VALİ ERDAL ATA'NIN İKİNCİ HAMLESİ GAZİANTEPSPOR'A ÜYELİK OLMALI Gazete olarak haftalardır dile getirmeye çalışıyoruz. Gaziantep Valisi Erdal Ata, Gaziantepspor'un Orduspor maçı öncesi başlattığı girişimler ve kulübü sahiplenme teşebbüsleriyle, hem kent halkına, hem teknik adamlara hemde futbolculara büyük moral ve güven verdi. Gerek manevi gereksede maddi yönden yapılan bu teşebbüslerin etkisini Ordu ve Eskişehir maçında gördük.. Her ne kadar hala kent halkının ve takımlarına küstürülmüş gerçek Gaziantepspor taraftarının mevcut yönetime olan güvensizliği devam etsede, bunun giderilmesi yolunda iyileştirici formüller bulunacağına inanıyorum.. O formülden birisi GAZİANTEPSPOR'A ÜYELİK KAMPANYASI veya üye olmaya çağrı hamlesidir.. Sayın Erdal Ata'nın kulübü sahiplenme adına yapmış olduğu teşebbüsten cesaret alarak, ikinci hamlesinin üyelik için kampanya başlatmasıyla şehirde büyük bir heyecan yaratacağına kesinlikle inanıyorum.. GAZİANTEPSPORLUYUM DİYEN HERKESİN ÜYE OLMA HAKKI VARDIR Hepimizin bildiği gibi mevcut yönetim daha önce Celal Doğan döneminde üye olan aralarında çok değerli insanlar dahil 250-300 kişiyi üyelikten silmişti. Bununla birlikte kulüp başkanının hemşehrilerinden oluşan 600 kişiye yakın isimler adeta operasyon gibi kulübe üye yapılmıştı. Bunun listeleri elimde olduğu için rahat konuşuyorum.. Daha sonra Gazinatepspor'a üye olmak isteyen herkese kapılar kapatılmıştı. Bunda en güzel örnek büyükşehir belediye başkan vekilliği de yapan Selami Yetkinşekerci'dir. Ve daha yüzlerce Gaziantepli kendi kulübüne üye olmak için başvurmuş ama geri çevrilmiştir. İşte bu nedenle Gaziantep'te yaşanların canını sıkan, moralini bozan, mevcut yönetime olan güvensizliği doruk noktaya çıkartan bu üyelik için, Sayın Vali'nin kamuoyuna bir çağrıda bulunmasının zamanı gelmiştir.. Gaziantep'te yaşan ve "ben Gaziantepsporlu'yum"diyen herkesin bu kulübe üye olması ne doğal hakkıdır.. Artık gözümüz Gaziantep Valisi Erdal Ata'nın yapacağı üyelik çağrısındadır.. BU İŞİN İÇİNDE BAŞKA İŞ VAR 7 Milyon euro.. Dile kolay vallahi. 15 trilyondan fazla bir rakam.. Ve bu para özel kurye vasıtasıyla merkez bankasına gönderiliyor.. Kurye dedikleri kimler? Sadece 2 kişi.. Bu kişiler özel güvenlikçi ve maaşları da 900 TL.. Bir banka böylesine büyük rakamı nakip bir partide 2 güvenlikçiye teslim eder bu BİR.. Bankanın böyle yüklü paralarda kendi güvenlikçisi niye refakat etmez bu İKİ.. Bu kadar büyük rakamı taşıyan özel kuryeye, ayrı bir görev daha niye verilir ve kredi kartları gönderilir bu ÜÇ.. Bilemiyorum ama bir iş bu kadar kolay olmamalı.. Bankalar tedbiri almıyor, 15 trilyondan fazla parayı iki tane adama teslim ediyor, sonra da emniyete bu adamları bulun diyor.. Kim ne derse desin, ben bu işte birinci kusurlu olarak bankayı buluyorum.. BU ŞEHİRDE YAŞAYANLAR ASRİ MEZARLIĞA GİTMEYE KORKAR HALE GELDİ Yazarımız Lale Taşdemir çok güzel bir yazı yazmış geçenlerde. Rahmetli babasını ziyaret için gittiği Asri Mezarlıkta hissettiklerini, yaşadıklarını kaleme almış.. Okurken benim de, konuştuğum herkesin de hislerine tercüman olmuş Lale hanım.. Gerçekten çok önemli yazdıkları ve söyledikleri.. Şu sözlere kim" hayır öyle bir şey yok" diyebilir, gelin birlikte okuyalım.. -Hafta sonu mezarlığa gidip atalarımı ziyaret etmek istiyorum. Gül dikeyim, çiçek dikeyim. Terk edilmiş, unutulmuş, ölmüş yitmiş gibi olmasın istiyorum. Ne mümkün. On dakika durup dua edemiyorum. Oradan buradan acayip tipler geliyor, para istiyor. Tepemizde dikiliyor. Huzursuzluk diz boyu. Güvenlik var mı evet söz de var fakat nereye kadar kontrol edebilirler. Mezarlık şehrin kırsalında zaten. Konum itibarı ile güvenlikten uzak bir yer. Fakat böyle olmaması gerekir. Mezarlıklar