Geçen günlerin birinde bir TV izlencesine katılan bir doktor “Söğüt Kabuğunun” kurutulup un haline getirildiğinde ve de bir bardak suya atılıp içildiğinde bir takım yararları olduğu konusunda…Aspirinin ana maddesinin söğüt ağacı olduğunu yıllardır işitir dururuz. Dünyanın en çok kullanılan ilâcı olduğunu da!Biz de , özellikle doğu tasavvufcuları, bazen bilinenden yeni bilinmedik bilinenler çıkardıklarını sanarak , inmanç dünyasının safsatalarını laf salatalarına karıştırıp dururlar…Bizim güzel bir türkümüz vardır. Hemen hepimiz az çok söylemişizdir de…Söğüdün yaprağı narindir narin,İçerim yanıyor dışarım serin,Zeynebi bu hafta ettiler gelin,Zeynebim , Zeynebim, allı Zeynebim ,Beş köyün içinde şanlı Zeynebim.Şimdi bu güzel halk şiirini ille de bunu yazanın bir kutsal amaç güttüğünü, bilindikten bilinmeyen bilindikler çıkardığını varsayarak yorum yapan bir tasavvufcu gibi yorumlamaya kalksak…“Görüldüğü gibi Hz. Şair, söğüt ağacının şifalı bir ağaç olduğunu, bundan tam bin yıl önce, batı tıbbı henüz çocuk mesabesinde iken, bilerek söğüt yaprağının narin, yani hassas, yani şifalı olduğunu bilmekte, bunu şiirsel ve tasavvufi bir anlatımla ve içerisi yanan, yani ateşlenmiş bir insana şifa olabileceğini, yani ateş düşürücü özelliğini, sembolik bir şekilde anlatarak , batı tıbbından da, aspirinin bulunuşundan da binlerce yıl önce, mucizevî bir şekilde her şifanın doğada olduğunu bildirerek insanlığa büyük bir hizmet yapmıştır. Hz.Şair’in büyüklüğünden, kutsallığından, mucizelerinden (hâşâ) kuşku duymak, tövbe tövbe, onun kutsallığından şüphe uyandırmak şeytana hizmet anlamına gelmez de ne anlama gelir?! ”Aklın ziyan edilmesine bir örnek vereyim dedim ama, başaramadım galiba. Akıl dışı düşünmek çok zor işmiş…En iyisi Einstein’ı yinelemek: “ Cehalet güzel şeydir, insan her şeyleri bilir !”