar aynı silahtan çıkıyor.

Birileri bilerek büyük oynuyor, kardeş kavgasını daha çok tahribat verdirerek yaptırtmaya devam ediyor.

O kadar bölünmüşüz ki 100lerce insanımızın hayatını kaybettiği, alçakça hain bir saldırıda bile bir araya gelemiyoruz.

Herkes bir birinin üzerine atmaya kendilerine malzeme çıkartmaya çalışıyor.

Oy devşirme alçaklığı başka bir trajedi... Uzun zamandır Metin ÖZKAN yazısı paylaşamıyorduk...

Bugün onun açısından bakalım olaya bakalım ne diyor... Türkiye, tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar, karanlık, kargaşa ve korku dolu günler yaşıyor.

Cizredeki, Vartodaki, Yüksekovadaki güvenlik endişesi, Kızılay, Beyoğlu, Karşıyaka meydanında yaşanıyor.

Askerlerimiz ölüyor, Polislerimiz ölüyor, Sivil vatandaşlarımız ölüyor.

En acısı da basiretsiz iktidar eliyle, Türkiye öldürülüyor! Dün Reyhanlı için, 'Cumhuriyet tarihinin en büyük terör saldırısı' demiştik. Bugün Ankaradaki vahşet için,'Cumhuriyet tarihinin en büyük terör saldırısı' diyoruz

Görünen o ki; Devlet lidersiz, Bayrak sahipsiz, Millet başsız…

Vatan da böyle 'yöneticisiz kalmış' görüntüsü vermeye devam ettikçe, daha çok terör saldırısı ile karşı karşıya kalacağız.

Ve suçu başkasına atarak, daha çok 'kandırıldık' yalanı dinleyeceğiz.

İktidar diyor ki, 'Terör eylemlerinin arkasında, Türkiyenin kalkınmasını istemeyen dış güçler var.'

Eeee…. O nedenle bizim suçumuz yok, onlar yaptı. Kim yaptı? PKK, IŞİD, DHKP-C mi?

Kaldı ki ne fark eder? Ya da neyi değiştirir? Sen devlet olarak kendini sorgulamayıp,

Sorumluları kapının önüne bırakmadıkça, emin ol daha çok kandırılır, daha çok aldatılırsın.

Zannetme ki her şey sana anlatıldığı, ya da senin etrafında yaşandığı gibi!

Gazete tetikçilerinin, Maşa olmuş yazarlarının, ekranlarda ahkam kesen soslu uzmanların,

Ve yakınında ki acemi siyasetçilerin gazına gelme.

Güçlü bir devlet ve kudretli bir iktidar;

'Bu hükümet AKP hükümeti değil, seçim hükümeti' demez…

'Nasıl önleyemedim, neden görmedim' der,

'Neyi atladım, nerede eksiklik yaptım' der.

Eğer bunları demezse vatandaşta çıkar, 'Nerede bu devlet' der. 'Nerede bu dünya lideri' der,

'Nerede bu Kiziroğlu' der, 'Nerede bu yeni Türkiye' der.

Der de der. ..Bununla da yetinmez, Türkiyedeki huzuru Şama taşıma hayalinde olanlar,

Ankarayı neden Şam gibi yaptılar der.

Hülasa, Kimse bize artık 'stratejik derinlik' den falan bahsetmesin.

Bu stratejik derinlik falan değil,

Bu bize göre bitmişliğin, çaresizliğin ve çözümsüzlüğün derinliğidir.

Bu kısaca onar onar ölümlere alıştırdığınız milletin,

Yüzer yüzer ölümlere alıştırılmasıdır.

Bu duruma 'stratejik derinlik' diyerek milleti kandıranlar da, toplumu her gün biraz daha 'mankurt statüsüne sokmaktadır.

Lafın sonu; Biliriz ki insan insanın aynasıdır. Biliriz ki aynaya bakan kendini görür, ve biliriz ki kişi herkesi kendisi gibi zanneder...

Diline kalemine sağlık Metin Hocam...

Allah sonumuzu hayır getire Cumamız Mübarek ola...

Devletimize milletimize zeval vermeye...

Bizi bu hallere getirenlere akıl fikir ihsan eyleye...