Her ne kadar ABD Başkanı Obama Suriye'ye yönelik askeri harekat yapma konusunda yetkiye ihtiyacı olmadıklarını söylese ve Kongre'den bunu talep edeceğini ifade etse de, galiba bu işte yavaş yavaş sona doğru geliniyor.. Tabii nasıl son.. Önemli olan bu.. Böyle gitmeyeceği kesin.. Aslında savaşı hiçbir ülke göze alamıyor.. İngiltere dünyaya demokrasi dersi verdi.. Zaten bunun üzerine Obama da mecbur kaldı topu kongreye atmaya.. Birde bu ülkede yaşayan halkların tepkisini dikkate aldılar elbette.. Bunları görünce Türkiye'de küçük tepkilere ve protestolara verilen karşılığı hatırlayınca, ister istemez hangisinin ileri demokrasi olduğuna şaşırıp kalıyoruz.. Tüm bu gerçekleri göz önünde bulunduğumuzda, ister istemez "bu işin sonu nereye gidecek"demek zorunda kalıyoruz.. İşte hepimizin kafasındaki soru bu.. Dahası Suriye bizim yanıbaşımızda ve en çok sıkıntısını ülkemiz kadar bölgedeki şehirlerimiz ve Gaziantep çekiyor..
Gerçek şu ki, bizleri birinci derecede ilgilendiren şehrimiz Gaziantep kilit noktada..Çünkü yanıbaşımızda kıyametler kopuyor.. Sınırı geçtiğinizde insanlığın öldüğünü görüyorsunuz.. Masum kadınlara tecavüzlere, çocukları katletmelerine ve acımasızca saldırıların rutin hale geldiğine şahit oluyorsunuz.. Bunları yapanların hem rejimin, hemde muhalif kanada mensup kişilerden oluşu ise, tarif edecek olursak hepsinde de Allah korkusunun kalmadığını görüyorsunuz.. Aslında Türkiye'de ve şehrimizde bazılarımız hala durumun farkında değil.. Televizyonlar yaşananların çok az kısmını veriyor.. Bizler yabancı ajanslar ve internet sitelerinden öğrenebiliyoruz çok şeyi.. Ama Türkiye'de ve Gaziantep'te çok kimse, bu yaşananların çoğunu sanal bir gösteri veya film sahnesi gibi değerlendiriyor..Ne zaman ki, Allah göstermesin bir bomba patlasa, bir saldırı olsa, herkes uyanacak ve gerçeği görecek.. Lakin bu gerçeği bilenler, özellikle Gaziantep olarak nasıl bir durumla karşı karşıya kaldığımızın farkındalar . Kentin değişen kimyası, Suriyelilerin günlük yaşamımıza girmesi, olumlu olumsuz kentte varlıklarını hissettirmesi, kafa karıştırıcı, can sıkıcı işlerin içinde gözükmeleri, Gaziantep'te ister istemez rahatsızlık verici bir ortamın yaşanmasına yol açıyor..
YALNIZLAŞTIRILDIK GALİBA
Buna karşılık insani yönüyle genel olarak baktığınızda, Suriye'nin ve bu ülkeden kaçarak gelenlerin şu andaki gerçekten içler acısı durumunu görmemezlikten gelemeyiz.. Özellikle sınıra yakın bölgelerde yaşayanların tarif edilmez acılarını dinleyince, yazık değilmi bu insanlara diyorsunuz... Düşünün bir kere evinizi yuvanızı tarlanızı, arabanızı bırakmak zorunda kalmışsınız..Hele o çocuklar..Pırıl pırıl gözlerle o kadar çaresiz bakıyorlar ki..Kadınlar, genç kızlar.. Bunu gittiğim Nizip'teki kampta birebir yaşamıştım.. Üzülüyoruz elbette.. Ve daha önce yazdığım gibi, bu ülkenin demokrasiden uzaklaşmasıyla birlikte büyük güçlerin devreye girmesi sonucu getirildiği bugünkü durum.. Türkiye olarak özellikle dış politikada "ABİ" rolünden uzaklaşarak, kardeş gibi yaşadığımız Suriye ile düşman haline dönüşmemiz, diğer sınır komşularımızla kötü ilişkilere girmemiz ve adeta yalnızlaştırılma politikası içinde kalışımız..
