Hatırlayacağınız üzere 2011 senesinde Türk Ticaret Kanununda (TTK) köklü değişiklikler yapılarak yürürlüğe girdi ve uygulanmaya başlandı. Ancak üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala birçok düzenlemenin yeteri kadar anlaşılmadığını ve uygulanmadığını hatta birçok şirketin ilgili düzenlemelerden bilgisinin dahi olmadığını görmekteyiz.

Bunun nedeni ise; şirketlerin büyüdükçe kurumsallaşması gerekirken, profesyonelce bir yönetim tarzı sergileyememelerinden kaynaklanmaktadır. Halbuki, her konuda kendisini profesyonellere teslim eden işletmelerin, rakiplerine göre farkındalık yarattığı ve pazarda hakimiyetini artırarak yoluna devam ettiği, özellikle de ekonomik daralmaların olduğu dönemlerde bunun öneminin bir kat daha arttığı ortadadır.

TTK’nunda yapılan değişiklik ile getirilen bir düzenleme olan “şirketler topluluğu” da, işletmeler tarafından pek bilinmeyen ve yasal yükümlülüklerinin yerine getirilmediği uygulamalardan birisi. Düzenlemenin özünde, yine TTK ile kabul edilmiş olan, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve sorumluluk ilkeleri yatmaktadır.

Şirketler Topluluğu Nedir?

TTK da “Hâkim şirkete doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan şirketler, onunla birlikte şirketler topluluğunu oluşturur. Hâkim şirketler ana, bağlı şirketler yavru şirket konumundadır.” denilmek sureti ile şirketler topluluğunun tanımı yapılmıştır.

TTK nın şirketler topluluğuna ilişkin yapmış olduğu düzenlemeler ile topluluk içerisinde yer alan bağlı şirketlerin topluluk dışında kalan ve topluluğun genel menfaatlerinden yararlanmayan hissedarlar ile şirketlerin alacaklıları açısından koruma getirmiştir.

Çoğu zaman hâkim teşebbüs ile bağlı şirketleri arasında menfaat çatışması yaşanabilmekte, şirketler topluluğuna ilişkin yeni düzenlemeler ile bu menfaat çatışmasının olumsuz sonuçları giderilmeye çalışılmış ve yavru şirketlerin malvarlıklarının korunması amaçlanmıştır.

Topluluk şirketleri arasındaki ekonomik ilişkilerde, ilişkinin her bir tarafının nasıl etkilendiği, özellikle örtülü kâr aktarımına yol açan eylemlerin söz konusu olup olmadığı da menfaat sahiplerinin aydınlatılması yükümlülüğünün önemli bir konusunu oluşturmaktadır.

Bağlı şirketin yönetim kurulu, faaliyet yılının ilk üç ayı içinde, şirketin hâkim ve bağlı şirketlerle ilişkileri hakkında bir rapor düzenler. Raporda, şirketin geçmiş faaliyet yılında hâkim şirketle, hâkim şirkete bağlı bir şirketle, hâkim şirketin yönlendirmesiyle onun ya da ona bağlı bir şirketin yararına yaptığı tüm hukuki işlemlerin ve geçmiş faaliyet yılında hâkim şirketin ya da ona bağlı bir şirketin yararına alınan veya alınmasından kaçınılan tüm diğer önlemlerin açıklaması yapılır.

Hâkim şirketin her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu başkanından; bağlı şirketlerin finansal ve malvarlığıyla ilgili durumları ile üç aylık hesap sonuçları, hâkim şirketin bağlı şirketlerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri; yaptıkları işlemler ve bunların sonuç ve etkileri hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine göre düzenlenmiş bir rapor hazırlattırıp yönetim kuruluna sunmasını ve bunun sonuç kısmının yıllık rapor ile denetleme raporuna eklenmesini isteyebilir.

Hâkim şirket, hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. Özellikle bağlı şirketi, iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi hukuki işlemler yapmaya; kârını azaltmaya ya da aktarmaya; malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya; haklı bir sebep olmaksızın tesislerini yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak gibi verimliliğini ya da faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan kaçınmaya yöneltemez.

