UEFA, kulüplerin gelir-gider dengesinin sürekli eksiye gitmesinden dolayı, ‘bu pervasızlığa bir dur demek için’, 2012 yılından itibaren ‘Finansal Fair Play’ kriterleri uygulamasını başlattı ve Federasyonlara da bu kriterleri uygulama zorunluluğu getirdi. Cezai müeyyide olarak da ‘kendi liglerinde eksi puan, transfer yasağı, transfer kısıtlaması, Avrupa Kupalarından men’ gibi çok ciddi yaptırımlar getirdi. Vücudunuzda herhangi bir yeriniz kırılırsa ilk birkaç dakika içerisinde acıyı hissetmezsiniz ya, işte aynı şekilde kulüpler de bu duruma ilk yıllarda pek bir tepki veremedi. Daha sonra acıyı iliklerine kadar hissedince UEFA ile kulüpler arasında ‘FFP sözleşmeleri’ yapılmaya başlandı.
Günü kurtarma telaşıyla yapılan transferler, taraftarı susturma amacıyla alınan futbolcular, zaman kazanma saikiyle getirilen yıldızlar. Pastanın üzerindeki çilek! Tez zamanda inen uçaklar! İmza törenleri! Havaalanında coşkulu karşılamalar! Çok güzel şovlardı!
Bunları yapanlar Türk Futbolunun altına dinamit koyanlardır! Taraftar istiyor diye santrafor arayan Beşiktaş’ın kadrosunda 5 tane santrafor varsa adama sormazlar mı sen nasıl planlama yapıyorsun diye? Mustafa Pektemek, Umut Nayir, Negredo, Love, Larin şu anda Beşiktaş kadrosunda. Ama taraftar santrafor istiyor efendim! E döviz kuru ne olacak? Bir gecede 50.000 TL borcun arttı, nasıl alacaksın? Aynı durum Fenerbahçe ve Galatasaray’da da var. Ve diğer takımlarda da…
Ya Gazişehir’e ne demeli? Ya da Gazişehir taraftarına… Gözümüzün önünde pervasızca yönetilmekten dolayı 2 yıl üst üste küme düşüp, bataklığa saplanan Gaziantepspor örneği varken ‘Kaleci ve 10 numara olmazsa şampiyonluk çok zor’ demek zorunda kalıyoruz da ‘o kadar oyuncuyu niye gönderdiniz ve o kadar oyuncuyu niye aldınız’ demiyoruz. İlle de isteriz demek kolay!
Türk Futbolu finansal anlamda dibi görmüştür ve inanın bu durum çok da ‘hayırlı’ olmuştur. Artık kulüpler ve kulüplerin başındakiler ‘şirket mantığı’ dışında hareket edemeyecekler. Reçete çok acı oldu, koca çınarlar devrildi, çok canlar yandı ama en azından ‘doğru yol da’ bulundu. Hele bir de Nisan 2018’de yürürlüğe giren yasadaki ‘yöneticilerin kulüplerde görev aldıkları süredeki borçlanmalardan sorumlu olmaları’ ile ilgili yargı yolunun açılması muazzam bir gelişme oldu. En büyük temennim ise, kulüpler yasasının ve bu kuralın hakkıyla uygulanması.
Türk futbolunda uçaklar inmeyecek belirli bir süre, kimse boşuna beklemesin. En fazla 1-2 transfer ya görürüz ya görmeyiz, onu da büyük takımlarda... Çünkü kalkan uçak yok! Ne mi var? Kur farkı var, eldekiyle yetinmek var, alt yapıya yönelmek var, olağanüstü kongreler var! Başka çare mi? İşte o yok!