TAM BİR BELANIN İÇİNDEYİZ
Gelinen son nokta, aynı bahanelerle bir zamanlar Irak'a saldıran ABD'nin bu kez yine kimyasalı öne sürüp Suriye'ye yapacağı saldırıyı beklemek ve sonrasında ne olacağının hesaplarını yapmak.. Her ne kadar ertelemiş gözükse de, olası saldırıda Suriye'nin misilleme teşebbüsünde bulunup İsrail'i birinci plana alması ve ardından Türkiye'yi hedefe alma ihtimali.. Komşu ülkelerden İran ve Rusya'nın Suriye'ye vereceği destek.. Soğuk ilişkiler içindeki Irak'ın Türkiye'ye karşı takınacağı tavrın belirsizliği.. Ve en korkuncu, tüm olumsuzlukların birleşimiyle çıkabilecek Ortadoğu savaşı ihtimali.. Böyle olursa Gaziantep'te ne olabileceği endişesi.. Suriye'nin misilleme olarak Türkiye'ye yapma olasılığı bulunan saldırıda Gaziantep'e ne olacağı..Bu olasılığa karşılık bizim Gaziantep'te ne gibi tedbirler aldığımız veya alacağımız.. Gaz maskelerimizin, korunaklarımızın olup olmadığı.. Patriot'ların bizi hangi hallerde koruyup koruyamayacağı yönündeki belirsizlik, vede halk olarak bilgisizliğimiz..Yani anlayacağınız, öyle bir belanın içindeyiz ki, umarım bu endişe dolu satırlarımız yazıldığı gibi kalır ve ülkemiz zor durumda bırakılmaz..İnsanlar korkulu ve endişeli bekleyişten kısa sürede kurtulur. Dahası karısını, çoluğunu çocuğunu tedbir amaçlı da olsa Gaziantep dışına gönderenler, rahat nefes alır..
BEYKENT'E GİTTİNİZ Mİ HİÇ
Sakın başka bir ilimizin ilçesi filan sanmayın Beykent'i..Bu bölge Şehitkamil ilçesinde ve Organize Sanayi Bölgesinin Doğu kısmında..Otogar'ın kuzey doğu yönüne düşer. Beylerbeyi kavşağından çıktığınızda önce Beykent1, sonra Beykent2 TOKİ konutları karşınıza çıkar.. Gaziantep'te yaşıyorum diyenler, mutlaka gidip görmeli buraları.. Her ne kadar TOKİ buraya konutlar yapmış ama "Gelin"diye bağıran bomboş araziler var.. Özellikle Organizeye bağırıyor bu araziler.. "Buralara konut yapın, şehri boğulmaktan kurtarın, trafiğiniz rahatlasın, yığılmalar olmasın" diyor bu araziler..Organizede çalışan onbinlerce işçinin fabrikalara gidiş gelişlerinde geçirdikleri saatlere son verilsin diyor bu araziler.. Gerçekten inanamadım gördüğümde.. Bazıları Sam filan derken, bazıları arsa vurgunları yapmak için belediyeleri kıskaç altına almaya çalışırken, Organize'nin şehir trafiğine olan yükünü hemen 4'ncü bölgenin yanıbaşındaki Beykent2'nin kaldıracağı gerçeği nasıl görülmez inanın şaşırdım kaldım..
Bu gerçeği Şehitkamil Belediyesi görmüş aslında..Ve 50 metreyi bulan bir yol çalışması yapıyor Beykent2'den Organizeye doğru..Bu bağlantı ile 5 dakikada evine ve işine gidebilecek OSB çalışanlarına bu imkanı tanımak için kafa yormaya gerek yok..Milletvekillerimiz burayı gördümü bilmem.. Ama bildiğim tek şey, Beykent2 bölgesi, Organize ile şehir arasındaki karmaşaya son verecek nitelikte.. Hele modeli geçmiş, kalitesiz servis araçlarının saçtığı zehirden kurtaracak can simidi gibi.. Aslında bu gerçeği Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu görmüş ve kendi yetkisi çerçevesinde elinden geleni yapmaya çalışıyor. Ama Fadıloğlu'nun bu çabası yetmez, OSB yönetimi de bu Beykent gerçeğini masaya yatırmalıdır derim...Örneğin Seyrantepe'deki gerçek, Küsget'te çalışan binlerce insanımızın bu bölgedeki konutlarda oturmaya başlamasıyla, şehre olan yükünün kısmende olsa azalması gibi..Başta da söylediğim gibi Gaziantep'te yaşıyorum diyenlerin, fırsat bulduklarında Beykent dışında birde Seyrantepe'ye gitmelerini öneririm..