TTK’nun da yer verilmiş olan şirketler topluluğu müessesesiyle, ülkemizde uygulamada zaten var olan, ancak yasal düzenleme olmaması nedeniyle ilişkileri tanımlanamayan ve denetlenemeyen bir gruba dahil şirketlerin, şeffaflık ilkesinin bir sonucu olarak, özellikle de finansal açıdan tüm verilerinin ortaya konması sağlanacaktır. Finansal verilerin yanı sıra, şirketlerin birbirleri ile olan ilişkileri de kanunda belirtilmiş olan raporlar çerçevesinde açıkça belirtilecektir.

Bağlılık Raporu Nedir?

TTK’nun şirketler topluluğuna dahil firmalar açısından getirmiş olduğu yükümlülüklerin hem hakim hem de bağlı şirketlerce uygulanması gerekmektedir.

Şirketler topluluğuna dahil şirketlerden, bağlı şirketin yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu dışında, TTK’nu 199’uncu maddesine göre düzenlenmesi zorunlu olan rapora, “bağlılık raporu” denilmektedir.

Şirketler topluluğunda hâkim ve bağlı şirketler arasındaki ilişkiler, hâkim şirketin lehine ve bağlı şirket aleyhine gelişebilmektedir. Diğer bir ifadeyle, hâkim şirket hâkimiyetini kötüye kullanıp, bağlı şirketin bağımsız iradesiyle hareket eden bir şirket olması durumunda yapmayacağı işlemleri yaparak, bağlı şirketi ve dolayısıyla bağlı şirket pay sahiplerini zarara uğratabilmektedir.

Şirketler topluluğu içindeki grup içi işlemlerin ayrı ve açık bir raporlama ile ortaya konulması; bu bağlamda raporu hazırlayan bağlı şirketin, şirketler topluluğu içindeki hâkim şirket veya diğer bağlı şirketler ile olan ilişkilerinin değerlendirilmesi ve söz konusu ilişkilerden zarar görebilecek şirket ortaklarının bilgilendirilmesi bağlılık raporunun ana amacıdır.

Bağlılık raporu, bağlı şirket yönetim kurulu, limitet şirkette ise müdürler tarafından hazırlanacaktır. Her bağlı şirket yönetim kurulu, kendi şirketleri için ayrı bir rapor düzenleyecektir.

Bağlılık raporu, geçmiş faaliyet yılında yapılan işlem ve önlemlere ilişkin olacaktır. Şirketler topluluğu hükümlerine tabi anonim şirketler ve diğer ticaret şirketleri, geçmiş yılda yapılan grup içi işlem ve önlemlere ilişkin olarak bağlılık raporu hazırlayacaklardır. Bağlılık raporu, faaliyet yılının ilk üç ayı içinde hazırlanmalıdır.

Bağlılık raporu, bağlı şirket ortaklarını koruma amacına yönelmiştir ve bu raporun açılabilecek sorumluluk davasına kaynaklık edebilecek sonuç bölümü, faaliyet raporuna konulur. Şirket ortakları da ancak bu yolla topluluk ilişkileri hakkında bilgi sahibi olurlar.

Ticaret Bakanlığı da, pay sahiplerinden birinin yaptığı şikayet veya ihbar üzerine ya da olağan denetimleri çerçevesinde ve Bakanlık Denetim Yönetmeliği‘ne dayalı olarak, şirketler topluluğuna, bağlılığa ve hakimiyete ilişkin işlemleri ve bu çerçevede bağlılık raporunun düzenlenip düzenlenmediğini ya da içeriğini denetleyebilecektir.

Bağlılık raporu hazırlanmaması halinde, raporu hazırlamayanların TTK uyarınca 200 günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılması söz konusu olacaktır. Bu durumda şirketlerin üzerlerine düşen bu sorumluluğu ihmal etmemeleri gerekmektedir.