“Delikli demir çıktı, mertlik bozuldu” “ Ya da "Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu “diye bir halk türkümüz vardır. Çoktan hükmü geçti. Şimdi de “ Televizyon çıktı dostluklar bozuldu” diyebileceğimiz bir çağı yaşıyoruz.Televizyon icat oldu; Sinemalar kapanmak üzere, tiyatrolar gitti gider, dost ziyaretleri bitti biter, evde hane halkıyla sohbet hak getire, sabah açılıp gece yarıları kapanan ve de yerli dizilerin “mebzulen mevcut!” olduğu izlenceler, özellikle dışarıda çalışmayan ev hanımları arasında revaçta.İzlenceler arasında son moda nedir diye sorarsak; Yemek programları, sağlık programları reklamlar, reklamlar, reklamlar…Bir zamanlar evlilik, evlendirme programları da vardı ama galiba işin suyu çıktığından bir kısıtlama falan getirildi.Bu pazar sağlık programlarından söz etmek içimden geldi. Koca koca prof.llar her biri kendi sahasında ünlü. Ama özellikle “beslenme” söz konusu olduğu zaman hepsi uzman.Haa ,bu arada sağlıklı beslenme programları da oldukça gündemde. Aylıkları asgari ücreti bile bulmayan milyonlara, iyi, sağlıklı beslenme,organik beslenme, gezen, oturan, koşan tavuk yumurtaları önerileri, gdo’suz ekmek, yemyeşil yaylalarda, bol otlu ovalarda otlamak koşuluyla, bu ineklerden doğal süt, evde yapılmış yoğurt, soğuk, temiz ve derin sularda yüzen ve temiz deniz yosunu çiğnemiş omega 3 ü bol balık önerileri….Halkımız da bu tür izlencelere pek meraklı. Bu izlenceleri izleye izleye her biri bir beslenme uzmanı sanki. Bu konularla ilgileniyor, bilgileniyor ve ekrandaki anlı şanlı doktorlarımıza soruyorlar zaman zaman:“Sabahları kahvaltısında sarımsak mı yemeli yoksa soğan mı tercih edilmeli?”Beslenme uzmanı açıklıyor : Sarımsakta şu şu şu maddeler var, ço iyi bir antioksidandır, anti bilmem nedir, ama sarımsağın da doğal ve organik olması gerek, soğan da çok yararlıdır eğer o da organikse ayrı ayrı ve aynı zamanda yenebilir,tabii midenize dokunmuyorsa ve de kokusundan kendiniz ve başkaları rahatsız olmuyorsa…Soru mıntıklı bir soru, tabii yanıtı da çok mantıklı…“Doktor bey, gözlerimi kapatınca dünyayı kapkara görüyorum,yatağıma uzanınca ayaklarım yerden kesiliyor, arabam bir tümseğe gelince hopluyor benim de yüreğim hopluyor… Hangi doktora görünmeliyim?Doktor Nasreddin Hocanın karısına dediği gibi :”Bana görünme de kime görünürsen görün diyecek ama; ekranda, toplum karşısında böyle bir soruyu yanıtsız bırakmak doktor-hasta ilişkisi ahlaki kurallarına uymaz, sonra da ettiği yemine ters düşer!“ Bu konuda uzman biri doktora gitmenizi öneririm…Soruların ardı arkası kesilmiyor:“ Ben şeker hastasıyım…Doktorlar da her şeyde, hadi baklavadan vazgeçtik, acı kırmızı Urfa biberinde bile şeker var diyorlar, biz şeker hastaları ne yemeliyiz ?“Salatalık ye, onda şeker yok…Tatlıcı dükkânlarının da önünden geçme…Nefsine hakim ol, canın çok çekerse de al bir tatlı resmi eline onu yala, büyük sözü dinle, el iki söylerse, sen birin söyle, elinden gelirse hep iyilik eyle, onu da yad ellere açıcı olma…Haa bir de açlık tokluk şekerini sık sık ölçtür…Soru; Efendim tv.de gördüm, memleketin birisinde “Keçili Pilates” yapıyorlarmış, Bel ve sırta ağrılarına iyi geliyormuş. Benim sorum şu; Acaba ben de yerli keçilere sırtımı tepeletsem, çiğnetsem işe yarar mı, yoksa Avrupa keçisi mi kullanmalıyım?Yanıt :Valla,beyefendi ben kırk yıllık hekimim, bu keçili pilatesi hiç duymadım, biz de genellikle bel ve sırt ağrılarına karşı bel , ya çoluk çocuğa çiğnendirilir ya da ayıya. Ama ayılar arasında uygar bir ayı bulmak oldukça zor ve tehlikeli siz gene de ayı ağırlığında bir insana kendinizi çiğnetirseniz ne bel, ne sırt ağrısı kalır, ne kamburluk…Size iyi çiğnenmeler dilerim… Haa, isterseniz bir de bir veterinere gözükün…