Gaziantep’te şunlar oluyor, bunlar oluyor.. Açılışlar yapılıyor, yollar açılıyor.. Şu bunu diyor, o şunu söylüyor.. İnanın bunların hiçbiri, şu anda küçük işletmeler başta olmak üzere, işyerleri kapanan, işsiz gezen ve çalışsa da ayda 1170 liraya talim eden vatandaşın umurunda değil biliyormusunuz.. Dün Düzbağ barajı açılmış, Antep’e şunlar bunlar yapılacakmış, vallahi de billahi de bahsettiğim bu geniş kesimi ilgilendirmiyor.. Köprüymüş, yollarmış, yatırımlarmış ilgilenmiyor bile.. Çünkü tek dertleri evlerine para götüremeyişi.. Borçlarını ödemeyişi.. Çocuklarına bakamayışı, okutabilmek için bilgisayar alamayışı. Ne kadar acı biliyormusunuz.. Pandemi nedeniyle devletin kendi kaderine terkettiği Esnaf dükkanını açamıyor.. Firmalar ve İşletmeler borçlarını ödeyemediği gibi banka ve haciz kıskacından nasıl kurtulacağının derdine düşmüş.. On binlerce insanın işsiz gezmesi işin cabası.. Şimdi bu kadar acı gerçekler karşımızda dururken, ülkeyi yönetenlerin bir zamanlar kucakladığı bu halkı, şimdi tanıyamayacak hale gelmesi, hatta dalga geçer gibi, ekonomimiz iyi demesi inanın hayra alamet değil.. Maalesef ülkeyi yönetenler halkın neler çektiğini görmüyor, vatandaşı anlamıyor, her şeye kulaklarını kapatıyor.. İşte bu gidişat beni korkutuyor sevgili okurlar.. YETKİM OLSA YAPACAĞIM İLK İŞ… Geçtiğimiz günlerde İzmirli gazeteci arkadaşım Atilla Köprülüoğlu, Serebral palsli iki genç ile Alman DW televizyonunun yaptığı röportajı paylaşmış. Yaşamın ilk iki yılında görülen genellikle menenjit hastalığının etkisiyle bu rahatsızlığa yakalanan iki gencimiz hayata sarılmış. İkisi de ailelerin de teşvikiyle İstanbul Boğaziçi üniversitesi makine mühendisliğinde okumuş, orada tanışmışlar. Erkek olan Serim ile kız arkadaşı Seben birbirinden kopamaz hale gelmişler. Röportajda ikisinin de ortak şikayeti bozuk olan yollar ve rögar kapakları olmuş.. Kız ironik şekilde “Rögar kapakları düşme sebebim, her haftada bir iki kez dışarı çıktığımda hobi olarak rögar kapağına takılıp düşüyorum" diyerek kendini ti’ye alıyor.. Erkek arkadaşı Serim ise “yollar mayın tarlası nerden ne çıkacak belli olmuyor. O mayın tarlasında yolumuzu buluyoruz” diye konuşuyor. İzlerken ilk aklıma gelen Gaziantep oldu.. Çünkü iki Serebral Palsli gencimiz yaşadıkları şehrin yollarını ve rögar kapaklarından yakınıyordu. İşte bunu izledikten sonra aynı sorunların daha fazlasını yaşadığımız Gaziantep’te” niye biz bu işleri düzeltemiyoruz” demeye başladım.. GÜLMEYİN DALGA GEÇMEYİNŞimdi söyleyeceklerime sakın gülüp geçmeyin ve “memlekette o kadar sorun var, şimdi bu mu önceliğin” diyerek dalga geçmeyin.. İnanın, Gaziantep’te bana yetki verseler yapacağım ilk iş, bu kentin yollarında ve kaldırımlarındaki rögar kapaklarına el atmak, şehrin her yerini en kısa zamanda Avrupa standartlarında uygulamayla düzeltme işine soyunurdum. O kadar net, bu kadar açık.. Çünkü bu kentte yürüyenler, araç kullananlar rögar ve menfez kapaklarından çektikleri kadar hiçbir şeyden çekmiyor.. Kaldırımların işgali, yürünemez hale gelişimiz filan onlar da sorun elbette.. Ama benim birincil önceliğim bu rögar kapaklarıdır arkadaş.. Kazalara ve sakatlanmalara davetiye çıkartan rögar kapakları için 1 sene önce yine yazmış ve yetkililerin dikkatine sunmuş ve şunları ifade etmiştim. ekran-resmi-2020-12-13-17.44.23-(1)-001.pngDÜNYANIN EN BERBAT MENFEZ VE RÖGAR'LARI GAZİANTEP’TE Şaka yapmıyorum.. Dünyada “en kötü menfez yapımları ve Rögar kapakları yerleştirme şampiyonası”yapılsa, açık ara Gaziantep birinci olur.. Çok net söylüyorum.. Bırakın Avrupa’yı, Türkiye’nin bir çok vilayetlerine gidiyorum, Gaziantep’teki kadar gelişi güzel rastgele