Bültenler haberi geçiyor. Reyhanlı'da iki ayrı noktada patlama. Bilanço ağır 46 ölü 150 yaralı. Ardı ardına açıklamalar. Çok bilmişlerin hedef kitlesi malum. Suç kimin ? Suç, adı düne kadar Esad olan, bugün Esed olanın, Suriye'nin, El-Muhaberat'ın. Peki, Suriye'deki kaosun bu noktaya getirilmesinde katkısı olanların, yangına benzinle müdahale edenlerin hiç suçu yok mu ? İçerde bunca sorunla cebelleşirken İran'ı karşısına alan, Barzani'yle ittifak edip Bağdat'ı küstüren, Güneyimizde kardeş dediğimiz bir ülkeden nur topu gibi bir düşman yaratmayı başaranlara ne demeli ? Bir zamanlar Hafız Esad'ın yaptığı hatayı, bugün biz Beşar Esad'a ve Suriye'ye karşı yapıyoruz. Hafız PKK'yı himaye ediyor ve Türkiye'ye karşı düşmanca politikalar geliştiriyordu. Şimdilerde ise benzer hata Erdoğan hükümeti tarafından Suriye'ye karşı yapılıyor. Suriye ile savaşan muhalif örgüt Türkiye tarafından himaye ediliyor ve Türkiye çok uluslu bir kumpasın pençesinde Suriye'ye karşı düşmanca tavırlar almaya zorlanıyor. Suriye'nin iç işlerine müdahale başta olmak üzere, egemenliğe yönelik terörün desteklenmesi özünde bir Ankara projesi değil. Tıpkı Kuzey Afrika'dan start alan '' Arap Baharı '' yutturmacasın da olduğu gibi Batılı Vandalistlerin Tayyip Erdoğan hükümetine verdiği rolün icabıdır. Kaddafi'nin düşürülmesinde rol alan Libyalı teröristlerle, paralı askerlerin ve doğrudan Amerikan devletine bağlı Delta Force'lerin ve Black Water'in rolü malum. Birde bunlarla el ele, kol kola olan Türk hükümetinin halini düşünelim. Tayyip Erdoğan ve ekibi kendisinin olmayan her savaşta rol almaya başlamıştır. Rolü dağıtan ise Washington-Brüksel hattıdır. Füze kalkanı projesiyle Türkiye'yi İran'ın karşısına dikende, Türkiye'yi Barzani'yle ittifaka zorlayarak Bağdat'ı ve Maliki hükümetini Türkiye'ye karşı tavırlı hale getirende, Suriye ile Türkiye'yi savaşın eşiğine getirende aynı Amerikan planıdır, Tayyip Erdoğan'ın emperyalizme biat politikaları ve kayıtsız şartsız Amerikancılığıdır. Kaldı ki, her halükarda kazanan Batılı canilerdir. Kaybeden ise her halükarda Türkiye'dir. Suriye politikası Türkiye'nin sınırlarını yol geçen hanına çevirmekle kalmamış, Suriye-Türkiye sınırı tamamen çetelerin ve teröristlerin eline geçmiştir. Kendi sınır güvenliğini sağlayamayan Türkiye'nin egemenliği tehdit altındadır. Zira Suriye'de olması gereken kitle Türkiye'dedir. Bu kitlesellik ise Suriye'de olması gereken sorunu seyyaren Türkiye'ye taşımıştır. Türkiye'ye rol veren ve Tayyip Erdoğan'ı sahneye sürenlerin ülkelerinde hiçbir sorun yoktur. Bu ülkeler birebirde Suriye ile muhatap değildir ve Suriye ile karşı karşıya gelmemişlerdir. Muhataplık ve düşmanlık Türkiye'ye ihale edilmiştir. Böylece '' Sıfır Sorun '' politikasından '' Sorunlar Yumağı '' evresine geçilmiştir. Her devlet ve yönetim için aslolan şudur. Geliştireceğiniz politikalarda ve izleyeceğiniz stratejilerde harici unsurlar bu kadar etken ve egemen olursa akıbet kaçınılmazdır. Sonuç egemenliğin teslimidir. Yanke'lere ve Bovillon'un torunlarına suç bulmak düşmana karşı miyavlamak demektir. Zira onlar görevlerini icra etmekle mükellef. '' En Tehlikeli Düşman Yaralı Bıraktığınız Düşmandır '' mantığından yola çıkarsak Reyhanlı hadisesinin Haçlı-Emperyalist ittifakıyla geliştirilen iş birliğinin bir sonucu olduğu ortaya çıkacaktır. Her türlü kargaşa, kin, kaos ve kan İslam coğrafyasının en tabi manzarası haline getirilmiş ve giderek kronikleşen bir vakalar silsilesi haline bürünmüştür. Buna karşın Hristiyan coğrafyası huzur ve güven içindedir. İslam coğrafyasına ihraç edilen yıkımın nedeni modern Truva atlarının sinesinde gizlenen hazır destek kıtalarıdır. Kendi milli coğrafyasında Türk üniformasıyla Amerikan askerliğine soyunan gafletin karşılığı ve sonucu ise Akçakale ve Reyhanlı olmuştur. Dahilen ve ihracen giderek katmerleşen sorunların çözüm adresi, Washington, Brüksel, Paris, Bonn yada Londra değil, Ankara'dır. Çözümün en reel denklemi ise; Türkiye'nin Türkiye'den yani Ankara'dan, Türkiye'nin Türkler tarafından yönetilmesidir. Milli duruş ve milli refklestir. Bunun dışındaki bütün yollar bataklık ve çıkmaz sokaktır. Sonsöz: Canı yanan sabretsin. Canı yakan ise canı yanana kadar beklesin.