MAMEDAĞA

Tarabah...

Accık şu susuzlug olmasa ıramazanın gözöö seviym. Bi de cuvara göynüm çekiy amma eyle çok da deel. Geçen eyi teyreki olan arhadaşım Göbçük Heyri'ynen garşılaştım. Yüree yanmış; ''Gessing artı şu möbarek 11 aylar'' dey. Niyen dedim. Iramazana dayanameymiş, ötee 11 ayda Cuvaranın dibine vurucuymuş... Ya havleee...

Böön de yeen sıcagdı. Ayyuş eleezin artıı börg aşıynan pirpirim piybazı yapık. Accık da eşgili oluk suyuna düşmüştü. Vurdum saenin dibine, sıyırdım gendini. Bay bay bay... ne datlı ne datlı. Esas da bizim Ayyuş işçiman canım. Eyi yemek yapıy. Bi de şu yağlı küfdeyi yiyip, leençeyi yalamasa, daa eyi olucu da ne edeg. Herkeşin bi gusuru var zaar...

Abdesi alıp tarabaha geddim. Bizim hoca yeen hızlı gıldırıy ağam. Horuz kimi yeri kekip kekip duruyg. Allaavekber demeye galmay yüzün guylu sejdeye varıyg hemen. La önümde yaşlı bi haci ammi vardı. Bizim hocanın hızına yetişemey maasim. Biz kaharkene, O anca dorgulmaya başley.

Son rekata varmıştık. Hoca Allavekber deyn rüküya gedince ben de geddim. Meersem bizim haci ammi de, daa yeni dorguluymuş. Gafamdan adamın götüne godoom kimi yüzün guyulu öndekinin sırtına düştü. La gülen mi ağlıyan mı? Gannımda et galmadı sıha sıha. Gülücüm gülemeym. Bi bagdım yanımdaki Zırto Maamıd püskürdü gülmeye başladı. Aha namazın bozuldu oolum dedim. O da sen de gonuştun oolum, seninki de bozuldu dedi. He la! Geddi namazlar. Hoca selam verdi biz yere bahıyg. Carıs malamat olduk. Öndeki haci ammi dönüp yavan yavan baa bağdı baa; Acı mıhaat olsana layn gafaa dedi. Neydiym haci ammi görmedim. Maşallah senin arhan da berakatlıymış Maasere Gazanı kimi demeye galmadı ki deynee çekdi bizi govalamaya başladı...

Cümaat arhamızdan sohum sohum sokranıy. Goskoca adamlarsıız, puuu hele şu bıyyıgınızaa...Ortut bağı gadar var. Utanın deyn bizi yerin dibine sogdular. Bi daa bu Zırto Maamıd dan tarabaha gedersem noluym...

BÖÖN DOĞANLAR

Oolansa Göbçük Heyri

Gızsa Yırtlaz Beşire

GÜNÜN YİMEE

Saçma Tava, Süzek Yapma, Piriçli Şirinli Şorba.

CUMA DEYİŞİ

Dostluk, iki yürek arasında akan bir nehir gibidir; Gittiği yeri de temizler, geldiği yeri de... MEVLANA

Ömer LÖK

Hüdai Yolu

İstanbul'da Üsküdar ile Sarayburnu arasında olduğuna inanılan efsanevi koridor. Kısaca hikayesi şu;

" Rivayete göre öğrencisi Sultan Ahmed'in kendi adına yaptırdığı camisinin temeline ilk kazmayı vurmak için karşıya geçmesi gereken Aziz Mahmud Hüdai hazretleri, o gün patlayan fırtınaya rağmen bir kayık kiralamış ve karşıya geçmeye karar vermiş. Hava çok kötüymüş ve Rabbine dua etmiş. Kimsenin açılmaya cesaret edemediği o fırtınada Hüdai'nin kayığı, sanki bir koridordan geçer gibi iki yanında azgın dalgalar, karşıya ulaşmış. O günden beri kayığın gittiği bu yola Hüdai Yolu adı verilmiş. "

Bugün dahi bazı balıkçılar ve kayıkçılar fırtınalı günlerde bu yolu kullanarak boğazı salimen geçtiklerini söylerler...

Dua belki de her kilidi açan bir parola sanki.

''Sizin dualarınız olmasaydı, hak katında ne kıymetiniz vardı''

Dua nedir?

Bir samimiyettir. İtiraftır. Kabulleniş ve istektir dua...

Pişmanlığı bilmektir. Vazgeçmektir riyadan. Öze dönmektir. Kalbi açmaktır. Konuşmaktır. Ya da susmak... Öylece elleri açıp ağlamaktır. Boynu büküp, sessizce hıçkırmaktır. Kendimizle barışmaktır. Şifadır, tedavidir. Terapidir... Kendimizi bilmektir. Haddimizi bilmektir.

Yoldur, yordamdır... Aramaktır, bulmaktır.

Gönlü açmaktır. Bilmediğimizi bilmektir. İnsan olmaktır. Kulluğu hatırlamaktır. Kötülükten uzaklaşmayı ilan etmektir. Konuşmayı öğrenmektir. Ya da istemeyi bilmektir. Ve ya nasıl isteneceğinin yolunu aramaktır.

Kendimizi kandırmaktan vazgeçmektir. Yalanı bilmek ve söylememektir.

Dua, bize insan olduğumuz gerçeğini hatırlatmaktır. Ve bu aylarda çokça edilmesi gerekendir. Kabul olması ancak samimiyetinizle doğru orantılıdır. Kalpten ya da dilden... Farkı bilen takdiri yapandır...

HARBİDEN

Gaziantepspor için çanlar çok uzun zamandan beri çalıyor da, kulaklar sağır, gözler kör ve kalpler mühürlü ise bunu kimse duymaz, görmez ve hissetmez. Çöküş çok önce başladı ve devam ediyor. Günübirlik başarılar ancak sizi kümede tutar. Galipsiniz ama bu yolda mağlupsunuz. Alt yapı felaket, para yok, güven yok, şehir yok, taraftar yok, sinerji yok ama siz hala varsınız!!!

Artık iyi niyet aramak safdillik olur. Sokaktaki insan şunu düşünüyor; ''Bu takımı düşürecekler, öyle teslim edecekler. Ya da borcun batağın içine saplayıp bırakacaklar...''

Öyle ya sevgili Gaziantepliler; Tohumuna para mı saydınız?