2002/2015 aralığında AKP iktidarıyla tanışan Türkiye, geçen bu 13 yıllık süreç içinde Cumhuriyet tarihi boyunca emsali görülmemiş eziyeti ve zulmü yaşamıştır.

Tıpkı PKK gibi bir Amerikan projesi olan AKP, bu günlerde feryat figan saldırdığı Fethullah Gülen cemaatiyle birlikte Cumhuriyeti yıkım projesinde iş birliği yapmıştı.

Hayatın her alanına birlikte nüfuz eden cemaat-AKP işbirliği 'özellikle adliyeye ve mülkiyeye' girerek 'devletin damarlarına nüfuz' etmiştir.

Cumhuriyet yıkıcı gericilerin yuvalandığı devlete ait kadrolar bir anlamda ırkçı bölücülerin hakimiyeti anlamında geliyordu. Zira siyasal strateji Atatürkün kurduğu Cumhuriyeti dönüştürme operasyonunda PKKyı ve AKPyi koalisyon ortağı yapmıştır.

Bu işbirliğinin kökleri oldukça derinlerdedir ve hayatı ilgilendiren her alanda bu iş birliğinin izleriyle karşılaşmanız mümkündür.

Üniversitelerde giderek tırmandırılan olaylar ise, bu işbirlikçiliğin en önemli kanıtıdır. Abdullah Gülün cumhurbaşkanlığı döneminde ataması yapılan rektörlerin sicilleri ve seviyeleri incelendiğinde bilim yuvalarındaki gerici ve bölücü hakimiyetin kimler eliyle tezgahlandığı kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Cumhurbaşkanının onay verdiği atamalardan sonra gerçekleşen bütün yönetsel operasyonlar ve rektörlük atamaları incele altına alınmalıdır. Zira usulsüz ve liyakat eksikliğine dayalı bu kanunsuz görevlendirmeler son 13 yılın bilim yuvalarındaki acı gerçeği haline gelmiştir.

Hal böyleyken: tarihe 'Oslo faciası' olarak geçecek olan hükümet-PKK görüşmesiyle ortaya atılan 'çözüm süreci' bir teslimiyet planı olarak ortaya çıkmıştır.

Amerikanın AKPye ve PKKya verdiği ayrı ayrı rollerin aynı yolun sapağında birleştirdiği ırkçı PKK faşizmiyle gerici AKP diktatörlüğü nikah tazelemiştir.

Üniversitelerin ırkçı PKK faşizmine teslimiyeti ise bu iğrenç pazarlığın bir sonucu olarak yine Abdullah Gül ataması rektörler vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir.

Hacettepe Ünversitesi Beytepe Kampüsünde PKK faşizminin ırkçı saldırılarına uğrayan yurtsever öğrencilere 'siz onların bayrağına ve değerlerine saygı duymazsanız, onlar da sizin bayrağınıza saygı duymaz' sözlerini serf eden rektör Murat Tuncerin kafa yapısı gerici-bölücülüğe ait diktanın üniversitelerde oluşan ayağın yönetsel bir izdüşümüdür. Hacettepe Üniversitesi rektörü Murat Tuncer, Türk Bayrağı ile PKK paçavralarını aynı değer ölçütleriyle eşitlemiş ve kampus içindeki PKK vandalizmine arka çıkmıştır.

Bu akıl dışı sürecin tarihe not düştüğü rektör Murat Tuncerin son olaylara müdahale eden polisin Pkklılarla aynı otobüse binerek kampüsten ayrılması ise malumün idamıdır. Yazık Hacettepe gibi marka bir üniversitenin düştüğü duruma. Yazık Hacettepe gibi bir bilim yuvasının böylesi sabıkalı yöneticilerin elindeki esaretine.