Suriyede yaşananları birçok kişi hafife almakta. Konuyu IŞID, ÖSO ve Esed arasındaki savaştan ibaret olarak görmekte. Keşke öyle olsaydı. Suriye topraklarında sergilenen oyunda adı geçen terör örgütleri ve Suriye Devlet Başkanı ESET sadece figürandır.

Suriye iç savaşı dışarıdan yapılan müdahalelerle çözülmez bir kördüğüme dönüştü. Çok sayıda devletin Suriyeden beklentileri birbirinden çok farklı ve taban tabana zıt.

İran Şii islam devleti rejimini bütün İslam ülkelerine ihraç etme sevdasında. Bu ihracatın ilk iki ayağı da Suriye ve Iraktır. Bu iki devlet Şii yönetimlerde kaldığı sürece İranın Akdenize açılması çok kolay. Bu nedenle iki ülkede de mevcut rejim ve yönetimlerden yan tavır almakta.

Rusyanın amacı daha başka. Rusyanın Tartus ve Lazkiyede askeri üsleri var. Bu üsler İncirlikteki ABD üssüne rakip olarak kurulmuştur. Rusya için hayati önem taşır. Üslerin orada kalması için Esetin iktidarda kalması gerekmekte.

Çin için Suriyenin önemine gelince; Çin Ortadoğuya yaptığı ihracatın büyük bölümünü Suriye üzerinden yapmakta. Bu sebepten dolayı Esetin yanında yer alıyor.

ABD Irak ve Suriyede mevcut yönetimlerin değişmesinden yana. Çünkü BOP projesinin tamamlanması ve Türkiye ile ilgili bölümlerinin de hayta geçirilmesi için bu iki ülkedeki savaşların devam etmesi gerekiyor. ABDnin bu coğrafyadan beklentileri birkaç ayrı konuyu kapsamakta. İsraile karşı olan yönetimlerin yıkılması ve devletlerin parçalanması iki ülkedeki savaşın devamına bağlı. Yine en büyük destekçisi ABD olan büyük Kürdistanın kurulması da savaşın devamına bağlı. Kürdistanın kurulması için güney sınırımızı kuştan bir Kürt bölgesinin inşa edilme şartı var. Çünkü Kürdistan en büyük toprak parçasını Türkiyeden alacaktır. Bu gerçekleştiği takdirde ABD petrolü kaynağından alacak ve doğu Akdenizden yükleme yapabilecektir. Bu amacın gerçekleşmesi için en uzun sınırımız olan Irak ve Suriye sınırlarımızın Kürtler tarafından kuşatılması, Barzani yönetimine teslim edilmesi gerekmekte. Bütün bunlar hayata geçirilirken Türkiyenin Kıbrısta yaptığına benzer bir işgali önlemek için başta Kerkük ve Musul olmak üzere savaş alanındaki Türkmenler yok edilmekte. Bugün Güneydoğuda yaşanan olaylar çıngıraklı yılandan farkı olmayan ABDnin sinsi tezgahıdır.

Avrupa ülkelerinin amaçları çok daha farklı. Geçmiş yıllarda HZ Muhammet karikatürleri yayınlayan, islama hakaretler yağdıran Avrupa ülkeleri IŞID belasını yumurtlamış ve el altından desteklemiştir. IŞID kadrolarının fanatik Müslümanlardan oluştuğu izlenimi verilmekte. Halbuki IŞID kadroları içinde Avrupa ülkelerinden gelmiş çok sayıda gayrımüslim savaşmakta. İslamı vahşi göstererek kimyasını bozmaktan başka ikinci beklentileri de kolay ve ucuz petrole kavuşmak. Bütün bu olayların arasında başımızı belaya sokarak Türkiyeden Atatürkün yaptıklarının intikamını almak da var tabi ki.

Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan Irak ve Suriye yönetimlerine karşı olan isyancıları destekliyor. Bunun sebebi İranın ihraç etmek istediği Şii rejime karşı Sünni bir hakimiyet kurmak ve İranın planlarını engellemek.

Ateş çemberinin kıyısında olan Türkiye büyük tehlike içinde. Şamdaki Emeviye Camiinde namaz kılmak sevdasıyla Eset düşmanlığına soyunan Türkiye Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olmuştur. PKKyı besleyen ABD ve Avrupa saflarına, uçağını düşürdüğümüz Rusya da katıldı. Çözüm süreci hayaliyle Fıratın doğusu silah deposu haline getirildi. PKK adı konulmamış bir özerkliği sinsice gerçekleştirdi. Mahkemeler kurdu, vergi topladı, silah depoladı, hendekler kazdı, savcı ve kaymakamları bile kurduğu uyduruk mahkemelerde yargılamaya kalktı. Kaymakam ve vali atadı.

Bugünlerde güvenlik güçlerimiz bu pisliği temizlemekle meşgul.

ABD ve Rusya doğu ile güneydoğu Anadoluda iç savaş çıkmasını teşvik etmekte, istihbarat örgütleri kanalıyla fiili destek sağlamakta, silah, mühimmat ve finans desteğiyle katkıda bulunmakta. Bundan çıkarları nedir derseniz yanıtı basit. Ülkemizde iç savaş çıktığı takdirde sözünü ettiğim ülkeler Türkiyede Kürt soykırımı yapılıyor bahanesiyle müdahale edecekler. Afganistanda, kuzey Afrikada ve Ortadoğu ülkelerinde yaptıkları gibi Türkiyeye arzu ve beklentilerine uygun şekiller verecekler.

Bütün bu nedenlerle Türkiye Irak ve Suriyedeki savaşların dolaylı olarak kapsama alanındadır.

Dünya coğrafyası üzerinde Azerbaycan ve Pakistandan başka dostumuz olan bir tek ülke kalmadı.

Çok sayıda dünya devletinin ve iki süper gücün birbiriyle çelişen beklentileri yüzünden Irak ve Suriyedeki savaşlar kördüğüme dönüştü. Bu bölgede 3. Dünya Savaşının çıkma ihtimali çok yüksek.

Çözümsüz ve karmaşık olaylar içindeyiz.

Atatürke ve düşüncelerine acil olarak, şiddetle ihtiyacımız var. Aksi halde saldım çayıra mevlam kayıra…