Aydın, "Türkiye de yağış mevsimi 1 Ekim -1 Ocak arası olarak kabul edilmektedir. En çok yağış bu dönemde düşmektedir. Türkiye’nin uzun yıllar boyunca yağış ortalaması 151,2 mm olarak devam etse de iklim krizinin belirginleştiği son yıllarda yağış ortalaması düzensizleşmiş ve giderek düşüş eğilimi göstermeye başlamıştır" dedi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan aralık ayı Alansal Yağış Raporu’na göre Türkiye genelinde yağışlar, mevsim normallerinin ve geçen yıl yağışlarının altında gerçekleştiğini açıklayan Aydın, "En fazla azalma ise yüzde 75 ile Güneydoğu bölgesinde kaydedildi. Kentlerin kuraklık sorunu ile çiftçinin kuraklık sorunu arasında farklar var. Kentlerde kuraklık genel olarak içme suyu ve sulama barajlarının doluluk oranları ile ölçülmekte ve barajların sayısı ve büyüklüğü artan ihtiyaca göre değişmektedir. Fakat bu doluluk oranı kırsal alanda çiftçinin kuraklık problemi ile ilgili bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü kırsal alanda yapılan tarım için yağışın zamanı, miktarı ve sıklığı büyük önem taşımaktadır"SU POLİTİKAMIZ YOK"Çarpık ve yanlış kentleşme nedeniyle yağışların büyük bir kısmı toprak altına sızmadan buharlaşıyor, kirli sulara karışıyor ve fayda yerine zarara sebep oluyor" diyen Onur Aydın, "Kent ve kırsal alan için etkin su politikalarımız yok.Türkiye sanılanın aksine su zengini bir ülke değil. Geçtiğimiz yıl NASA tarafından yayınlanan yer altı suları raporunda da görüldüğü gibi Türkiye son 25 yılda yer altı sularını müsrif bir biçimde harcayarak bitirmenin eşiğine geldi. Su kıtlığı yaşamamızın sebeplerin sıralayacak olursak; Yanlış sulama, damlama sulama yatırımlarının yetersiz olması, fazla sulama, tropikal ürün üretimi, yanlış ürün seçimi, yanlış tarım uygulamalarıdır. Bunun yanında Türkiye’nin ekonomik kaynaklarının büyük bölümünün inşaata, müteahhitte ve verimsiz endüstriye ayrılmış olması da bu krizin etkilerini daha da derinleştirmiştir" HABER MERKEZİ