BU PARKTAN HABERİNİZ VAR MI
Yüksek bina varya İbrahimli'de, işte orası.. Kent merkezinden gittiğinizde yüksek bina solunuza bu park ise sağ tarafınıza düşer.. İşte bu bölgeye inanılmaz bir park yapılmış.. Gaziantep'in gecekondu veya çarpık yerleşimle, hatta yeşil alanların, hatta hatta okul alanlarının işgaliyle sarsılan imajına adeta can simidi olmuş.. Hani bir şehirde parklar yapılır onlarca yüzlerce.. Birkaç ağaç, bir iki bank, üç-beş alet.. Sonra adını park koyarlar yaa.. İşte bu hiç onlara benzemiyor.. Çünkü bu park, inanın o parklara bin çeker.. Gidip görünce dondum kaldım..Hatta azıcık da utandım, şimdiye kadar niye görmemişim diye.. Birde Şehitkamil Belediye Başkanına sitem ettim. "Kardeşim bu şehirde harika bir park yapıyorsun ama bizim bile yeterince haberimiz yok"diye.. Rıdvan bey, kıs kıs gülerek "daha birde şu yolun karşısındaki parkı bitirelim, o zaman gör buranın halini"deyince, inanın bu bölgede oturanları kıskandım..
Sevgili okurlar bazı şeyler yazılmaz, anlatılmaz hatta.. Tek ifade tarzı görmektir.. Hani şu New York'un Central parkı varya..Bu park konumlandırılmış yönüyle onun adeta küçüğü..İki yanı apartmanlarla donalı, ama hem gezilecek, hem oturulacak, hem bir şeyler atıştırılabilecek mekanlar yapılmış..Ağaçlar yeni daha.. Onlar da büyüyünce bambaşka olacak burası.. Sakın aklınıza Kavaklığı getirmeyin.. Çünkü burası öyle Kavaklık gibi yeşil alan işgal edilip cafelerle doldurulmamış..Akşam alın eşinizi ve çocuğunuzu gidin bu parka, inanın abartmadığımı, hatta eksik yazdığımı söyleyeceksiniz.. Haa.. Adını yazmayı unuttum, harika bir isim.. "ANNELER PARKI"
KAVAKLIK KOKUYOR
Madem bugün parklardan gittik, birde Kavaklık'taki şikayeti yazayım bari..Eskiden hergün yürüyüşe gittiğim Kavaklık'taki arkadaşlarım telefonla arıyor ve "nerdesin" diyor.. Bende yürüyüşe çağırıyorlar sanıyorum.. Oysa Kavaklık kokudan geçilmiyormuş, defalarca büyükşehire yazılar yazılıp şikayetler edilmiş, ama sonuç değişmeyince son çareleri bana başvurmakta bulmuşlar..
-"İnanın yürüyemez olduk Kavaklık'ta..Hani artık eskisi gibi tadı yok, her taraf beton yığınına çevrildi ama yine de yürüyüş alanımız elimizden alınmadığı için şükür ediyoruz. Ancak bu koku varya bu koku..İnanın genzimize kaçıyor. Ne olur bunu bir yaz Ökkeş bey"diyorlar.. Nasıl bir koku dediğimde "B.."kokusu diyorlar.. Eğer bu koku B.. kokusu ise, o zaman Alleben deresine akan lağım sularının kokusudur..Peki kanalizasyon yokmudur, inanın kafam karıştı..Eğer öyleyse o zaman sadece yürüyüş alanı değil, tüm Kavaklık kokacaktır.. Benden yazıp uyarması.. İnşallah bir yetkili dikkate alır da sorunu çözer.. Başka ne diyebilirim ki...