için saygı olması gerekir. Kim olursa olsun sonuçta gideceği yer belli. Ölmüş yitmiş unutulmuş olmasın. Orada ebedi yolculuğuna uğurladıklarımız canımızdan bir parça. Mezarlığa giderken huzur ile gidebilmek lazım. Güven ile gidebilmek için bayramları, özel günleri beklememek lazım. TİNERCİ DAHİL FUHUŞ İÇİN GELENLER BİLE VAR Evet..Bu sözlere itiraz edeniniz varmıdır.. Ben de aynı durumla karşı karşıyayım.. Bazen , hafta aralarında mezarlık civarından geçerken girip babama anama dua etmek istiyorum, vallahi de billahi de çekiniyorum. Çünkü orada güvende hissetmiyorum kendimi.. Acayip tipler peydah oluyor birden etrafınızda..Huzurunuz kalmıyor yani.. Lale hanımın bu feryadı bununla da kalmıyor tabii.. Onu da şöyle dile getirmiş... -Çiçek dikiyorsunuz ertesi gün kayboluyor. Çünkü mezarlık içerisinde bir sektör var. Civarda yaşayan çocuklar kendilerine iş edinmişler. Elinde su ile geliyor. Mezarlığı suluyor para alıyor. Çiçek ister misiniz diyor. Evet dediyseniz hemen üç dakika sonra elinde çiçekler ile geliyor. Aşağıdaki mezardan çalıyor, onu da satıyor. Tiner kullandığı her halinden belli bunu tartışmaya gerek yok. Bu konuda bir şey yapmak lazım. Yalnız olduğumu düşünmüyorum. Herkes ister ki mezarlığa tek başına gidebilsin. İlla yanında birkaç kişi olmasın. Mezarlıklar çiçek bahçelerine dönüşsün. Tinerci, sarhoş yuvası değil mezarlık. Daha da abartıp araçlarını mezarlığın izbe yerlerine çekip fuhuş yapan hastalıklı insanlar var bu memlekette bunların önüne geçebilecek bir çözüm bulalım. Her geçen gün bir şeyler daha iyiye gidiyorsa. Belediye çözümler üretiyorsa bu konu için de umudum var. Ben yaşarken gül kokusunu aldığım tenin mezarına vardığım zamanda aynı kokuyu almak istiyorum." Evet sevgili yetkililer.. Büyükşehir Belediyesinin mezarlıktan sorumlu olan arkadaşlarım. Mezarlıkta güvenlik elbette var, ama bunların yetersizliği çok açık. Bir formül üretmelisiniz buraya.. İnsanların rahat ve huzurlu şekilde mezarlığa girip duasını etmesini sağlamalısınız. Fazla söze gerek duymuyorum.. HAVALI KORNALAR- SİS VE XENON FARLARI Emniyet Müdürü Ömer Aydın'ın başlattığı havalı kornalar ile mücadelede geçen hafta vatandaşlardan çok olumlu mesajlar aldım. Tabii arayanların bu kararla yetinmedikleri açıkça görülüyordu. Önümüz yaz, büyük çoğunluk gürültü ile mücadelede mücadelenin sadece havalı kornalar olmadığını söylüyor. Bende aynı görüşteyim ve yıllardır yazıyorum bu konuları zaten..Ama arayanlar arasında ilk kez sis farlarıyla Xenon lamba şikayetleri oldu. Keyfi yapılan bu iki uygulamalarda trafiğin seyirci kalmaması isteniyor. Gerçekten de normal havalarda bile sis lambalarını yakanlar ile, hani şu hepimizin gözünü kör edecek şekilde bembeyaz farlar varya, onun adı da Xenon'muş, bunların kontrol edilmesi gerektiği söyleniyor. Araçların orijinalinde Xenon farlar gözü kör edecek şekilde değilmiş, ama hasta ruhlu bazıları, bu farları değiştiriyormuş. Tüvtürk'e giderken çıkartıyorlarmış, sonra değiştiriyorlarmış. Vatandaş şikayet edince bunu trafik polislerinin bilmemesinin imkanı olmadığını söyledim. Ama önemli olan kontrollerde bunları yakalamak. Bu konu da birazcık Trafikten sorumlu emniyet müdürü değerli Behçet kardeşimize kalıyor.. Bu arada bir okurumuz yazmış onu da fırsattan istifade burada belirteyim.. Sorun Organize sanayi bölgesindeki servis araçları.. Bir okurum o kadar değişik gözle değerlendirmişki, ben yorum bile yapmak istemedim.. Gelin birlikte okuyalım... "Bu şehrin sorumlu tüm yöneticilerini sabah saat 6-9 arası Tugay giriş kapısı önünde durarak , Başpınar'a doğru giden servis araçlarının eksozlarında çıkan dumanları izlemeye davet ediyorum.. İsteyene ayran, istemeyene yoğurtlar benden... Hepinize iyi haftalar