yapılmış Rögar kapakları ile menfez yapımını görmedim.. Allahım nasıl bir anlayış var ki, yol ortalarında Rögar kapakları böyle yapılır. Ya asfalt mesafesinin üstünde, yada çok altında.. Ya aracınla çukura düşeceksin, yada zıplayacaksın.. Ki bu nedenle kazalar oluyor, insanlar ölüyor, yaralanıyor.. Bir yetkili de çıkıp ta bunu araştırmıyor, kontrol etmiyor. Sorumlu kim ise, Gaski, Telekom, Gazdaş veya eski adıyla Tedaş.. Daha varsa bilenler söylesin.. Adına AYKOME denilen “Altyapı Koordinasyon Merkezi” kayıp.. Bunlar ne yaparlar, kurumlar arası işleri ve hizmetleri nasıl koordine ederler bilmiyorum.. Bildiğim tek gerçek, Gaziantep’te yolların, kaldırımların bozuk olduğu ve buna birde ucube Rögar kapaklarıyla menfezlerdir.. 4 Kasım 2019 Bu yazımdan sonra Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sezer Cihan aradı ve söylediklerime hak vererek bu yönde harekete geçeceklerini söylemişti.. Ama bu iş öyle ha deyince olacak cinsten değil. Kentin tümünü elden geçirmek için ayrı bir oluşum gerekli. İlçe belediyeleriyle ortak hareket etmek lazım.. Bu yönde yetki verilecek personelin eğitilmesi lazım.. Mevcut yollardaki rögar kapaklarının düzeltilmesi bir yana, yeni yapılacak olan yollarda rögar ve menfez kapaklarının nasıl asfalt veya taşlara uyum sağlayacağını, çukur ve yüksek olmamasına özen gösterilmesi, yani ustalık gerekir.. Taşeronların eline verildiğinde onların sıkı sıkıya denetlenmesi gerekir.. Maalesef o yönde ciddi sıkıntılarımız var.. Kalifiye ve nitelikli eleman yetiştiremiyoruz.. Her konuda yetiştirecek usta da bulamaz olduk.. Çünkü liyakat sahibi insanlar bırakılmadı bu ülkede ve memlekette.. BUNLARI YAPABİLİYORMUYUZ Toplumsal duyarlılığı olan arkadaşım Şerif Öcük yazmış bana.. Söyledikleri o kadar doğru ki.. Ama bu doğruları çoğumuz bilmesine rağmen uygulama konusunda oralı olmuyoruz.. İşte bu anlayışa itiraz eden Şerif Öcük bakın neler yazmış: “Şu içinde bulunduğumuz sıkıntılı günler aylar hatta (belki) seneler bizlere bir şey öğretmedi. Ülkemizde bu kadar ekonomik, sosyal, eğitim, aile ve geçim sıkıntıları baş göstermişken; bizler hala boş şeyler peşindeyiz. Ne yazık ki bunu siyasiler ve basın başta olmak üzere vatandaş da ayak uydurmaktadır.2 yıl sonra olacak bir seçimde bana ne kimin aday olup olmayacağından bana ne. Şimdi tek derdimiz bu mu kaldı gündemi değiştirmenin ne anlamı var? Saatlerce televizyonda açık oturumlar tartışma programları, siyasilerin demeçleri, eleştiriler, yorumlar ve bunları takip eden izleyen vatandaşlar. Oysa herkes tüm enerjisini, için de bulunduğumuz sıkıntılı durumdan nasıl olurda kurtuluruz diyerek kurtuluş çareleri aramalı, bu bizim işimiz değil diyorsak ta kendimizce üzerimize düşeni yapmamız gerekmektedir. İnsanlığa topluma faydalı bir şeyler düşünerek ne yapabilirizin peşinden koşmak gerekmez mi? *En basitinden bir maske takmayana, bir sosyal mesafeye uymana nazikçe uyarıp engel olabiliyormuyuz? * İnsanları bir kan veya plazma bağışı için ikna edebiliyormuyuz? *Çevremizde bir yaşlımızın ihtiyaç listesini alarak market alışverişinde yardımcı olabiliyormuyuz? * Muhtaç olanlara bir tas sıcak yemek ulaştırabiliyormuyuz? *Yaşlılarımızın ve gençlerimizin belirtilen saatler dışında sokaktan alıkoyabiliyormuyuz? *Sokakta aç kalan bir sokak hayvanına bir parça yemek verebiliyormuyuz? *Uzaktan eğitim alan evinde eğitim alan çevremizdeki gençlerin birçok sorunları bulunmaktadır onlara yardımcı faydalı olabiliyormuyuz? Lütfen ama lütfen şu sıkıntılı dönemde hiç kimseye bir faydası olmayan şeyleri bırakarak topluma ve kendimize faydalı şeyler peşinde koşalım. LÜTFEN” ŞERİF ÖCÜK HEPİNİZE SAĞLIKLI HAFTALAR