İşte tam bu safhada dillere pelesenk edilen "Akil Adamlar" önerisi hükümete uluslararası baskı gruplarıyla İmralı'dan dikte ettirilmiş, BDP ise sürecin bu yeni ayağına çığırtkanlık yapmıştır. Sanki Cumhuriyeti kuranlar, onun felsefesini inşa edenler akillermiş gibi, Cumhuriyet Devleti'ni yıkıma götürecek olan emperyal proje, döneklikte rüştünü ispat etmiş olan, idare-i maslahatçı adam müsveddelerine ihale edilmiş. Hükümetin teröre çözüm arayışında gündeminde olan 'Akil Adamlar Komisyonu'nda kimlerin yer alacağı büyük oranda belirlendi. NTV'nin haberine göre, Hasan Cemal, Oral Çalışlar, Yaşar Kemal, Kadir İnanır, Tarhan Erdem, Ali Bayramoğlu, Rıfat Hisarcıklıoğlu, Jülide Kural, Fazlı Hüsnü Erdem, Vahap Coşkun, Mithat Sancar gibi isimler, komisyonda yer alacak isimlerden bazıları. Akil Adamlar Komisyonu, 25 ila 30 kişiden oluşacak ve yedişerli gruplar halinde alt komisyonlar kurarak belli bölgelerde çalışacak. Bu komisyonlar kendi iç mekanizmalarını oluşturacak. Başkan, sözcü gibi görev dağılımını da bünyelerinde kuracaklar. Ayrıca, akil adamlar oluşumunun bir sivil toplum örgütü şemsiyesi altında çalışması da gündemde. Cumhuriyetin kuruluşunda payı ve katkısı olmayanlar, yıkılış projesi için adeta sıraya girmişlerdir. Aklına tükürülecek Akiller ile doların ve Euro'nın cazibesine dayanamayan satılmış dümbeleklerin, bacak aralarına kadar ilerleyen tecavüzcüsüne teslimiyet ve biat kültürü, Türk Milletini bağlamaz. Tıpkı kendi kendine çalıp söyleyen koronun Türk Milletini kendi Milli Coğrafyasında yok sayarak hazırladığı BOP Anayasasının yok hükmünde sayılacağı gibi. BÜTÜN NEHİRLERİ TERSİNE AKITACAK, RÜZGARIN YÖNÜNÜ DEĞİŞTİRECEĞİZ Abdullah Öcalan adına 21 Mart 2013'te Diyarbakır'da okunan metnin satıraralarını iyi okumakta yarar var. "Bugün kadim Anadolu'yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeliki Kürtlerle bin yıla yakın İslam Bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır. Gerçek anlamda, bu kardeşlik hukukunda fetih, inkar, red, zorla asimilasyon ve imha yoktur, olmamalıdır." Birdenbire 30 yıllık kanlı bir süreçte onbinlerce insanın ölümünden sorumlu bir terör örgütü liderinin değil, bir barış ve iyi niyet elçisinin "ulusa sesleniş" konuşması gibi topluma deklare edilen ifadeler, aslında Kürtlerin etnik kökeninden, mensubiyetinden yada mezhebi itikatından kaynaklanan hiçbir sorunu olmadığını ortaya koyuyor. Yaklaşık 100 yıllık kesintisiz Cumhuriyet süreci Kürtlerle Türkleri tek bir millet yapmış, bu milletin adı Türk , devleti ise Türkiye olmuştur. Adına ister "Kürt Sorunu" ister "Güneydoğu Meselesi" isterseniz feodalitenin gerici-bölücü ittifakıyla bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalışan BOP'çuların "Yeni dünya düzeninin Türkiye ayağı" deyin, adres dönüp dolaşıp aynı kapıya çıkacaktır. Bu kapı çağımızın yeni kazıklı voyvodalarının, yeni Haçlı Seferlerinin kapısıdır.