HAVALİMANI İÇİN KÖTÜ HABER
Bazı haberler güzel olur sevindirir. Bu kötü cinsinden.. Haliyle endişelendirir nitelikte.. Dün Zaman gazetesinde Mustafa Gün'ün haberi dikkatimi çekti.. Habere göre, Gaziantep Havalimanı'ndaki ana pist, yeniden kaplama yapılması amacıyla bir süre önce bakıma alınmıştı. Bu yüzden 17 Temmuz'da notam yayınlandı ve 25 Temmuz'da ana pist kapatıldı. Ancak aradan geçen bir ayı aşan sürede havalimanı ana pistinde hiçbir çalışma başlatılmadı. Sadece apronda çalışmalar yürütüldü. Kullanılan yedek pistin genişliği 30 metre (normal pistler 47 metre) olduğundan, uçakların inişlerinde rüzgar şiddeti limitlerinin düşük olması sebebiyle ciddi sıkıntı yaşandı (Normal pistlerde 30 knot olan rüzgar şiddeti yedek pistte 20 knot, yağmurlu havalarda 25 knot olarak kabul edilen rüzgar şiddeti ise burada 12 knot ile sınırlandırılıyor.)
Gaziantep Havalimanı'ndaki yedek pistinde, uçakların görüş mesafesinin düşük olduğu meydanlara aletli sistemlerle iniş yapmasını sağlayan ILS cihazı bulunmuyor. Uçaklar burada VOR yaklaşması ile iniş gerçekleştiriyor. ILS yaklaşmasında limitler, tavan 335 feet, görüş 800 metre, VOR yaklaşmasında ise tavan 2 bin 950 feet, görüş 3 bin 400 metrede iniş gerçekleştirebiliyor. Bu limitler yüzünden yedek piste gerçekleştirilecek inişlerde hava şartlarının çok uygun olması gerekiyor.. Evet haber bu..Teknik bilgileri de vermiş Mustafa kardeşimiz..Yanlışı varsa düzeltilir elbette. Ama gerçek şu ki, bu kış Gaziantep'ten gidenler ve gelenler için uçak yolculuğu hayli zor geçecek..
Hepinize iyi haftalar
Her ne kadar ABD Başkanı Obama Suriye'ye yönelik askeri harekat yapma konusunda yetkiye ihtiyacı olmadıklarını söylese ve Kongre'den bunu talep edeceğini ifade etse de, galiba bu işte yavaş yavaş sona doğru geliniyor.. Tabii nasıl son.. Önemli olan bu.. Böyle gitmeyeceği kesin.. Aslında savaşı hiçbir ülke göze alamıyor.. İngiltere dünyaya demokrasi dersi verdi.. Zaten bunun üzerine Obama da mecbur kaldı topu kongreye atmaya.. Birde bu ülkede yaşayan halkların tepkisini dikkate aldılar elbette.. Bunları görünce Türkiye'de küçük tepkilere ve protestolara verilen karşılığı hatırlayınca, ister istemez hangisinin ileri demokrasi olduğuna şaşırıp kalıyoruz.. Tüm bu gerçekleri göz önünde bulunduğumuzda, ister istemez "bu işin sonu nereye gidecek"demek zorunda kalıyoruz.. İşte hepimizin kafasındaki soru bu.. Dahası Suriye bizim yanıbaşımızda ve en çok sıkıntısını ülkemiz kadar bölgedeki şehirlerimiz ve Gaziantep çekiyor..Gerçek şu ki, bizleri birinci derecede ilgilendiren şehrimiz Gaziantep kilit noktada..Çünkü yanıbaşımızda kıyametler kopuyor.. Sınırı geçtiğinizde insanlığın öldüğünü görüyorsunuz.. Masum kadınlara tecavüzlere, çocukları katletmelerine ve acımasızca saldırıların rutin hale geldiğine şahit oluyorsunuz.. Bunları yapanların hem rejimin, hemde muhalif kanada mensup kişilerden oluşu ise, tarif edecek olursak hepsinde de Allah korkusunun kalmadığını görüyorsunuz.. Aslında Türkiye'de ve şehrimizde bazılarımız hala durumun farkında değil.. Televizyonlar yaşananların çok az kısmını