Taksim; Türkiye'de hep sorun ve sıkıntıların yaşandığı gerginliğin ve kavganın mekanı olarak anılacak yakın tarihe baktığımızda. Taksim Olayları ve izdüşümleri farklı illerde değişik şekillerde sürerken, tartışmaları devam ederken, ülke ve millet olarak ciddi bir sınav verdik. Kalsakta, geçsekte bu sınavı gözümüzü açmamız, daha uyanık olmamız gerekiyor. Bu kadar uzamazdı, bu kadar gerginlik olmazdı siyasiler ve bürokratlar biraz daha hassas olsalardı. İnatla siyaset bir arada gitmiyor.. Bu ülkeyi yönetenler sadece kendilerine oy verenlerin temsilcisi değil. Her ne kadar bazıları serseri, çapulcu ayak takımı ilan edilse de 76 milyon insan aynı hükümet, aynı devlet adamları tarafından yönetiliyor... Devleti yönetenlerin benim seçmenin rakip seçmen şeklinde bir yaklaşımda olması doğru bulunur bir şey değil. Zor zamanlarda ülkenin tüm mekanizmaları kenetlenmeli, sorunun çözümüne katkı sağlamalı, kimse ateşin üstüne körükle gitmemeli... Tehlikenin nereden kimden geldiğiyle ilgili yapılan iyi analiz kötü sonuçların oluşmasını engeller. Anamuhalefet partisi genel başkanı Cumhurbaşkanını ziyaret etti, göreve çağırdı. Muhalefet partisi sağduyu çağrıları yaptı. Başbakan yurt dışına giderken Cumhurbaşkanı ve başbakan vekili bir araya gelerek görüş alışverişinde bulundu. Başbakanın yokluğunda gerçekleşen görüşmelerde faklı bir mesaj verildi mi bilmiyorum ancak birçok kesim; "başbakan yokken ne iş" demekten kendini alamadı. Burada Cumhurbaşkanı dahil bakanların milletvekillerinin Başbakanın gölgesinde kalmaktan kurtulmaları gerektiği yönünde görüşler oluştu. Milli Eğitim Bakanı en doğru tespiti yaparak hükümet olarak yanlış yaptıklarını söyledi binevi itiraf etmiş oldu. Cumhurbaşkanı ve Başbakan vekilinin görüşmeleri sonunda verilen mesajda "başbakan yokken de bu ülke yönetilir" idi sanırım. Başbakan vekilinin özellikle ilk günlerdeki davranışlarından dolayı Polisi suçlaması ve göstericilerden özür dilemesi "üzülsek mi sevinesek mi" dedirtti bizlere. Ortam yumuşatılmaya çalışılırken, tüm kesimlerin ortalığı yakıp yıkmaya çalışan fırsatçı teröristlere lanet okuması sağduyu çağrısı yapması ülkemiz adına güzel bir yaklaşımdı. Başbakan yurt dışına gitmeden basın toplantısı yaptı yıllar sonra ilk defa Başbakanın zor durumda kaldığına şahit olduk... Etrafındaki yalaka ve yandaş medya mensuplarının "Padişahım çok yaşa" tavrı nedeniyle gerçek sorularla karşılaşmayan Başbakan bir bayan gazetecinin soruları üzerine sinirlendiği öfkelendiği hatta cevap verirken zorlandığını gördük. Demek ki gazeteci olmak için illa yandaş olmak gerekmiyormuş... Her şeye siz bilirsiniz efendim demekle yalaka yandaş olunuyormuş. Ancak gazeteci olunamıyormuş öğrendik. O gazetecinin sorularına sinirlenenlere rastlıyoruz çevremizde.. Bu olup biteni neredeyse müslümanlar ve diğerlerinin çatışmasıymış gibi gösteren sazanlara rastladığımız gibi. Tabi Camiyi karargah olarak kullanıp, orada çirkin görüntüler bırakan göstericileri tasvip etmek mümkün değil. Bu görüntüler bazıları için aranan fırsat oldu. Her zaman olduğu gibi olay yine Polisin üzerine kaldı. Bu vicdani birşey değil, polise emir verenlerin hepsi koltuklarında.. İstifa eden falan yok. Kimsenin bu olayla ilgili bir suçluluk duygusuna kapıldığına da şahit olmuyoruz. İstanbul valisi, Emniyet Müdürü, İçişleri bakanı; İSTİFA MEKANİZMASI diye birşey var. Ülkeyi, toplumu sıkıntıya sokanlar medeniyetin geliştiği yerlerde istifa ederler.. Lütfen biraz vicdanlı davranın ve emrinizdekileri zan altında bırakmamak için İSTİFA EDİN. Gaziantep Emniyetini tebrik ediyor, duyarlı ve bilinçli yaklaşımlarından dolayı kutluyoruz.. Şu sorularımıza cevap bekliyoruz; Taksi gezi parkı yerine Okçu Kışlası yapılması durumunda birilerinin menfatine halel geliyor muydu ? Çevrede bulunan ve çoğu gayri müslüm olduğu iddia edilen esnaf bu durumdan rahatsız olmuş muydu ? Küçük çaplı tepkiler verilirken emniyet bu işin büyüyeceğine yönelik herhangi bir izlenim edinmedi mi, bu işi organize eden başka örgütler olabilir mi? Ülkemizin özellikle son zamanlarda ajan cenneti olduğu düşünülürse, Suriye, İran, İsrail, Rus ve diğer ülkelelerin istihbarat örgütleri bu işin içinde olabilir mi? Hükümet son dönemlerde birçok düşman kazanmışken, Reyhanlı saldırısında istihbarat zaafiyetleri ortada iken yetkililer uyuyor muydu? Başta Suriye Devlet Başkanı Esad olmak üzere bir çok dış mihrak ülkemizi karıştırmaya çalışıyorken bizim istihbarat yetkililerimiz sadece çözüm süreci ilemi uğraşıyorlardı? Gezi Parkına yapılacağı düşünülen AVM'nin hükümet yetkililerine yakın birileriyle alakası varmıdır ?