Eğitim hayatına başlayan çocukların bir süre sonra tutarsız, dikkatsiz derslere karşı ilgisiz olması gibi sorunların çözümünün yetişme tarzında aranması gerekir.

Anne ve babalar herşeyden önce şuna dikkat etmelidirler hepimiz insanız robot değil. Temelimizde neden sonuç ilişkisine bakmaksızın (dürtüsellik) harekete geçmek vardır. Yani çocukları tutarsız yetiştirirseniz hırçınlığa; serbest yetiştirirseniz mutsuz olmaya doyumsuzluğa terk ettmiş olursunuz. Disiplinli olmanın daha sevimli iletişim şekli vardır . Bunları öğrenmezseniz çocuğunuz kendine göre zor branşlarda baş edemez..

Sözlerinizin çocuklara tesir etmesi için sempatik bir güce sahip olmanız gerekir.

Demem o ki disiplin deyince akla ceza, şiddet gelmemeli.

"E ceza ve şiddet ile çocuk terbiye olmaz diyorsunuz. Dışardan söylemesi kolay bizde kalkıp fiziksel şiddet uygulayacak değiliz hocam fakat bazı kuralların konması için ufak tefek şeyler olmalı, ceza köşesine göndermek git odana uyu konuşmak istemiyporum diyerek de tavırdamı koyamıycaz?" diye iç sesinizi duyar gibiyim .

Aslında kendi içimizde olan tanımsal bir hata var. Bu da şiddeti vurmak dövmek hırpalamak zarar vermek şeklinde algılamamız.

Oysa şiddeti çocuğun vicdanına hislerine zarar vermekte ciddi bir şiddet eğilimidir.

Mesela öğretmenin sınıf içinde ödevini yapmadığını bildiği halde sınıf içinde çocuğa ödeve dair sorular yöneltmesi ve ya aile içi toplantılarda çocuğunu terbiye etme düşüncesiyle eksiklerini dile getirmesi de kalıcı hasarlar bırakan şiddet örneğidir.

Bu bilmeyerek yaptığımız davranışlar çocukla anne baba arasındaki ince çizgiyi kaybetmesine sebeb olur.

Ebeveynler çocukların algısında sevgiden değilde mecburiyetten duyulan saygıyı yaratır. (korku) Bu da okul hayatına aile zoruyla gönderilmiş çocuklar olarak yansır.

Anne babanın sözünün çocukta etki yaratabilmesi için güven duygusunu oluşturmak gerekir. Nasıl anne ve babanın çocuğuna güven duyma isteği olduğu gibi çocuğunda anne babada bu duyguya ihtiyacı var.

Yani başarısız olduğu sınav sonucu kendini emniyette hissediyorsa "yahu neden hissetmesin öldürecek değiliz kötü sınav sonucu var diye "dediğinizide duyar gibiyim tabiki kasteddiğimiz şey bu değil. Ceza almayacağını ve anlaşılacağını biliyorsa küçük düşürülme kaygısı yoksa, özetle duygu dünyasını ihmal etmiyorsanız ortaya çıkacak ürün güven duygusudur. Evin içinde hal böyle olunca söz tesir eder.

Fakat çocukların isteği yoğun sizin etkinizin az olduğunu görüyorsanız net olmalısınız. Çünkü ebeveyn olan sizsiniz.

Örneğin çocuğunuz her kitapçıya gittiğinde kitap istiyor, okumadan yenileri istiyorsa ceza vermeden kararlı durmalısınız.

Aileler kararlı durmak ile şiddet arasında kararsız kalıyorlar .

Kararlı olalım derken çocuğun alanını daraltmaya onu bunaltmamaya da dikkat etmeli. Örneğin kitapçıdan kitap alınmasına izin vermeyen anneye karşı çocuk anne tamam evdekileri okuyup bu kitaba öyle başlıyacağım dediğinde, hayır evdekiler bitecek öyle alıcaksın diyerek ebeveyn gücünüzü çocuk üzerinde kullanıp tepkisellik oluştrursunuz.

Maksadımız evdeki kitapların okunmasıydı bunu sağladınız ona okuyacağına güvendiğinizi hissederek ve hissettirerek evdeki kitapları okuma sorumluluğunu yerine getirmesini sağlamış olacaksınız. Siz genişletip sınırlarınızı büyütün ki sözlerinizin tesiri olsun. Çocuğunuzla yüzgöz olma problemi ortadan kalksın. Aksi takdirde çocuğun gözünde ebeveynlik değeri yitirilir. İlk kaybedeceği şey çocuğu üzerindeki tesiri olur.

Yani bana göre en iyi ebeveyn en az gören en az duyan ebeveyndir , çocuklarla aranızdaki iletişimde yüzgöz olmaktan şikayetçi iseniz....