veriyor.. Bizler yabancı ajanslar ve internet sitelerinden öğrenebiliyoruz çok şeyi.. Ama Türkiye'de ve Gaziantep'te çok kimse, bu yaşananların çoğunu sanal bir gösteri veya film sahnesi gibi değerlendiriyor..Ne zaman ki, Allah göstermesin bir bomba patlasa, bir saldırı olsa, herkes uyanacak ve gerçeği görecek.. Lakin bu gerçeği bilenler, özellikle Gaziantep olarak nasıl bir durumla karşı karşıya kaldığımızın farkındalar . Kentin değişen kimyası, Suriyelilerin günlük yaşamımıza girmesi, olumlu olumsuz kentte varlıklarını hissettirmesi, kafa karıştırıcı, can sıkıcı işlerin içinde gözükmeleri, Gaziantep'te ister istemez rahatsızlık verici bir ortamın yaşanmasına yol açıyor.. YALNIZLAŞTIRILDIK GALİBA Buna karşılık insani yönüyle genel olarak baktığınızda, Suriye'nin ve bu ülkeden kaçarak gelenlerin şu andaki gerçekten içler acısı durumunu görmemezlikten gelemeyiz.. Özellikle sınıra yakın bölgelerde yaşayanların tarif edilmez acılarını dinleyince, yazık değilmi bu insanlara diyorsunuz... Düşünün bir kere evinizi yuvanızı tarlanızı, arabanızı bırakmak zorunda kalmışsınız..Hele o çocuklar..Pırıl pırıl gözlerle o kadar çaresiz bakıyorlar ki..Kadınlar, genç kızlar.. Bunu gittiğim Nizip'teki kampta birebir yaşamıştım.. Üzülüyoruz elbette.. Ve daha önce yazdığım gibi, bu ülkenin demokrasiden uzaklaşmasıyla birlikte büyük güçlerin devreye girmesi sonucu getirildiği bugünkü durum.. Türkiye olarak özellikle dış politikada "ABİ" rolünden uzaklaşarak, kardeş gibi yaşadığımız Suriye ile düşman haline dönüşmemiz, diğer sınır komşularımızla kötü ilişkilere girmemiz ve adeta yalnızlaştırılma politikası içinde kalışımız.. TAM BİR BELANIN İÇİNDEYİZ Gelinen son nokta, aynı bahanelerle bir zamanlar Irak'a saldıran ABD'nin bu kez yine kimyasalı öne sürüp Suriye'ye yapacağı saldırıyı beklemek ve sonrasında ne olacağının hesaplarını yapmak.. Her ne kadar ertelemiş gözükse de, olası saldırıda Suriye'nin misilleme teşebbüsünde bulunup İsrail'i birinci plana alması ve ardından Türkiye'yi hedefe alma ihtimali.. Komşu ülkelerden İran ve Rusya'nın Suriye'ye vereceği destek.. Soğuk ilişkiler içindeki Irak'ın Türkiye'ye karşı takınacağı tavrın belirsizliği.. Ve en korkuncu, tüm olumsuzlukların birleşimiyle çıkabilecek Ortadoğu savaşı ihtimali.. Böyle olursa Gaziantep'te ne olabileceği endişesi.. Suriye'nin misilleme olarak Türkiye'ye yapma olasılığı bulunan saldırıda Gaziantep'e ne olacağı..Bu olasılığa karşılık bizim Gaziantep'te ne gibi tedbirler aldığımız veya alacağımız.. Gaz maskelerimizin, korunaklarımızın olup olmadığı.. Patriot'ların bizi hangi hallerde koruyup koruyamayacağı yönündeki belirsizlik, vede halk olarak bilgisizliğimiz..Yani anlayacağınız, öyle bir belanın içindeyiz ki, umarım bu endişe dolu satırlarımız yazıldığı gibi kalır ve ülkemiz zor durumda bırakılmaz..İnsanlar korkulu ve endişeli bekleyişten kısa sürede kurtulur. Dahası karısını, çoluğunu çocuğunu tedbir amaçlı da olsa Gaziantep dışına gönderenler, rahat nefes alır.. BEYKENT'E GİTTİNİZ Mİ HİÇ? Sakın başka bir ilimizin ilçesi filan sanmayın Beykent'i..Bu bölge Şehitkamil ilçesinde ve Organize Sanayi Bölgesinin Doğu kısmında..Otogar'ın kuzey doğu yönüne düşer. Beylerbeyi kavşağından çıktığınızda önce Beykent1, sonra Beykent2 TOKİ konutları karşınıza çıkar.. Gaziantep'te yaşıyorum diyenler, mutlaka gidip görmeli buraları.. Her ne kadar TOKİ buraya konutlar yapmış ama "Gelin"diye bağıran bomboş araziler var.. Özellikle Organizeye bağırıyor bu araziler.. "Buralara konut yapın, şehri boğulmaktan kurtarın, trafiğiniz rahatlasın, yığılmalar olmasın" diyor bu araziler..Organizede çalışan onbinlerce işçinin fabrikalara gidiş gelişlerinde geçirdikleri saatlere son verilsin diyor bu araziler.. Gerçekten inanamadım gördüğümde.. Bazıları Sam filan derken, bazıları arsa vurgunları yapmak için belediyeleri kıskaç altına almaya çalışırken, Organize'nin şehir trafiğine olan yükünü hemen 4'ncü bölgenin yanıbaşındaki Beykent2'nin kaldıracağı gerçeği nasıl görülmez inanın şaşırdım kaldım..Bu gerçeği Şehitkamil Belediyesi görmüş aslında..Ve 50 metreyi bulan bir yol çalışması yapıyor Beykent2'den Organizeye doğru..Bu bağlantı ile 5 dakikada evine ve işine gidebilecek OSB çalışanlarına bu imkanı tanımak için kafa yormaya gerek yok..Milletvekillerimiz burayı gördümü bilmem.. Ama bildiğim tek şey, Beykent2 bölgesi, Organize ile şehir arasındaki karmaşaya son verecek nitelikte.. Hele modeli geçmiş, kalitesiz servis araçlarının saçtığı zehirden kurtaracak can simidi gibi.. Aslında bu gerçeği Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu görmüş ve kendi yetkisi çerçevesinde elinden geleni yapmaya çalışıyor. Ama Fadıloğlu'nun bu çabası yetmez, OSB yönetimi de bu Beykent gerçeğini masaya yatırmalıdır derim...Örneğin Seyrantepe'deki gerçek, Küsget'te çalışan binlerce insanımızın bu bölgedeki konutlarda oturmaya başlamasıyla, şehre olan yükünün kısmende olsa azalması gibi..Başta da söylediğim gibi Gaziantep'te yaşıyorum diyenlerin, fırsat bulduklarında Beykent dışında birde Seyrantepe'ye gitmelerini öneririm.. BU PARKTAN HABERİNİZ VAR MI? Yüksek bina varya İbrahimli'de, işte orası.. Kent merkezinden gittiğinizde yüksek bina solunuza bu park ise sağ tarafınıza düşer.. İşte bu bölgeye inanılmaz bir park yapılmış.. Gaziantep'in gecekondu veya çarpık yerleşimle, hatta yeşil alanların, hatta hatta okul alanlarının işgaliyle sarsılan imajına adeta can simidi olmuş.. Hani bir şehirde parklar yapılır onlarca yüzlerce.. Birkaç ağaç, bir iki bank, üç-beş alet.. Sonra adını park koyarlar yaa.. İşte bu hiç onlara benzemiyor.. Çünkü bu park, inanın o parklara bin çeker.. Gidip görünce dondum kaldım..Hatta azıcık da utandım, şimdiye kadar niye görmemişim diye.. Birde Şehitkamil Belediye Başkanına sitem ettim. "Kardeşim bu şehirde harika bir park yapıyorsun ama bizim bile yeterince haberimiz yok"diye.. Rıdvan bey, kıs kıs gülerek "daha birde şu yolun karşısındaki parkı bitirelim, o zaman gör buranın halini"deyince, inanın bu bölgede oturanları kıskandım..Sevgili okurlar bazı şeyler yazılmaz, anlatılmaz hatta.. Tek ifade tarzı görmektir.. Hani şu New York'un Central parkı varya..Bu park konumlandırılmış yönüyle onun adeta küçüğü..İki yanı apartmanlarla donalı, ama hem gezilecek, hem oturulacak, hem bir şeyler atıştırılabilecek mekanlar yapılmış..Ağaçlar yeni daha.. Onlar da büyüyünce bambaşka olacak burası.. Sakın aklınıza Kavaklığı getirmeyin.. Çünkü burası öyle Kavaklık gibi yeşil alan işgal edilip cafelerle doldurulmamış..Akşam alın eşinizi ve çocuğunuzu gidin bu parka, inanın abartmadığımı, hatta eksik yazdığımı söyleyeceksiniz.. Haa.. Adını yazmayı unuttum, harika bir isim.. "ANNELER PARKI" KAVAKLIK KOKUYOR Madem bugün parklardan gittik, birde Kavaklık'taki şikayeti yazayım bari..Eskiden hergün yürüyüşe gittiğim Kavaklık'taki arkadaşlarım telefonla arıyor ve "nerdesin" diyor.. Bende yürüyüşe çağırıyorlar sanıyorum.. Oysa Kavaklık kokudan geçilmiyormuş, defalarca büyükşehire yazılar yazılıp şikayetler edilmiş, ama sonuç değişmeyince son çareleri bana başvurmakta bulmuşlar..-"İnanın yürüyemez olduk Kavaklık'ta..Hani artık eskisi gibi tadı yok, her taraf beton yığınına çevrildi ama yine de yürüyüş alanımız elimizden alınmadığı için şükür ediyoruz. Ancak bu koku varya bu koku..İnanın genzimize kaçıyor. Ne olur bunu bir yaz Ökkeş bey"diyorlar.. Nasıl bir koku dediğimde "B.."kokusu diyorlar.. Eğer bu koku B.. kokusu ise, o zaman Alleben deresine akan lağım sularının kokusudur..Peki kanalizasyon yokmudur, inanın kafam karıştı..Eğer öyleyse o zaman sadece yürüyüş alanı değil, tüm Kavaklık kokacaktır.. Benden yazıp uyarması.. İnşallah bir yetkili dikkate alır da sorunu çözer.. Başka ne diyebilirim ki... HAVALİMANI İÇİN KÖTÜ HABER Bazı haberler güzel olur sevindirir. Bu kötü cinsinden.. Haliyle endişelendirir nitelikte.. Dün Zaman gazetesinde Mustafa Gün'ün haberi dikkatimi çekti.. Habere göre, Gaziantep Havalimanı'ndaki ana pist, yeniden kaplama yapılması amacıyla bir süre önce bakıma alınmıştı. Bu yüzden 17 Temmuz'da notam yayınlandı ve 25 Temmuz'da ana pist kapatıldı. Ancak aradan geçen bir ayı aşan sürede havalimanı ana pistinde hiçbir çalışma başlatılmadı. Sadece apronda çalışmalar yürütüldü. Kullanılan yedek pistin genişliği 30 metre (normal pistler 47 metre) olduğundan, uçakların inişlerinde rüzgar şiddeti limitlerinin düşük olması sebebiyle ciddi sıkıntı yaşandı (Normal pistlerde 30 knot olan rüzgar şiddeti yedek pistte 20 knot, yağmurlu havalarda 25 knot olarak kabul edilen rüzgar şiddeti ise burada 12 knot ile sınırlandırılıyor.)Gaziantep Havalimanı'ndaki yedek pistinde, uçakların görüş mesafesinin düşük olduğu meydanlara aletli sistemlerle iniş yapmasını sağlayan ILS cihazı bulunmuyor. Uçaklar burada VOR yaklaşması ile iniş gerçekleştiriyor. ILS yaklaşmasında limitler, tavan 335 feet, görüş 800 metre, VOR yaklaşmasında ise tavan 2 bin 950 feet, görüş 3 bin 400 metrede iniş gerçekleştirebiliyor. Bu limitler yüzünden yedek piste gerçekleştirilecek inişlerde hava şartlarının çok uygun olması gerekiyor.. Evet haber bu..Teknik bilgileri de vermiş Mustafa kardeşimiz..Yanlışı varsa düzeltilir elbette. Ama gerçek şu ki, bu kış Gaziantep'ten gidenler ve gelenler için uçak yolculuğu hayli zor geçecek. Hepinize iyi haftalar